O kadar ki tradutor Inglês
27,543 parallel translation
Korku yüzünden. Ve bu an sana karşı o kadar kuvvetli ki bütün gücünü, bütün iradeni yok ediyor.
It's the fear, and this moment for you, it's so powerful that it robs you of all your strength, all your will.
Birileri bunu o kadar çok istiyor ki gerekirse bunun için öldürmeye bile hazırlar.
Somebody wants this bad enough that they're willing to kill for it.
Orada oturup onunla konuşmak beni o kadar sarstı ki birkaç kadeh içkiye ihtiyaç duydum.
In fact, just sitting there and talking with him... it shook me up so badly that I... I needed to have a few drinks.
Madeline o kadar berbat haldeydi ki onu otele geri götürmek zorunda kaldım.
And... and Madeline was so messed up that I I had to drive her back to the hotel.
Sistemleri o kadar zayıf ki herhangi biri sızıp bir bot yüklemiş olabilir.
Their system is so insecure That someone could hack in and install a bot.
Elliot'ın morali o kadar bozuktu ki...
And Elliot was just, uh, so depressed, and I...
Bunu söylemeni o kadar uzun zamandır bekliyordum ki.
I've been waiting to say this for so long.
O kadar iyiydim ki ikinci sınıfta kaptan oldum ve üç yıl boyunca görevde kaldım.
Promoted as a sophomore for a triple-year reign because I was just that good.
Bu bebeğin sağlıklı olmasını o kadar istiyordum ki ve şimdi benim yüzümden- -
I needed this baby to be healthy so badly, and now, if I caused this...
Bazen telefonunu sessize alırsın. O kadar uzun süre sessizde kalır ki unutursun. Sana tekrar açmanı söyleyecek birine ihtiyaç duyarsın.
Sometimes your ringer is off, and it's been off for so long that you forget that it's off, and you need someone to help you figure out how to turn it back on.
Koyuyorum ama o kadar hızlı kan kaybediyor ki, verdiğimiz yetmiyor.
I am. It's just... It's coming out faster than it's going in.
O kadar küçük ki adı bile yok.
So little, doesn't have a name yet.
Kanca'ya nasıl tepki vereceğin hakkında o kadar endişelenmiştim ki Robin'e olanlardan sonra yanında olamadım.
I was so wrapped up worrying about how you'd react to Hook, I... I wasn't there for you about Robin.
O kadar sık yalan söylerler ki hiçbir fizyolojik tepki olmaz.
They do it so often there's no physiological response to lying.
Babalığı o kadar basit gösterdin ki futbolcu olduğunu hatırlamakta zorlandım.
You make being a dad look so easy, hard to remember you as a football player.
Evet. Bunu o kadar uzun zamandır yapmak istiyordum ki... duvarları boyamak istediğim rengi... maalesef artık üretmiyorlarmış.
Yeah, I've been planning this in my head for so long, the original color I wanted, they don't even have it anymore.
Her zaman o kadar güzelsin ki gözümü her kapadığımda seni görüyorum.
You're so beautiful, every time I close my eyes.... I only see you.
O kadar acı veriyor ki yaraya bir şey değdiğinde, çığlık atacak gibi oluyorum.
It pains so much, that. ... even when the shin touches the wound, I feel like screaming.
Ve o zamanlar ki birçok oyuncu gibi paranın sonsuza kadar kalacağını düşündüm ama sonra farkettim ki kalmıyor ben de daha iyi bir adam oldum.
And like a lot of players back then, I thought it would last forever, but I realize now that it doesn't and I'm a much better man for it.
O kadar sikik davranıyordun ki gidip Siefert piçini aradım.
You was acting so fucked up, I just went ahead and called fucking Siefert.
Bazı geceler ayaklarım o kadar şişerdi ki fiziksel olarak ayakkabılarımı çıkarmam mümkün olmazdı.
Some nights, my feet were so swollen, I was physically unable to even take my sneakers off.
Yani eski müdür o kadar çok güvenilmez insan aldı ki...
I mean, the old manager hired so many unreliable...
O kadar inanılmazdı ki bu gece yeniden çıkacağız.
Like, so amazing that, we're gonna... We're actually gonna go out again tonight.
Belki ikimiz de tükettik birşeyleri, ya da ten uyumumuz o kadar iyi ki, bunu göremiyoruz. Ama sağlıklı bir ilişki böyle olmamalı.
Maybe we're just both messed up, or the sex is so good that we can't see it, but this is not what a healthy relationship looks like.
