English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You'll never win

You'll never win tradutor Turco

79 parallel translation
You've lost. I'll never let you win again.
Bir daha kazanmana izin vermeyeceğim.
You'll never win at Indianapolis!
Indianapolis'te asla kazanamayacaksın! Asla!
You'll never win, I tell you!
Hiçbir zaman kazanamayacaksın. Sana söylüyorum!
You'll never win.
Asla kazanamayacaksınız.
I repeat, you'll never win staying in this dump.
Tekrarlıyorum, bu çöplükte zaman geçirip hiçbirşey kazanamazsınız.
You'll never win this duel with Stephen.
Stephen'la yapacağın düelloyu kazanamazsın.
You'd do anything to get what you want. You'll never win!
Görünüşe göre herşey senin avucuna düşüyor ama burada vaktini harcıyorsun.
- You'll never win!
- Asla kazanamazsın!
We'll never win against the gods if you keep killing your compatriots!
Sen kendi halkından olanları öldürmeyi sürdürdükçe, savaşı asla kazanamayacağız!
You'll never win this argument.
Bu tartışmayı kazanamazsın.
Never fear, there'll be much for you to do when I win.
Eğer Sultanın yerine geçerseniz... Sen merak etme. Sultan olduğumda sana çok iş düşecek.
I'll never let you win.
Asla kazanmana izin vermem.
You'll never win.
Asla kazanamayacaksın.
You'll never win.
Kazanamayacaksın.
DON'T PULL IT OFF, OR YOU'LL NEVER WIN.
Fazla zorlama yoksa asla kazanamazsın.
This is a fight you'll never win.
Bu senin asla kazanamayacağın bir savaş.
You help me to win her heart and you'll never go hungry again.
Onun kalbini kazanmama yardım edersen asla aç kalmazsın.
Promise me that you'll never harm others to win fame.
Bana, şöhrete kavuşmak için, diğerlerinin sırtına basmayacağına dair söz ver.
Yes, I'm using seventy five cameras... and just as many hidden microphones, but don't try to find them all... because you'll never be able to, but one of you here... one of you will win and the one that wins... will receive five million dollars for his or her participation.
75 tane kamera kullanıyorum ve de bir çok gizli mikrofon ; ama onları bulmaya çalışmayın çünkü asla başaramazsınız. Ama aranızdan biri kazanacak ve kazanan kişi katılım gösterdiği için 5 milyon dolar alacak.
It would have been nice to see the Eagles win the Superbowl, but you'll probably live a hundred years and never see that.
Eagles'ın da şampiyon olduğunu görsem harika olacaktı ama herhalde yüz yıl da yaşasam bunu göremem.
You'll never win by messing'with the fellas at the freakin'FCC
FCC ye bulaşırsan asla kazanamazsın.
You'll never win!
Asla kazanamayacaksın.
You just have to forgive them or else we'll end up doing this all over again and you're never gonna win.
Onları affetmeniz gerek yoksa her şeyi yeniden yapmak zorunda kalacağız ve asla kazanamayacaksınız.
You'll never win him over if you mess with his system.
Onun karışık sistemiyle baş edemezsin.
You'll never win!
Hayatta kazanamazsın!
You'll never win the Puck with that attitude.
Bu tavırlarla Puck'ı asla yenemezsin.
You'll never win.
Asla kazanamazsın.
The phone talk is only circumstantial evidence - of bribery that you'll never win in court.
Telefon konuşması sadece ikinci dereceden bir kanıt, mahkemede asla kazanamazsın.
Whatever it is, doesn't matter'cause you'll never win. Go ahead, swing away.
Ne olursa olsun, fark etmez, çünkü kazanamayacaksın.
And we both know that you'll never win this war against Zobelle.
Ve ikimiz de biliyoruz ki Zobelle'e karşı olan bu savaşı asla kazanamazsın.
You dare win and I'll never play with you again!
- Sen bittin mi bir daha ben oynamam senle.
You'll never win.
Görmüyor musun, asla kazanamayacaksın?
- You'll never win.
- Kazanamazsın.
Even if you win, she'll never let you go!
Kazansanız bile sizi asla serbest bırakmayacaktır.
I might win the lottery and you'll never see me again.
Piyangoyu kazanabilir ve bir daha yüzünü asla görmeyebilirim.
What would you get up to in "the city that never sleeps?" This is your chance to win a weekend of a lifetime courtesy of Virgin Holidays + Hip Hotels, you and three friends can fly premium economy to New York and stay for three nights in a luxury Manhattan boutique hotel. You'll be served cocktails in CV followed by dinner for four.
Çeviri : nymph
Well, you're gonna have to do better than that, Hoke, or you'll never win the great Georgia chauffeur's race.
Şey, bundan daha iyisini yapman gerek, Hoke ya da asla muhteşem Georgia Şoförler Yarışını kazanamazsın
So you never doubt that we'll win?
Öyleyse kazanacağımıza dair hiç şüphen olmadı?
If we win, you'll never come to Maaskantje again, dude.
Biz kazanırsak Maaskantje'ye bir daha ayak basmayacaksınız.
Don't argue, Lily. You'll never win.
Uğraşma Lily, haklı çıkamazsın.
I swear that yesterday, I heard her whisper into the baby monitor, "you'll never win."
Yemin ederim, dün bebek telsizinde onun sesini duydum, "asla kazanamayacaksın".
You'll never win their backing.
Onların desteğini asla alamayacaksın.
You'll never win.
Asla başaramayacaksın.
Or... you win the war... And i'll never bother you again.
Ya da savaşı kazanırsın ve bir daha seni rahatsız etmem.
You'll never win!
Asla kazanamayacaksın!
That's why you'll never win.
İşte bu yüzden asla kazanamayacaksın.
That's why you'll never win!
İşte bu yüzden asla kazanamayacaksın!
♪ that shines from you ♪ you'll wind up like the wreck you hide ♪ ♪ behind that mask you use ♪
â ™ ª that shines from you â ™ ª you'll wind up like the wreck you hide â ™ ª â ™ ª behind that mask you use â ™ ª â ™ ª and did you think this fool could never win?
You'll never win an argument with Sabrina unless you learn how to be...
Sabrina'ya karşı bir tartışmayı asla kazanamazsın. Tabi şey olmayı öğrenemezsen...
You might win a show but... you'll never be Mr. Olympia! "
Gösteri kazanabilirsin, ama asla Mr.Olympia olamazsın.
Here's the deal. If you guys win, we'll never step foot in this place again, but if we win, then we get the choice of joining up here.
Anlaşmamız şu ; eğer siz kazanırsanız, bir daha bu mekana adım atmayız, ama biz kazanırsak, buraya katılma hakkını da kazanırız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]