English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ G ] / Göstersene

Göstersene tradutor Espanhol

822 parallel translation
Şu programı göstersene.
¿ Podría mirar un programa?
Tony, göstersene.
Tony, enséñaseIo.
Bizi korkutamayacağını göstersene ona!
- ¡ Gypo, muéstrale que no nos intimida!
- Göstersene.
- Déjeme verlos.
göstersene!
¡ Muéstramelo!
Göstersene.
Muéstramelo.
Göstersene.
- Cógelo y déjamelo ver.
Biraz nezaket göstersene.
Sé bueno, dímelo.
Silahını göstersene, haydi.
Sáquele la pistola.
Şu gövdeyi göstersene.
Enséñele el número del cuadro.
- Neredeler, göstersene?
- No los veo.
Earl, Mae'ye Çinli taklidi göstersene.
Earl, muéstrale a Mae tu imitación de un chino.
- Buraya gelir gelmez. - Resmini göstersene.
- Tan pronto como llegue
Ona resmi göstersene Kepp.
Muéstrele el retrato, Sr. Kemp.
Ona resmimi göstersene, Howie
¿ No le mostraste mi retrato, Howie?
Moraldo, göstersene.
¡ No! Moraldo, enséñaselo. Mire, mire qué belleza.
Göster Moraldo, göstersene!
Enséñasela, que la vea.
Leslie, Bay Benedict kahvaltısını bitirdiyse ona ahırları göstersene.
Leslie, si el Sr. Benedict ha terminado su desayuno... ¿ por qué no le enseñas los establos?
Ve eğer olsaydı, sen bana bu ülkede bir yerli kadını ve iki Comanche... çocuğu öldüren dört beyaz adamı asacak olan "beyaz adam" jürisini göstersene.
Y aunque la hubiera, muéstreme un jurado blanco en estas tierras... que ahorcaría a 4 hombres blancos por matar a una india y dos niños comanches.
Biraz merhamet göstersene.
- Oigan, tengan un poco de compasión.
Tekrar göstersene.
- Vamos de nuevo.
- Göstersene!
Venga, enséñala.
Ehliyetini, yemek kulübü kartını ya da başka birşeyini göstersene.
Enséñale tu carnet de conducir O la tarjeta de crédito, o algo.
- Göstersene, Baron. Sosyete görsün seni.
Déjese ver, Barón, deje que lo admire la sociedad.
Kitaplarından bir kaçını göstersene ona?
¿ Por qué no le muestras alguno de tus libros?
Beni örnek göstersene...
¿ No podría decirle que?
Link, Hallie'ye biraz kasabayı göstersene?
Link, ¿ por qué no llevas a Hallie a dar una vuelta por la ciudad?
Geçen haftanın raporlarını göstersene.
Enséñale el informe.
Göstersene.
¡ Shh!
- Eline göstersene.
- Solo mustreme su mano.
Göstersene dadı.
Enséñaselo, aya.
Hangi sınıfta göstersene.
Muéstrame en cual.
Vücudunu göstersene bana.
Por favor enséñame tu cuerpo.
Beyefendiye içeriyi göstersene.
Muéstrasela dentro.
Unari, zincirleri göstersene.
Unari, muéstrale los grilletes.
Dede François'ya peçete ile yaptığın numarayı göstersene.
Abuelo, enseña a François lo de la servilleta.
Göstersene!
Mostrar a mí!
Sung Çu, ona problemi göstersene.
Soong Chu, muéstrale el problema.
Bana onları göstersene.
Enséñamelo.
Ne kadar para götürüyorsun göstersene.
Veamos cuánto te estás llevando.
- Her yerde! - Göstersene.
En los brazos... venga.
Michael, hayatım! Balığını göstersene bize!
Michael, querido, muéstranos tu pescado.
Bana göğüslerini göstersene...
- Dime... - ¿ Sí? ¿ Y tus senos?
Göstersene.
¿ Puedo verla?
- Beni sinirlendirdi, nedeni bu. Hey, Jerry, Marty'e hani şu resmi göstersene.
Jerry, muéstrale la foto a Marty.
Göstersene!
Déjame verlo.
Göstersene.
Déjame verlo.
İyi bak. - Ona göstersene Eric.
- Muéstrale, Eric.
- Göstersene.
Enséñamela.
Yolu göstersene!
¡ Ah, allí!
Çekip göstersene.
¿ Por qué no lo pruebas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]