English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ O ] / Orada

Orada tradutor Espanhol

176,487 parallel translation
Düğme orada.
Hay un interruptor.
Orada bir yarık vardı.
Había una grieta justo aquí.
Orada değilmiş gibiydi.
Y no estaba ahí.
Sen ve ben. Çünkü nereye gidersin git orada olacağım.
Tú y yo, porque vayas donde vayas, allí estoy.
Her zaman orada değil.
No está siempre ahí.
Orada olmadığı zamanlarda yani?
Quiero decir, cuando no está ahí.
Bir kapı hem orada hem de aynı zamanda başka yerde nasıl olabilir?
¿ Cómo puede una puerta estar y no estar al mismo tiempo?
- O kapıyı düşünüyordum da bazen orada dururken diğer zamanlar orada olmadığını.
Bueno, estaba pensando en esa puerta, y cómo está y otras veces no.
Ama orada kimse yok...
Excepto que nadie más...
- Orada olmayan şeyler görmen.
Por ver cosas que no son reales. No.
Cary orada mı acaba?
¿ Está Cary allí?
-... ama biz orada değiliz.
- Era una proyección mental, creada por el monstruo. - pero no estábamos allí.
Orada güvende olursun.
Estarás a salvo.
Çünkü orada iblisler yaşıyormuş.
Porque los demonios vivían allí.
- Barnes'ın orada olduğunu biliyorduk.
- Todos sabíamos que Barnes estaba allí.
Ne yazık ki uzun süre, orada kendilerine yardımcı olmak için çırpınan biri olduğundan haberleri olmayacaktı.
Lamentablemente, pasarían mucho tiempo sin saber que había personas cerca, desesperadas por ayudarlos.
Nereye giderseniz gidin, orada olacağım.
Vayáis donde vayáis, os estaré esperando.
Neden orada dikiliyorsunuz?
¿ Por qué siguen ahí parados?
Hâlâ orada bir yerlerdeysen seni haddinden fazla özlediğimi bilmeni istiyorum.
Si sigues ahí, quiero que sepas que te extraño de forma excesiva.
Bir anda sanki orada hiç bulunmamış gibilerdi.
En un instante, fue como si nunca hubieran estado ahí.
Orada.
Está ahí.
Her şey, herkes orada.
Todo. Todos... están ahí.
Tanık'ı orada bulursak senindir.
Si encontramos al Testigo, si está ahí, es todo tuyo.
Yatağınız var. Orada yatın.
Tiene su recámara.
Orada uyu 3PO.
Duérmase ahí. Tú duérmete ahí, 3PO.
Bir şekilde aylarca orada kalmış.
Estuvo ahí por meses.
Sana orada neler olmuş böyle?
¿ Qué diablos te pasó a ti ahí adentro?
Orada görmek istediğin bir şey yok.
No hay nada que quieras ver abajo de eso.
Önceden orada değildi.
Y no estaba ahí antes.
Gidip bir şey yapardım. Pek sevmediğim annem orada olurdu.
Iba a hacer algo y ahí estaba ella...
Öyle olduğunda güvenlik depodan eşyayı getirir ve bir çalışanda onu almak için orada olur.
Cuando eso sucede, un guardia trae la pieza del almacén de seguridad al piso de subasta, donde un empleado de la subasta está ahí para recibirlo.
Sabah resim gelmeden önce orada olacağız zaten.
Para ya estar dentro antes de que llegue la pintura en la mañana.
Cesedimi bulduğunda orada olmamaktan nefret ediyorum.
Odiaría no tenerlo cuando encuentres mi cadáver.
Kim var orada?
¿ Hola?
Barbar orada.
¡ Hay un bárbaro allá afuera!
Hepsi orada.
Todo está ahí.
Orada bak.
Eso es. Mira.
Orada adın var.
Tu nombre está ahí.
Onu orada görüyorum. Bir şey bekliyor.
Lo veo a él ahí, esperando algo.
- İşte orada.
Ahí está.
Orada neler oluyor?
¿ Qué demonios pasó ahí?
Orada buluşup hedefi ortadan kaldırırsınız.
Se encontrarán allá y entonces... eliminarán al objetivo.
Orada.
Ahí.
Titan'dayken, orada bir oda vardı... hayatından parçalarla dolu.
Cuando estaba en Titán, había una habitación... Lleno de pedazos de su vida.
Beni orada bekliyor.
Ella me espera allí.
Chapmanlar ve Bill Sterling hepsi orada olacak.
Patillo Higgins, los Chapman, Bill Sterling.
Söylentiye göre Eli McCullough'un bizzat kendisi de orada olacak.
Se rumorea que el coronel Eli McCullough se va a pasar a saludar.
Orada dikilip durmasanıza!
¡ No os quedéis ahí parados! ¡ Vamos!
Orada çiftlik işçisi olarak çalışırım.
Trabajaré allí de obrero.
Orada DJ'lik yapıyordu.
Estuvo pinchando allí.
- Orada olacağım.
- Ahí estaré.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]