Yapmalıyız tradutor Francês
6,405 parallel translation
Ama bu küçük dalgalanmalar bir fırtınaya dönüşmeden önce hamlemizi yapmalıyız.
Mais nous devons agir avant que ça soit trop tard.
Yapmalıyız.
On devrait.
Bu işi çabuk yapmalıyız.
On doit faire ça bientôt.
Bir şey yapmalıyız.
Nous devons faire quelque chose.
- 70'lerin rock'unu yapmalıyız Garrett gibi.
Il faut faire comme le rockeur Garrett et s'en aller.
Bu konuda bir şeyler yapmalıyız. Çünkü yeni Peter kulağa çok yanlış geliyor.
Il faut qu'on agisse, car le nouveau Peter est bizarre.
Bunun hakkında bir şeyler yapmalıyız.
Nous devrions faire quelque chose à ce sujet.
Bu süreçte değersiz bir kasabayı yok edeceksek bile olsak bunu yapmalıyız çünkü savaştayız ve benim tanıdığım adam bunu anlardı.
Si on doit détruire quelques villes pour cela, alors faisons-le, parce que c'est la guerre, et le gars que je connaissais comprenait ça.
bir "şey" olmaması için bir şeyler yapmalıyız.
Maintenant nous devons faire quelque chose pour défaire ça.
Kesinlikle öyle yapmalıyız.
On devrait faire ça.
Bir seçim yapmalıyız.
Il faut faire un choix.
Bir şeyler yapmalıyız.
Je le veux aussi. On doit faire quelque chose.
Max, belki biz de bir şeyler yapmalıyız.
Peut-être devrait-on entrer dans l'action.
Bu noktada doğru şeyi yapmalıyız.
Nous devons faire ce qui est juste, dans cette affaire.
Hayır, kesinlikle yapmalıyız.
Si, si, définitivement.
Bunun hakkında hemen bir açıklama yapmalıyız.
Nous devons faire une déclaration tout de suite!
Parti yapmalıyız.
Nous devrions organiser une fête.
Millet, onu hayatta tutmak için elimizden geleni yapmalıyız.
On va faire de notre mieux pour le garder en vie!
Ama Tee bunu adım adım yapmalıyız.
Mais, T, on doit faire ça par étape.
Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız, tamam mı?
On doit faire ce qu'on peut, d'accord?
Ve bu gitgide zor ve garip ve anlarsın ya rahatsız ve karışık olacak ama bir çaresine bakacağız ve çok yakında yapmalıyız... Çünkü bu dışarı çıktığında en azından n'aptığımızı biliyor gibi davranmalıyız.
Et ça va être difficile et bizarre, et pénible et compliqué, mais il va falloir qu'on s'y fasse, et vite, parce que quand elle va arriver, il faudra au moins qu'on fasse semblant de savoir ce qu'on fait.
Bunu daha sık yapmalıyız. Küçük bir öğlen kaçamağı.
Nous devrions faire ça plus souvent, une liaison durant la pause déjeuner.
- Muhtemelen öpüşüp aşk yapmalıyız.
On devrait s'embrasser et faire la paix.
Bunu yapmalıyız bu benim bebeğim.
C'est mon bébé.
Onların hepsini yapmalıyız beynimiz patlayana kadar düzüştükten hemen sonra.
On devrait faire tous ces trucs juste après qu'on ait baisé comme des bêtes.
Belki de varsayımsal görüşme yapmalıyız.
Peut-être nous devrions faire un faux entretien d'embauche.
Hepimiz üzerimize düşen yardımı yapmalıyız.
On va vous héberger. { \ pos ( 192,210 ) } Je prends le petit café-crème.
İnsanlar bizim hakkımızda konuşmaya başlamadan önce,.... bu konuşmayı yapmalıyız.
On devrait avoir cette conversation avant que l'alcool ne commence à parler pour nous.
Ama başka bir şeyler yapmalıyız hapse girmem dışında.
Mais nous devons faire quelque chose, autre que d'aller en prison.
İşte bunu yapmalıyız. Onlara kendimizi tanıtmalıyız.
C'est ce qu'on doit faire les laisser nous connaître.
Yakın zamanda ateşlenmediğinden emin olmak için inceleme yapmalıyız.
On a besoin de l'examiner pour s'assurer qu'elle n'a pas servi récemment.
Elbette inşaat işine yatırım yapmalıyız.
Bien sûr, nous devrions tous investir dans le bâtiment.
Ooh. Sanırım sigorta bilgi alışverişi yapmalıyız.
Je suppose que nous devrions faire un constat d'assurance.
- Sevk, yapmalıyız... - Alo?
- Contrôle, on a...
Yarın Robin'i kurtarmak için plan yapmalıyız.
Ce soir on se repose. Demain nous devrons trouver un plan pour sauver Robin.
Eğer Tanrılar her daim izliyorlarsa bizi elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
Si les dieux nous regardent en permanence, offrons-leur un spectacle digne de ce nom.
Ameliyatı hemen yapmalıyız Nicole.
Nicole.. On doit faire ça maintenant.
Belki konuşmayı almak için bir şeyler yapmalıyız.
Peut être qu'on devrait faire quelque chose pour obtenir la conversation.
Zarar hesabını yapmalıyız.
On doit stopper nos pertes.
- Evet, öyle yapmalıyız.
Oui. En effet.
Hayır bu işi doğru yapmalıyız.
Non. On doit faire ça bien.
Malaki ve Nighthorse'yi yakalamak için onlar planımızı anlamadan, bir şeyler yapmalıyız.
Il me faut trouver une manière d'atteindre Malachi et Nighthorse pour comprendre ce qu'ils ont prévu.
- Bir şey yapmalıyız.
- On... doit faire quelque chose.
- Ne yapmalıyız?
- Que faire?
Şeyi de yapmalıyız... çocuklara anlatmalıyız.
Je dois juste le dire aux enfants.
Daha fazlasını yapmalıyız. "
Nous devons faire plus.
Plan yapmalıyız.
On a besoin d'un plan.
Kralımızı korumak ve yaşam tarzımızı muhafaza etmek için bunu yapmalıyım.
Je dois le faire pour protéger notre Roi et préserver nos habitudes.
- O kız için birşeyler yapmalıyız.
On doit faire quelque chose à propos de la fille.
Geçmişe şöyle bir bakarsak, anlaştığımız yaşı biraz daha yüksek yapmalıymışız.
En y réfléchissant bien, on aurait dû mettre l'âge un peu plus haut.
Şu aralar olanlara rağmen yine de Katar ziyareti yapmalı mıyız? Evet.
Avec tout ce qui se passe maintenant, pensez vous qu'on aurait dû faire ce voyage au Qatar?
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapma ama 158
yapmaz 37
yapmazsan 25
yapmamalısın 52
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmam 83
yapma bunu 151
yapmaz 37
yapmazsan 25
yapmamalısın 52
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmam 83
yapma bunu 151