Oradan tradutor Espanhol
27,394 parallel translation
Onlar, biz izleyiciler olarak hareket, ormanda onları salıvermek Oradan iş büyüdü.
Los dejan sueltos en la selva, nosotros los perseguimos, y armamos el negocio desde alli.
Oradan vazgeçmeliyiz.
Debemos mudarnos.
Oradan nefret ettiğini sanıyordum.
Creía que odiabas ese lugar.
Oradan Belfast Şehir Sınırı'na gidip Belfast Şehri Teğmeni tarafından karşılanacağız.
Desde allí, iremos a la frontera de la ciudad de Belfast, donde nos reuniremos con el teniente de Belfast.
Çık oradan A.L.I.E. Çık Arkadya'dan.
Sal de ahí, A.L.I.E. Deja Arcadia.
Beni duyuyor musun oradan?
Me escuchas ahí arriba?
Oradan kaçın!
¡ Aléjense de ahí!
Sizi oradan duydum.
Te oí sin querer.
Oradan bir çekici çağırabilirsin.
Puedes llamar a una grúa desde allí.
Oradan sağ çıkamayız.
No lograríamos llegar allí con vida.
Oradan da Hiper Süit Bölgesine yöneleceğiz.
Hasta llegar a las habitaciones de super lujo.
15 dakika içinde, geri sayım başlamadan önce oradan çık çünkü motor duman saçmaya başladığında tekrarlı kapatmam lazım yoksa görev kontrol bir şeyler döndüğünü anlar.
Solo sal de ahí antes de que empiece el conteo en aproximadamente 15 minutos, porque necesito apagar el bucle antes de que el motor empiece a funcionar, o si no los de control de misión sabrán que algo sucede.
Hadi oradan.
No te creas tan importante.
Mike'ı istedim ve reddettiler, oradan biliyorum.
Lo sé porque intenté conseguir una para Mike y me dijeron que no.
Defol oradan!
¡ Oye! ¡ Sal de ahí!
Çık oradan, tavuk boku!
Ven aquí, maldito imbécil!
Haftada iki kez oradan yemek yiyoruz.
- Comemos ahí dos veces a la semana.
Chin, onu hemen oradan çıkarmalıyız.
Chin, tenemos que sacarle de ahí ya.
Peki ya oradan çiksak? - Anlamadim?
¿ Que tal retirarse?
Hadi oradan bayan.
Váyase a la mierda, señora.
Çünkü bunun bir tarikat olduğunu ve oradan çıkmamız gerektiğini söyledi.
Porque dijo que es un culto y que teníamos que salirnos de ahí.
Yemin ederim oradan canlı çıkacağımızı düşünmüyordum.
Ya sabes, te lo juro, yo no creo que haríamos fuera de allí con vida.
Oradan konuş.
Se puede hablar allí mismo.
Vardığımızda elektrik santrali yerin altına gömülmüştü yer çatırdayıp duruyordu damperli kamyonlar bira kutuları gibi buruşuyorlardı. Hastalar oradan oraya taşınıyor, mayınlar patlayıp duruyordu.
Y cuando llegamos... la central eléctrica estaba enterrada en el suelo... la tierra siguió rajándose... los camiones estaban abollados como latas de cerveza... los pacientes estaban siendo atendidos y las minas estaban explotando.
Evet, ben oradan ayrılmadan bir yıl önce taşınmıştınız.
Sí, se fue a vivir con él alrededor de un año antes de irme.
Oradan ikiniz yüzünden taşındım.
Me moví hacia fuera debido a que dos.
- Stella, çekil oradan bakayım.
¡ Stella, vete de aquí!
- Hadi oradan, her zaman odasında.
Que te jodan. Siempre está.
- Hadi oradan.
- Mentira.
İn oradan aşağıya!
¡ Bájate de ahí!
Oradan işe gitmenin bir saat sürmesine imkan yok.
No hay forma de que tardara una hora en llegar al trabajo.
Özür dilemek için Emily'nin evine gitmişsin. Sen oradan ayrılınca da ağlıyordu.
Fuiste a disculparte a la casa de Emily y cuando te fuiste, se quedó llorando.
Telefon sinyali oradan geliyor. Amir de geçmişteki olaylara dayanarak Amanda'nın onun yanında olduğuna hükmetti.
Es donde lo sitúa su móvil cuando lo localizas y los agentes supusieron, por su historial, que Amanda seguramente está con él.
Oradan mezun herkesin özel beyzbol şapkası vardır.
Todas las promociones que pasaron por allí recibieron una gorra única.
Oradan başlayacağız.
Comencemos por ahí.
- Oradan bir ay önce ayrılmıştım.
¿ Eh. Acabo de salir de allí hace un mes.
Onları oradan çıkar.
Bueno, a salir de aquí.
Oradan ayrıldım ve sonrasında galiba işler daha kötüye gitti.
Así que me fui. Y creo que después las cosas empeoraron.
- Hadi oradan. - Valla.
- Vete a la mierda.
Daha sonra I-20 ile bağlanacaksın. Oradan da batıya git.
Eventualmente te toparás con la interestatal 20 para dirigirte al oeste.
- Seni oradan çıkarmam gerek.
- Tengo que sacarte de ahí.
Onları oradan çıkartmamız lazım.
Tenemos que sacarlos de ahí.
Evet. Oradan aldım.
Ahí es donde lo conseguí.
Bence sen oradan atamazsın.
Apuesto que no puedes hacer ese tiro desde ahí.
Oradan arka arkaya beş kere atabilir misin?
Haz cinco seguidas desde aquí, ¿ sí?
Bir şekilde motosikletçilerin arasından gizlice ofise girip silah sesleri arasında video çekecek kadar kalıyorlar ve sonra da oradan sağ çıkıyorlar.
De alguna manera se cuela más allá de un guante de ciclistas en la oficina, donde permanecen el tiempo suficiente para grabar un vídeo, con disparos y, a continuación, salir con vida.
Meksika'ya UV korumalı cam ve kereste götürüp oradan güneş paneli, çevre dostu yapı malzemesi ve çimento getiriyor.
Vidrio UV y madera a México, paneles solares, materiales de construcción y cemento, de regreso
Mitsuha! Çabuk kaç oradan!
¡ Mitsuha no puede ir allá!
- Hayır, oradan gitmem ben.
No, no quiero ir por la 83.
- Hadi oradan.
- Lárgate.
Oradan uzaklaş Damon.
- Sal de ahí, Damon.
oradan uzak dur 20
oradan çık 18
oradan değil 39
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan çık 18
oradan değil 39
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
orada kimse yok 63
orada dur 223
orada biri var 50
orada ne var 123
oradadır 18
orada olacağım 346
orada neler oluyor 224
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada duruyor 22
orada dur 223
orada biri var 50
orada ne var 123
oradadır 18
orada olacağım 346
orada neler oluyor 224
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada duruyor 22
orada biri mi var 55
orada mı 137
orada olurum 25
orada kal 348
orada mısınız 104
oradaki kim 37
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
orada değil 122
orada kalsın 17
orada mı 137
orada olurum 25
orada kal 348
orada mısınız 104
oradaki kim 37
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
orada değil 122
orada kalsın 17