O kadar güzel ki tradutor Inglês
773 parallel translation
Bu garip, harika, inanılmaz... ve o kadar güzel ki.
It's weird and fantastic and unbelievable but so beautiful.
- O kadar güzel ki.
- It's a dream of beauty.
Her şey o kadar güzel ki.
Everything is so wonderful.
Burada her şey o kadar güzel ki.
Everything's so nice here, Sister.
Vücudu o kadar güzel ki...
She has a beautiful body.
O kadar güzel ki!
And he is cute!
Her şey o kadar güzel ki şu an yok olabilirim.
It's so beautiful I could burst.
O kadar güzel ki, yaşını bile unutturuyor.
She is so beautiful, we forget how old she is.
O kadar güzel ki.
It's so beautiful.
Uçmak o kadar güzel ki!
It's so lovely to fly!
O kadar güzel ki.
- She's so beautiful.
O kadar güzel ki...
She's so beautiful.
O kadar güzel ki, sakalının bunu örtmesine izin vermez.
He's so vain of his beauty, he won't let a man's beard hide it.
Her şey o kadar güzel ki...
It's so wonderful!
Bunu söyleyebilmek o kadar güzel ki.
It's so good to be able to say it.
Sersemim, komik ve iyi ve o kadar güzel ki, Bayan Amerika olmalı emekli
I feel fizzy and funny And fine And so pretty Miss America can just resign
O kadar sevimli, o kadar güzel ki.
She's so nice, so beautiful
O kadar güzel ki insanın içi titriyor.
Such purity. My heart aches, it's all so beautiful.
O kadar genç ve güzel ki.
She's so young and beautiful.
Bir gün, Londra tıpkı kor gibi parıldayacak... ve o kadar güzel olacak ki sen bile bunun karşısında hayran kalacaksın.
One day, London will glow with incandescence... and will be so beautiful that even you will be moved by it.
Akşamın ilerleyen saatlerinde şehir, o kadar güzel olurdu ki.
That very evening, the city was of utmost elegance.
Şimdi oraya çık ve o kadar güzel ol ki, senden nefret edeyim.
Now, go out there and be so swell that you'll make me hate you.
Biraz okuma yazma bilseydin, yapılacak o kadar çok güzel şey var ki.
Do you a lot of good if you did a little reading and writing.
Yerimiz o kadar güzel olacak ki nasıl göründüğümle ilgilenmeyeceksin.
Well, I suppose the place will look so beautiful you won't care what your wife looks like.
Günbatımı o kadar güzel olacak ki seyretmek için attan inmek zorunda kalacağım.
And the sunset will be so beautiful, I'll have to get off my horse to admire it.
Geçmişten bahsetmenin vakit kaybı olduğuna eminim keza şu an yaşanılanlar o kadar güzel olabilir ki insan harika bir gelecek beklentisi içine girebilir.
I'm sure it's a waste of time to talk of the past... when the present can be so lovely that one anticipates a most delightful future.
O kadar güzel, o kadar harikaydı ki.
It was so beautiful, so wonderful
Bu kadar endişelenme artık ne de olsa yaşlı Langford'un kızı o kadar güzel ve tatlı ki yeni doğan güneş gibi. İnan bana.
I shouldn't fret too much about that... not while old man Langford's daughter... is as sweet and pretty... as the sunrise on the mesa, I wouldn't.
Bir araba lastiğini o kadar güzel... tamir ettin ki, bir belediye müfettişi oldun.
You're a guy who came along to fix a tyre... so well you became a city-paid inspector.
En güzel denizkızı o kadar yakınımda ki
Oh, most beautiful mermaid so close to me
Perdenin öbür tarafında bizi duyabilecek bir abla olmadan, renkli ışıklar ile her şey o kadar güzel olacak ki!
It's gonna be so sweet when we can get them colored lights going... with nobody's sister behind the curtains to hear us.
O kadar güzel rica ettin ki, ben de Bay Kusuda'dan rica etmek zorunda kaldım.
You pleaded so beautifully that I, in turn, had to plead with Mr. Kusuda.
O kadar güzel, o kadar başarılıydı ki.
She was so beautiful, worked so hard!
Keşke o kadar güzel olsaydım ki, başka bir kadına bakamasaydın bile.
I wish I were so gorgeous you wouldn't even look at another woman.
O kadar güzel ve cezbediciydi ki insan ölebilir.
It was so nice and curious, you could almost die.
O kadar güzel bir kadın ki.
She's a lovely lady.
Bu konular o kadar zor, ama o kadar da güzel ki bir insan bütün hayatını, onların içindeki şiiri ortaya çıkarmak için harcayabilir.
There are subjects so difficult, and at the same time so beautiful... that it's worth spending one's whole life... trying to capture the poetry that's hidden in them.
Ya da kısa bir türkü tutturacağım o kadar güzel ve o kadar kederli olacak ki, sizi ağlatacak.
Or I'll sing a little tune maybe... and it'll sound so pretty and sound so sad, you'll weep.
O kadar güzel bir yemek yapmıştım ki.
I made such a nice supper.
Bu Melisande... o kadar güzel, saçları o kadar uzun ve kıvırcıktı ki... kral ne zaman baksa... yere yuvarlanır ve ölürdü.
That Melisande... she was so beautiful, and her hair was so long and curly... why, every time he looked at her... he just fell right down and died.
O kadar aşındım ki, atık güzel ve düzgünüm.
I've been worn down so long, now I'm nice and smooth.
Birden, her şey gözüme o kadar güzel gözüküyor ki...
Everything suddenly seems so beautiful to me. - Yes?
Oh, O kadar güzel bir suit ki, Sam.
Oh, it's such a lovely suit, Sam.
O kadar güzel olmuş ki.
She got so pretty.
Oksana, o kadar güzel söylüyor ki!
Oksana, he sings so beautifully.
Bağlantıları o kadar güzel ayırıyoruz ki, kraliçenin tüm atları ve kraliçenin tüm adamları bile onları bir araya getiremeyecek. Artık çalışmıyorsun.
We're busting up the joint so good, all the queen's horses and all the queen's men will never put you back together again.
Ben de öyle sanıyordum ama o kadar güzel bir hoş geldin yaptınız ki muhtemelen, kalmanın daha iyi olacağına karar verdi.
I thought he would be... but you made him feel so welcome... he's probably decided to stay for good.
- Şunun şurasında ne kaldı ki? Hem o zamana kadar ben de çeyizimi bir güzel donatırım.
It's not that long to wait, and I need time to prepare my trousseau.
- Aslında bizi o kadar güzel ağırladınız ki belki biraz daha takılabiliriz.
Well, since you treated us so nice, I guess we'II stick around for a while.
O kadar güzel giyinmişti ki, önce onu tanıyamadım.
Even the baker noticed it.
Ama o kadar güzel bir taklit ki, kimse fark etmeyecektir.
But it's been forged so often that nobody will notice.
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107