O kadar önemli değil tradutor Inglês
704 parallel translation
O kadar önemli değil.
No big thing.
O kadar önemli değil. Evet!
How cozy.
O kadar önemli değil.
Oh, it's not that important.
Bu o kadar önemli değil.
It's not that important.
Aslında bununki o kadar önemli değil. Ama bunu mutlaka düzelttirmem gerekiyor.
This one doesn't really matter, but I have to have that one capped.
- O kadar önemli değil, gerçekten.
- Not serious, really.
Evet, ama bu o kadar önemli değil.
Yes, he is, but that doesn't matter so much.
Hayır, o kadar önemli değil bu.
No, it's not necessary tonight.
Charlie benim için o kadar önemli değil.
Like, in my life, Charlie ain't that much.
- Benim için o kadar önemli değil.
- It doesn't mean that much.
Bu o kadar önemli değil.
It doesn't mean anything!
Kazanması o kadar önemli değil.
It's not that important.
Olanlar aslında o kadar önemli değil.
But it's not all of this that matters so much.
Unutmayın, hiçbir kız o kadar önemli değil.
Remember, no girl is that important.
O kadar önemli değil zaten.
It really isn't important.
Ama bu o kadar önemli değil.
But that's not the most important thing.
- Paraya ihtiyacım var. - Para o kadar önemli değil.
- Money isnt that important.
Kavga etmek o kadar önemli değil ki.
Just for fightin', I mean, that ain't nothin'.
Ne yaptığı o kadar önemli değil.
It doesn't matter very much what he's done.
- O kadar önemli değil.
- Oh, that's quite all right.
Ölüp, ölmemek o kadar önemli değil.
There's nothing much about dying or not dying
- Ne yapmış böyle? - O kadar önemli değil.
- That's not so bad, is it?
Ukrayna'daki mahsüllerin durumu, o kadar önemli değil, bu da öyle, bu da...
It's nothing very important, a story about the crops in the Ukraine, and this and that.
O kadar önemli değil.
They ain't worth it.
O kadar önemli değil.
But it's not important.
Dışarıda olmak o kadar da önemli birşey değil.
Bein'on the outside isn't all that great.
Oh, zaman o kadar da önemli değil Bayan Belle.
Oh, time ain't so important, Miss Belle.
Tek bir taraf var, o da İngiltere, ne kadar zangin ya da fakir olduğumuz önemli değil.
There's only one side, England, no matter how high or how low we are.
O kadar önemli sayılmaz, değil mi?
Oh, it's not that important, is it?
O kadar da önemli değil.
It's not all that important.
- Aslında o kadar da önemli değil.
- after all...
Damat o kadar da önemli değil, değil mi, canım?
The groom isn't very important, is he, my dear?
O kadar da önemli değil.
It isn't as serious as all that.
Parası önemli değil. Almaya zorlanmak istemiyorum, o kadar.
I just don't like being sold something I don't want.
- O kadar da önemli değil.
- That was nothing.
Ama o kadar da önemli değil. "
And it's not important at all. "
O kadar da önemli değil.
It's not important.
Ama o kadar da önemli bir şey değil. İnsanlar hakkında gerçekten zaman harcamaya değer bir şeyler öğrenmek isterdim.
I wish there were something worthwhile...
Benim kim olduğumu unutmam o kadar da önemli bir şey değil.
I wouldn't really mind if you could forget entirely who I am.
O kadar önemli bir şey değil.
That ain't too much.
O at o kadar da önemli değil. Yeter ki sen üzülme.
I don't care about that old horse if it's gonna worry you.
Böyle önemli bir şey yapmak o kadar kolay değil.
It is not so good to take such a measure
O kadar da önemli değil, değil mi?
No. It's not that important, is it?
- O kadar önemli bir şey değil bu.
- It's unimportant.
O zaman o kadar önemli görünmemişti, değil mi efendim?
It didn't seem important then, did it, sir?
Zaman o kadar da önemli değil.
Time isn't really very important.
Öncelikle sabahları o kadar güçlü olamazdım ve... Sabah çok önemli, değil mi?
And the morning is important, isn't it?
O kadar çok ortak yönümüz var ki... "küçük yaş farkımız" önemli değil diyor.
She says we have so much in common... that our "little difference of age" doesn't matter.
Önemli bir şey değil, bor patladı o kadar.
Oh, it's nothing serious, it's a burst pipe.
Hayır, o kadar da önemli değil. Polis telefon etti. Kocanızın aracını bulmuşlar.
That last call was from the police.
O kadar. Önemli değil.
It's not important.
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107