Onu yere bırak tradutor Inglês
312 parallel translation
- Onu yere bırak.
Put her down.
Onu yere bırakın doktor.
You better put that down, doctor.
- Onu yere bırak ve benimle gel.
- Put that down and come with me.
Onu yere bırak.
Put it away.
Onu yere bırakın Bayan Archer.
Put him down, Mrs. Archer.
Onu yere bırak, rahatla ve postayı bana ver.
Put that down, get comfy and give me the mail.
Onu yere bırakıyorum.
I drop her on the floor.
- Onu yere bırakın.
- Put them down there.
Üzgünüm, Çavuş. Onu yere bırakın.
I'm sorry, Sergeant, put him down.
Hemen onu yere bırakın.
Put her down immediately! Put her down immediately!
- Onu yere bırak, Jack.
- Put it down, Jack.
- Jack, onu yere bırak.
- Jack, put it down.
Onu yere bırak.
Put it down.
Onu yere bırak! Yavaşça, yavaşça... Güzel.
Put it down gently, gently... nice.
Onu yere bırak Sloth.
Put him down, Sloth.
Finch onu yere bırak.
Finch, put him down.
Onu yere bırak.
poe the ground.
Onu yere bırak Homn.
Put that down, Homn.
Onu yere bırak.
Take him down!
Yerinizde olsam onu yere bırakırdım Mr. Ward...
I'd put that down if I were you, Mr. Ward...
Onu yere bırak.
- Put him down.
Onu yere bırak!
Put her down!
Onu yere bırak dedim!
I said, put her down!
Onu yere bırak, Ra's.
Put her down, Ra's.
Bayan Duffy, onu yere bırakır mısınız?
Miss Duffy, will you put that down?
- Onu yere bırak Scully!
- Put it down, Scully!
Onu yere bırak!
Put him down.
Hemen yere bırak onu!
You put that down!
Yere bırak onu!
Put that down!
- Yere bırak onu!
- Put that down.
"Hayır, hayır, Gwen olmaz." - Sadece bıçağı yere bırak. - Onu duydun mu?
So you saw Ed Morgan assaulting that girl, too, and you thought you'd make some money out of it?
Sizi gideceğiniz yere bırakıp onu üsse geri götüreyim.
I'll be glad to drop you off where you wanna go before taking him back to the field.
Onu dikkatlice yere bırakın.
Set him down carefully.
Onu da yere bırak.
Drop it on the floor.
Onu bir yerin 100 mil civarına bırakın o yere yürüyerek gelsin.
Drop him off within 100 miles and he'll walk to the spot.
Bir yere kaçmaz. Onu rahat bırak.
She ain't going to get away.
Oraya bir yere bırak onu.
Ease him down over there.
Ve hatta onun için demetlerden başak ayırıp yere bırakın da devşirsin ve sakın onu azarlamayın.
".. and let fall some of the handfuls on purpose for her "and leave them and she might glean them and rebuke her not."
Bırak onu yere.
Put that smell down.
İkincisini de yere düşürsen bile, onu arkadan bırakıp devam etmelisin. ... tek somunla yetinebilirsin çünkü uzun süre yetmeyecek.
Even if you loose the second one, you must leave it behind you can subsist with one loaf because it does not last long.
Onu emniyetli bir yere bırak.
Put him somewhere safe.
Bırak onu yere.
Put that thing out.
Onu seviyorum, bırak. Hiçbir yere gitmiyorsun!
- You're not going anywhere!
- İstediğin her yere gelirim.Annemin üzerine yemin ederim.Lütfen, sadece bırak onu.
I'll go anywhere you want. I swear on my mother's soul. Please, just let him live.
Bırak onu yere!
Put her down!
Onu olduğu yere bırak, yoksa pişman olacaksın!
Hey, put that down you son of a bitch! I'm gonna make you bleed!
Onu bir yere bırakıp seni eve götüreceğim.
We follow him, but then you come with me, you understand?
Yere bırakın onu.
Put that down.
- Bırak onu yere.
- Put it down.
Onu hemen yere bırak!
- Put it down right now!
Bart, bırak onu yere!
Bart, put that down!
yere bırak 27
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırak kalsın 58
bırakın geçeyim 78
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırak kalsın 58
bırakın geçeyim 78