O kadar dindar ki Hıristiyan çizgi filmleri izliyor.
Dude, he's so Christian, he still watches Veggie Tales movies.
Yüzündeki o minik gülümseme babasına o kadar benziyordu ki.
It's that little smile he has, looks so much like his dad.
Ve kederden o kadar yıkılmıştır ki, telefonu alıp mesaj atamamıştır.
And he was so overcome with grief, he couldn't pick up the phone and text,
Kendinden yaşlı bir adama aşık olan bu Amerikalı kız o kadar çaresiz ve hayatı o kadar boş ki onun yanında olabilmek için her şeyi deniyor.
This American girl in love with this older man, so desperate and life so empty that she will do anything to be near him.
San Francisco'dan iş teklifi almıştım ama o kadar eğleniyorduk ki taşınacağımı içkilerimiz bitene kadar söylememeye karar verdim.
Well, I-I had gotten a job offer in San Francisco but we were having such a good time that I decided to wait to tell you I was moving until after our drink.
Bu his o kadar güçlüydü ki, buraya gelmeye mecbur hissettim.
The sense was strong enough that I felt compelled to come here.
Her şeyini verirsin, ta ki o başka birisinin daha iyisini yapabileceğini anlayana kadar.
Giving someone everything, only to find out someone else can do it better.
Evdeki duvarlar o kadar ince ki sıçtığım bokun sesi bile duyuluyor.
The walls in our place are so goddamn thin, she can hear it every time I take a shit.
Sistem o kadar hantal bir şey ki her şeyi çökertecek.
- Mm. - System's so damn clunky, they're gonna overhaul the whole thing.
Adam o kadar temiz ki, park cezası bile yok. .. ve bu memurların her birine kefil olur.
The guy's so clean, he doesn't even double park, and he's vouched for each of these officers.
O kadar büyük bir keder içinde ki orada bana yer yok.
Her grief is so huge that... there's no room for mine.
O kadar yaklaşmıştım ki...
I've come so close to...
O da seninle benim kadar biliyor ki Halifelik şu noktada Abuddin'de demokrasiye asla izin vermez.
She knows as well as you and I do that at this point, the Caliphate will never allow democracy in Abuddin.
"Dünya o kadar kırılgan ki istediklerimizi bekleme lüksümüz yok."
You once said to me, "The world is so fragile we can't afford to wait for what we want."
Daha büyük birşeyler dönüyor, O kadar kötü bir şey ki Bana Kod 44'ü yapmamı söyledi.
Something bigger is going on, something bad enough that he told me to go Code 44.
Nihayet işine yarayan bir şey bulduğun için o kadar sevindim ki.
Okay, well, then good. I am so glad that you finally found something that works.
"Pardon, Bayan Patty, vampirleri öldürmekle o kadar meşguldük ki provaları unutmuşum."
"Sorry, Miss Patty. We missed rehearsal because we were off slaughtering vampires."
Ben ise o kadar çaresizdim ki bulunması neredeyse imkansız olan
Meanwhile, I was so desperate, I called Klaus for help.
Düşündüm ki Caroline'a olan aşkım o kadar büyüktü ki onu korumak için her şeyi yaparım sanıyordum.
I thought that my love for Caroline was so strong that I would do anything to protect it.
Ve bu korku o kadar güçlüydü ki bana, Bonnie'ye yada başkasına hissettiğin sevgiye ağır bastı.
And that fear, that fear was so powerful that it overrode any love that you felt for me or Bonnie or anybody else.
O kadar cesursun ki.
You are so brave.
O kadar güzeldi ki.
He was so beautiful.
Genç, kadınsı ancak güçlü kişiliği ile... Hikayeme o kadar çok şey katmak istiyorum ki. ... akademide hiçbir şey yapmazdı ama ödülünü de almıştı...
Some young, feminine, yet strong personality that would add to the story so much so, that the Academy would do nothing but give her the award for best actress to ever exist in the history of the world.
Adamım ya.Seni gördüğümüze o kadar çok sevindik ki.
Oh, man, are we glad to see you.
O kadar kızmıştı ki donunu yaktı senin.
She was so pissed, she set your underwear on fire.
Devamını satmaya çalışmak için o kadar uğraşıyorlar ki.
They just try so hard to get you to sign up for more.
İç çamaşırım o kadar temizdi ki böyle bir lakap buldular.
Yeah, my underwear were so clean they went the other way with it.
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar da önemli değil 19
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar da önemli değil 19