Ama olmadı tradutor Português
10,198 parallel translation
Savaşmayı denedim ama olmadı.
Tentei lutar contra isso, mas não consegui.
- Çok yakın ama olmadı.
- Quase. Sem estrelinha.
İçimde bir yerlerde daha hazır olmadığını biliyordum ama yine de izin verdim ve cenazenin olduğu gece aşırı doz aldı ve öldü.
E sabia... No fundo, eu sabia que não estava pronto e, mesmo assim, autorizei. Na noite do funeral, ele teve uma overdose e morreu.
İstediğin kadar bunun annen ile bir ilgisi olmadığını söyleyebilirsin ama bu bir yalan ve bunun farkındasın.
Pode enganar-se e dizer que não tem nada a ver com a sua mãe, mas é mentira e o Harvey sabe.
Önemli olan beni hedef alanlar öldüğümü sanıyor ama bunun gerçek olmadığını fark etmeleri ne kadar sürer kim bilir?
O importante é que as pessoas que tentaram pensam que estou morta mas não sei quando perceberão que não é verdade.
Ama sana yardımı olmadı. Kimseye yardımı olmadı.
Não te ajudou, não ajudou ninguém.
Ama bu sefer olmadı.
E desta vez não ajudou.
Ama oğlum olmadığı hatırlatılınca acaba nasıl olurdu diye düşünmeye başlıyorum.
começo a perguntar como teria sido se...
Ama yine de bana bir daha spor yapma iznimin olmadığı bir rapor yazmalarını isteyeceğim.
obrigo-os a pôr-me gesso na mesma, nunca mais volto a fazer desporto.
Ama kurtarılamayacak kadar kötü olmadığımıza inanmak zorundayım.
Mas tenho de acreditar que ainda nos podemos redimir.
Liderlik geçmişimin olmadığını söyleyebiliriz kesinlikle. Ama size şunu söyleyebilirim. Cehennemde beş yıl geçirdikten sonra...
De certeza que não tenho um legado de liderança, mas posso afirmar que, depois de cinco anos no inferno, voltei para casa só com um objectivo.
Palmet Uyduları'nın işlemci gücünü karşılamak için bakır kablo kullanacaksınız. - Yoksa sisteminiz aşırı yüklenir. - Evet ama hiç olmadı ki bu.
Fios de cobre para a velocidade de processamento do satélite Palmer, senão o vosso sistema vai sobrecarregar.
Orada olup olmadığını bile bilmiyorum ama oradaysan ve eğer beni duyabiliyorsan tanrım yardımın gerekiyor.
Raios, nem sei se estás aí, mas... Se estiveres... E se me ouvires, eu...
Ama Star City'nin sorunlarına karşı kör olmadığımı herkesin bilmesini istiyorum.
Mas gostava que soubessem que vejo os problemas da cidade.
Ama cidden hayatının daha az çılgınca olmadığını söyleyebilir misin?
Mas consegues dizer-me que a tua vida deixou de ser aquela loucura?
Ama zamana karıştığım zaman hiç hoş şeylerin olmadığını söyledim sana.
Mas quando mexo com o tempo, o tempo responde.
Yaptığın için kendini asla affetmeyeceğin şeyler, sırf beni koruduğun için. Ama birinin korumasına ihtiyacım olup olmadığına karar vermesi gereken benim.
Coisas das quais não te vais perdoar, porque estavas a proteger-me, mas sou eu quem decide se preciso de mais protecção.
Cehennem olan Noel partisinde evlenme teklif edeceğini ama etmediğini çünkü ilişkimizin böyle hayata karşı durabileceğinden emin olmadığını söylemiştin.
Na festa de Natal, disseste que ias pedir a mão, mas não pediste porque não tinhas a certeza se a nossa relação sobreviveria a esta vida.
Biliyor musun emin değilim ama dün gece Lily, Caroline'ı kaçırdı. Pek güzel olmadı, biliyorum sorunlarımız var ama bildiğim başka şeyler de var sen Lily'nin deli asileri gibi değilsin.
Não sei se sabes, mas, ontem à noite, a Lily raptou a Caroline, não foi muito fize, portanto, eu sei que tivemos os nosso problemas, mas eu também sei que tu não és como os maluquinhos da Lily,
Ben de inanamadım ama sonra geceden sabah 3'e kadar 9 kremalı dondurma yedim hiçbir kıyafetim üzerime olmadı ve sonra bir de doktorla ve ultrasonla geçen kısım var...
Eu também não acreditava, mas, depois, eu comi nove gelados seguidos desde o meio-dia às três, e nenhuma roupa me servia, e, depois, aquela história da médica e da ecografia...
Mary Louse'un bana geri döndüğünde vereceğim pasif agresif bir hediyeydi ama bu olmadı yani...
Era um presente passivo-agressivo para quando a Mary Louise voltasse a rastejar para mim, mas isso não aconteceu, portanto...
Benim olmadıklarını biliyorum. Ama yine de benim sorumluluğumdalar bilirsin ve istiyorum ki...
Eu sei que eles não são meus... Mas não deixam de ser uma responsabilidade minha, entendes?
Evet, bunun tam anlamıyla bir şenlik ateşi olmadığını biliyorum ama bir anda buldum.
Sim, eu sei que não é propriamente uma fogueira, mas improvisei.
Konuşmama gerek olmadığını söyledin, biliyorum ama bunun - delilik olduğunu söyleyebilir miyim?
Disse que não haveria razão para eu falar, mas posso dizer que isto é uma loucura?
Hayır ama ben de annem tarafından ihanete uğradığımdan o duyguların ve acıların yok olmadığını bilirim.
Não. Mas como alguém que já foi traída pela mãe, sei que esses sentimentos de mágoa não se vão. Eles apodrecem.
