Так положено tradutor Turco

Так положено вдовам.

Dul bir kadının baş gereksinimi.

Мой долг задавать этот вопрос всем, так положено... И, по правде говоря, когда работаешь здесь...

Onlar yüzünden sana bu soruyu sormak zorundayım..... ve işin doğrusu burada birisi olduğunda...

Так положено, верно?

Yapman gereken budur, değil mi?

И, кроме того, так положено по закону.

Aynı şekilde bu hukukun yüceliğini göstermektedir.

Так положено.

Bu bir emirdir.

Не знаю, но так положено.

Bilmem, öyle yapılır işte.

Так положено, ты сын короля. Твой путь услан розами.

Sen bir kralın oğlusun, neden gül yaprakları üzerinde yürümeyecek mişsin?

Хотя положили ее в обычный гроб. Так положено.

Yine de normal boy tabut kullandılar, görüntü için.

Так положено. Официальное.

Bir taneye sahip olmalısın, bu tamamıyla yasal olmalı.

Так положено!

Bunu herkes bilir.

Тогда, думаю, тебе следует обратиться в полицию, и если они захотят отправить тебя на обследование, не волнуйся, так положено. - Эй, Кирк.

Seni müşahede için bir yerde tutacaklarını söylerlerse rutin bir işlemdir, merak etme.

Так положено.

Bu işler böyle.

- За напряг, отсутствие пенсии, за измерения количеством больше одного, за жажду внимания, ненависть к "так положено", ненависть к притворству, не говоря уж о ненависти к дорогим мамочке с папочкой.

- Gerginliği sevmeye Yer olmamasına Bir boyuttan fazlasına Dikkat çekmeye açlığa, Kurallardan nefrete, Gösterişden nefrete

Потерпи три дня. Так положено.

Ümitsiz gözükemezsin.

Понимаешь, Франсин, здесь так положено.

Bak, Francine, burada işler böyle oluyor işte.

Так положено.

Kuralımız.

О, я не думаю, что вам так положено встречать посетителей в "Пире на Большой Волне".

Oh, sizin Big Wave Luau'da müşterilerinizi böyle karşıladığınızı sanmıyorum.

Так положено по протоколу.

Sadece gerekli bir prosedür, o kadar.

- Потому что так положено, Трэйси.

Öyle işte, Tracy.

У нас так положено.

Kuralları biliyorsun.

Так положено.

Protokol böyle.

Так не положено.

Kurallara aykırı.

Стой! Не положено так говорить с офицером.

Prewitt, bir erbaşa laf yetiştirilmeyeceğini biliyorsun.

Им положено так говорить.

Gençler söyleyeceğini söylesin.

Или так по сценарию положено?

Neye özür diliyorsun? 'Özür dilerim'yazıyor mu?

Всем из 10-го потока известно, что им быть здесь не положено, так что на выход.

10'uncu takviye birliğinde yer alanlar... burada olmamanız gerektiğini biliyorsunuz. Gidin!

Я знаю, так не положено, но...

Bunu yapmaman gerektiğini biliyorum ama...

Так положено по закону.

Bu onun hakkı sanırım.

Так ведите себя со мной как положено.

Bana nasıl davranıyorsunuz.

По правилам так и положено.

Şu an yapabileceğiniz şey bu.

- Жертву разыскивали местные Так что дело было положено под сукно, как было и надо.

- Kurban yerel polisin aradığı biriydi. Böylece olay hasır altı edildi.

Так не положено.

- Kanuna aykırı.

И ты будешь уважать меня так, как положено жене уважать мужа.

Bir kadının kocasına göstermesi gereken saygıyı göstereceksin.

Так что, .. как только я усыновлю тебя, чтобы все по закону и как положено, .. вроде как я буду отвечать за тебя.

Yani resmi bir şekilde seni evlat edinirsem eğer buradan gitmen için herhangi bir sebep kalmıyor.

Что это теперь положено у нас так!

- Öldüreceğim bu itleri! - Katya nerede?

Если бы это было так, мы были бы вынуждены лишить вас практики и затем преследовать по закону, как положено.

Aynen, eğer sen... sonuna kadar gidip lisansını geri alabiliriz... ve seni dava edebiliriz, en ağır cezayı alman için. Eminim anlamışsındır.

Так по технике безопасности положено, знаешь ли.

Sağlık kuralları denen bir şey var.

Так что, можно сказать, что нам положено любить.

Yani sevmeye yüreklendirildiğimizi söyleyebilirsin.

Так не положено быть на твоем дне рождения.

Bunu doğum gününde yapamazsın.

Для справки : я девочка, и нам положено бросать вот так.

Kayıtlar için söylüyorum ben kızım ve kızlar böyle atar.

Так будет положено начало полномасштабной войне.

Bu harika bir savaş olacağa benziyor.

Вхожу я, в поварском колпаке, на мне больше ничего, член, как положено, и говорю, " так тебе масло не взбить.

Ben içeri giriyorum, başımda şapka, başka bir şey yok benim alet şöyle diyor, "hamuru karıştırmanın başka yolu yok".

Ничего не делается так, как положено!

Yapılması gerekenler yapılmayacak!

Старик, в жизни так себя вести не положено.

Bu şekilde konuşamam. Zamanımı senin için heba edemem.

Так не положено. - Эй!

- Hey hey.

Ну, давай, Эдди, сделай же хоть что-нибудь так, как положено.

Haydi, Eddie, bir işi de sağ salim becer.

Если скажете, что мне о содержимом знать не положено, пусть будет так.

Bana kasada ne olduğunu bilmemem gerektiğini söylerseniz, sormam.

Так уж положено.

Müze kuralları.

Тебе тоже здесь быть не положено, так чего ты нас отчитываешь?

Sizin de burada olmamanız gerek, Peki neden bizi azarlıyorsunuz?

Правила такие. Положено так.

Mecburen, kurallar böyle.

Но так положено.

- Münasip şekli bu.