English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You always did

You always did tradutor Turco

1,038 parallel translation
You always did think like your mother.
Hep annen gibi düşünürsün zaten.
But then you always did.
Ama zaten her zaman benimle alay ettin.
As you always did, Your Honor.
Her zamanki gibi.
Like you always did.
Her zaman yaptığın gibi.
Amigo, forgive me, you always did prefer the cognac, no?
Amigo, afedersin. Konyak tercih edersin, değil mi?
You always did need a partner.
Her zaman bir ortağa ihtiyaç duymuşsundur.
You always did like music. And nice bourgeois girls!
Sen müziği ve güzel burjuva kızlarını hep sevmişsindir!
You always did have a weird imagination, even as a child.
Çocukken bile geniş bir hayal gücün vardı.
You always did.
Sen hep böyleydin.
You always did know how to speak to a woman.
Daima kadınlarla nasıl konuşulacağını bilirsin.
You always did love a parade, Ellie.
Geçit törenlerini hep sevmişsindir Ellie.
You always did sit a good horse, Ace.
Hep iyi bir ata binmişsindir Ace.
Diego, my lad, the living truth of it is you always did your learning the hard way.
Diego, evlat, gerçek şu ki sen hep zor öğrenmişsindir.
Paul, you always did wonder.
Paul, hep bunu merak etmiştir zaten.
Besides, you always did enchant me.
Üstelik beni her zaman büyüledin, Locken.
You always did.
Hep gördün.
You moved me like you always did.
Beni her zaman olduğu gibi duygulandırdın.
You always did need an audience, you sap.
Her zaman seyirciye oynarsın zaten puşt herif.
You always did have a flair for theatrical entrances, Doctor.
Tiyatrosal bir giriş için hep yetenekliydiniz, doktor.
You know, you always did have a head on your shoulders.
Bilirsin, omuzlarının üzerinde her zaman bir kafan vardır.
You always did have a nose for noses. How are you?
Senin burnun her zaman burunlara hassastı.
Oh! Oh, right! You always did have great moves.
Elbette senin meşhur sakarlıkların.
Excuse me, but why did my father always run far away from you whenever he could?
Affet beni ama babam neden sürekli senden kaçar durumda?
You, too, hide your feelings just as he did and have always seemed like you're missing something.
Sen de onun gibi hislerini gizliyor ve hep bir şeyleri özlermiş gibi görünüyorsun.
But did you always get along so well with women the way you do now with the cousin?
Fakat kadınlara karşı, demin kuzene davrandığınız gibi iyi misiniz?
I always did say you were good for business, Mr Scarr.
Hep dediğim gibi sayenizde işlerimiz açılıyor Bay Scarr.
Did the accused always settle his accounts with you on time?
Sanık hesabını zamanında öder miydi?
You always said I did.
- Hep getirdiğimi söylersin.
I mean, the guy who did it, they catch him every time, and you and I know that it doesn't always work out that way
Cinayeti işleyen kişiyi, onu hep yakalarlar ve senle ben biliyoruz ki, hep o şekilde sonuçlanmaz.
Did you know I wasn't always like this?
- Bu, çok eğlenceli. Fakat biliyorsunuz, bu her zaman böyle değildi.
Why did your outfit always send you when they needed something?
Neden sizin ekip bir şeye ihtiyaç duyduğunda hep seni yolladılar?
Mind you, he did always watch Doctor Finlay on the television.
Ama, televizyonda Doctor Finlay'i hep izlerdi.
You should slam your fist down as your father always did.
Babanın her zaman yaptığı gibi, yumruğunu masaya vurmalısın.
To tell you the truth, I always felt ashamed... when people asked what my son did.
Açıkçası insanlar oğlumun ne iş yaptığını sorduklarında hep utanırdım.
I always had better grades in summer. Did you?
Yaz aylarında her zaman daha iyi dereceler yapmışımdır.
I did everything you asked, I always did your bidding!
Ne istersen yaptım, tekliflerini ben hazırladım!
Well, I always did want to give them what I'd learned about flying, if that's what you mean by love, but I never found the way.
Uçmak konusunda öğrendiğim şeyleri her zaman onlarla paylaşmak istedim ; eğer sevgiden kastın buysa. Ama bir yolunu bulamadım.
You've always said that I'm a first-class technician Yes, I did
Her zaman Benim 1. sınıf bir tamirci olduğumu söylerdin evet, öyle derdim
But you always kept feeling that they really hated us, which I'm sure they did.
Ancak her zaman, sizden nefret ettikleri hissiyatına sahiptiniz. Ki nefret ettiklerine eminim.
You don't always dress as economically as you did yesterday.
Dün sabahki gibi yarı çıplak gezmiyorsun her zaman.
And when they go away for these fiestas, can you remember... Well, did they always leave a village as deserted as this?
Ne dersin, hepsi şenliklere gidince köyü böyle bomboş mu bırakıyorlarmış?
And that you always took other people to do the job for you and then you did the job to them.
Ve her zaman sizin için işi yapmak için başka insanları aldı Ve sonra onlara iş yaptı.
Did you know, did you know that Harry Stone always set his watch five minutes fast so that he'd never be late for an appointment?
Harry Stone'nun saatini hep, randevusuna asla geç kalmamak için, beş dakika ileri kurduğunu biliyor muydunuz, Bunu biliyor muydunuz?
So did you always want to be an actress?
- Hep oyuncu olmayı mı istiyordun? - Aslında ben oyuncu sayılmam.
You know, you always think the guy in the glasses did it.
Hala o gözlüklü tipin mi yaptığını düşünüyorsun?
I mean, you know, I'd occasionally have conversations with people... but then, uh, when they asked what I did... which would always happen after about five minutes... uh, you know, their faces...
Bilirsin, insanlarla ara sıra sohbet ederim ama ne iş yaptığımı sorduklarında ki bu da hep yaklaşık beş dakika sonra oluyor surat ifadeleri...
You know, I always did badly at school
Okulda, hep başarısızdım.
How did you know I always wanted it?
"Rüzgar Gibi Geçti" yi istediğimi nereden bildin?
No, you did what you did for a lot of reasons... the same reasons you've always done things your way :
Hayır, pek çok nedenle yaptığın şeyi yaptın. Her zaman yaptığın gibi aynı nedenlerle yaptın.
Hey, Leroy, you know I always did want to cornhole me a blind bitch.
Biliyor musun Leroy, hep kör bir orospunun kestanesini çizmek isterdim.
I'd always heard in riding horses, it was the horse that did the sweating, but I wasn't even on him yet, and you could have wrung enough out of me to water the lawn.
Hep duyardım ki ata binerken bütün teri at dökermiş, daha üstüne binmemiştim bile, ama beni sıksanız çimleri sulayacak kadar ter çıkardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]