Karanlık Olan'a kendi dükkanında saklanacak kadar aptal olmadığını söyledim ama ona göre sihrinin cazibesine dayanamazmışsın.
Eu disse à Negra que não serias burro em procurar abrigo na tua própria loja. Mas ela disse que não resistirias à tua magia.
Peki ama gemim olmadığı gibi kaptana da ihtiyacım yok.
Bem, não tenho navios. Não preciso de um mestre de navios.
Daha ziyade altın kaplama olacak Lordum ama dilin kemiği olmadığını bilirsiniz.
Será só banhado a ouro, nada mais. Mas já sabe como as pessoas exageram.
Tebrikler demek usûle uygun olur mu emin değilim, ama başka şansımız olmadığına göre tebrikler demeyi seçeceğim.
- Não sei se é correto felicitar-te. Mas dado que não temos outra escolha, vou optar pelos parabéns.
Ama yine de onun cinayeti ile hiçbir ilginiz olmadığını söylüyorsunuz.
Mas alega não ter absolutamente nada que ver com o homicídio.
Bu şeylerle söylemesi zor ama yakın zamanda olmadığı kesin.
É difícil de dizer com estas coisas, mas, não é recente definitivamente.
Organ nakli gerektiğini söylediler. Ama organı zamanında bulabileceklerinden emin olmadıklarını söylüyorlar.
Dizem que precisa de um transplante, mas não sabem se receberá o órgão a tempo.
Zombi diye bir şey olabilir ama uzaylıların olmadığı kesin.
Pode até existir zombies. Mas com toda a certeza que não existem aliens.
- Şey ben Elliot'ın dans yeteneğinden o kadar emin değilim ve kurt adamın varlığına ikna olmadım ama Shaw'un silahlarının gerçek olduğunu biliyorum.
- Bem... Não confio muito nas capacidades de dança do Elliot e não me parece que haja um lobisomem, mas as armas do Shaw são verdadeiras.
Herkes her şeyi bilmiyor ama insanlar avukatlık diplomam olmadığını biliyorlar.
Nem todos sabem tudo, mas... As pessoas sabem que não tenho uma licenciatura em Direito.
Artık çift olmadığımızı anlıyorum ama sana çocuğumuzun olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Percebo que já não somos um casal, mas gostava de lembar-te que fizemos um bebé juntos.
Hadi ama, Leonard'ın öyle biri olmadığını biliyorsun.
Sabes que o Leonard não é assim.
Bir sürü kadının onu fark edeceğine eminim ama bence başka seçeneği olmadığı için değil de seninle olmak istediği için seninle birlikte olan biriyle olmak daha iyi.
Digo, mais mulheres podiam notá-lo, mas acho melhor um tipo ficar contigo espontaneamente do que por falta de opção.
Yine mi anne? Alex, çok mühim bir şey olmadıkça arama demiştin ama durum çok mühim.
Alex, eu sei que disseste para não ligar a menos que fosse muito importante, mas é.
İlk seferin olmadığını biliyorum ama iki kişiyi öldürdün.
Sei que não foi a primeira vez, mas mataste duas pessoas.
Katılıp katılmadığımdan emin değilim ama, bazı karar alışlarımın eskisi gibi olmadığını fark ettim.
Não sei se concordo, mas percebi que algumas das minhas decisões Já não são como já foram antes.
Ama Bulgaristan'ın topoğrafyasının Süper Eğlenceli Adam'ın Kıkırdama Tapınağı'na uygun olmadığını biliyordum! Vay be!
Mas sabia que a tipografia da Bulgária não combinava com o Templo das Risadas do Super Fun Guy!
Abby de kabul etti ama bu durumdan asla memnun olmadı.
A Abby concordou mas nada satisfeita.
Beyler izninizle Yenilmezler'den birini çağırmanın en mantıklı seçim olmadığını demiyorum ama biz bilim insanıyız.
Pessoal, com licença, não que chamar um dos Vingadores não seja uma escolha perfeitamente razoável, mas somos cientistas.
Sam'in nerede olduğuna dair bir fikrim yok. Ama terörist olmadığını biliyorum.
Não faço ideia de onde o Sam está, mas sei que não é um terrorista.
Biliyorum onun böyle biri olmadığını düşünüyorsun ama kardeşin insanları öldürmeyi planlıyor. Çok fazla insanı.
Sei que pensavas que ele era diferente, mas o teu irmão está a planear matar muita gente.
Ohoo. Böyle hiç zevkli olmadı ki ama.
Isto não foi nada divertido.
Ama yeteneğin varsa belki de NSA'in ağına girmişsindir bu da seni benim kahramanım yapar ki ismin Snowden olmadığı sürece kahramanım olmak imkansızdır.
Mas teve algo lá de dentro. Então talvez tenhas entrado na rede da NSA, o que fazia de ti a minha heroína, já que é impossível, a não ser que o teu nome seja Snowden.
Bu atışın pozisyonundan buradakinin dizlerinin üstünde olduğu ama diğerinin olmadığı anlaşılıyor.
E pela posição deste tiro na cabeça, este estava ajoelhado, controlado. Aquele não.
Evet, başta anlattıklarının muhtemel olmadığını düşünmüştüm. Ama yine de Countenance'ı araştırdım.
Confesso que achei a história rebuscada, mas investiguei a Countenance na mesma.
Ama kardeşin içinde hiç kolay olmadı.
Mas a vida do teu irmão não foi mais fácil.
olmadı 215
olmadım 24
olmadığını biliyorum 19
olmadı mı 33
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama o 292
ama olsun 39
ama onu seviyorum 24
olmadım 24
olmadığını biliyorum 19
olmadı mı 33
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama o 292
ama olsun 39
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama onun 17
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama onun 17
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166