Ama olmalı tradutor Português
4,696 parallel translation
Ama olmalıyım dürüst, Sabit bir hayli zorlanıyorum zaman anlamaya herkes istesin babanı öldürmek.
Tenho que ser honesto, está a ser difícil entender porque é que alguém gostaria de matar o teu pai.
Pekala, üzgünüm, ama cinayet hakkında hiç bir şey duymadım özellikle bize ait bir mülkte, yani... yanılmış olmalısınız.
Bem, lamento, mas eu não ouvi falar nada sobre um homicídio numa das nossas propriedades, por isso... deve estar enganada.
Ama olayların bütününe konsantre olmalısın.
Mas tens que estar focada no teu objetivo.
Okuldan sonra olmalı, gazetede işimi bitirmem gerek, ama daha sonra gidebiliriz.
Vai ter de ser depois das aulas, quando acabar o trabalho no jornal, mas podemos ir mais tarde.
Kendimi yiyip bitiriyordum ama belki de kutlama yapıyor olmalıydım.
Eu andava a martirizar-me e talvez... devesse comemorar.
Ama ben... Tamam, Gurkha'da olma ihtimali yok, yani burada bir yerde olmalı. Ben, ben onu bulacağım.
Os gurkhas não podem ter ficado com ela, então deve estar aqui em algum lugar.
Sen aşçı olmalısın, ama ben buraya insanların tabaklarına koyduklarınızın besin gereksinimlerini karşıladıklarını garantiye almak ve sağlıklı bir hayat stili tavsiye etmek için geldim. - Bunu anladın mı?
- Pode ser o cozinheiro, mas estou aqui para garantir que o que coloca nos pratos segue requisitos nutricionais para promover uma vida saudável.
Yani hayır'ın "hayır" demek olmadığını biliyorum ama kesinlikle "hayır" anlamına gelen bir kelime olmalı.
Quer dizer, eu sei que "não" não significa "não", mas... deve haver alguma palavra que signifique "não".
Çok özel bir kişi için olmalı. bu seni ilgilendirmez, ama evet, çok özel bir kişi için.
Não que vos diga respeito, mas sim, é para alguém muito especial.
Peki, tamam, ilginç bir tesadüf ama eğer başkentte olmalıysa neden burada olduğunu düşünüyoruz?
OK, coincidência interessante, mas se ela devia estar em DC, como é que sabemos que ainda está por aqui?
Bu küçük adamın büyük ama çok büyük bir banka hesabı olmalı.
Esse homenzinho deve ter um grande, - grande... volume de dinheiro.
Sonrasında kalemi cebime koymuş olmalıyım. ... ama beni kaydettiğine dair bir fikrim yoktu.
Devo ter colocado a caneta no bolso depois disso, mas não fazia ideia de que estava a gravar-me.
Ama Ward'ın hedefi oysa bir sebebi olmalı.
Mas se o Ward o tem na mira, deve haver um motivo.
- Ama yapabileceğimiz bir şey olmalı!
Não! Quero a mamã!
Ama bir yerlerde bir bağlantı olmalı.
Nádia é romena. Lida Taffert é polaca.
Peki, veya hiçbir şey doktor, ama yok ki yerine koyabildiğim... Seks sadece kafasında patladı olmalıdır.
Bem, eu não sou médico ou algo parecido, mas... deve ter sido o sexo que lhe subiu à cabeça.
Ama Emily en kısa sürede bulunmazsa AMBER Alarmı ile aranacağını biliyor olmalı.
Mas tem de saber se a Emily não for encontrada o quanto antes, vai enfrentar um alerta Amber.
Çıkmadan önce hastanı kontrol edecektim, ama belki Leah'ın odanın yanında olmadığına emin olmalısın.
Ia ver o nosso paciente antes de me ir embora, mas devia ver se a Leah não está lá. - Não quero fazê-la chorar.
Ama ne diyeceğim bence bu Nick Miller'ın olmalı çünkü bunu o gerçekleştirdi.
Eu acho que isto pertence ao Nick Miller. Ele conseguiu isto.
Evet, ama ihtiyatlı olmalız.
Sim, mas temos de ser discretos.
Düşünüyorum ama inanıyorum ki adalet sistemi itibarlı olmalı.
Imagino, mas acredito que temos de respeitar o sistema.
Üstü beğendim ama şort biraz daha uzun olmalı.
Gosto do casaco, mas os calções têm de ser mais compridos.
Tek seçeneğimizin bu olduğunu biliyorum Bayan Shaw ama olabileceklere hazırlıklı olmalıyız.
Sei que é a nossa única opção. Mas temos de nos preparar para as consequências.
Sahile giderken, sahildeki bir düğünde sahildeki mezuniyet töreninde, sahildeki cenaze töreninde sahildeki bir iş toplantısında. Parkta yürüyüş yaparken ama sahile bitişik bir park olmalı.
Na praia, um casamento na praia, uma graduação na praia, um funeral na praia, uma conferência de negócios que pode ser numa praia, um passeio pelo parque, caso esse parque seja ao lado de uma praia.
Bakın yardım etmeye geldim ama kendi koşullarımda olmalı.
Ouça... Eu estou disposto a ajudar, mas tem de ser nas minhas condições.
Kafamı bile kaldıracak hâlim yoktu ama orada olmalıydım.
Mal conseguia estar de pé, mas precisava de lá estar.
Kesinlikle. Ama % 99 olmalı.
Completamente. 99 porcento.
- Takıyorum ama. Krediyi ödeyebilmemiz için yaklaşık bir milyon dolara ihtiyacımız var. Brezilya'daki işlere başlayabilmemiz için de yeterince para olmalı.
Precisamos de um milhão para pagar o empréstimo e ter o suficiente para pagar o do Brasil.
Eğer yardıma ihtiyacın varsa, sana yardım edebilirim. Ama bana karşı dürüst olmalısın.
Agora, se precisares de ajuda, eu posso ajudar-te, mas tens de ser honesto comigo.
Yemin ederim, daire çizmedim, ama ev bizi takip ettiyse o başka, söylediğim gibi olmuş olmalı.
Eu juro, eu não nos trouxe para um circulo, a menos que a casa nos esteja a seguir, deve ter sido o que eu fiz.
Yalnız olmak zor olmalı ama, değil mi?
Deve ser difícil ser uma ilha, não é?
Ama bütün probleMlerinin ilaçlarından biriyle çözülüceğini bilerek bütün gün şekerci dükkanında çalışmak zor olmalı.
Mas deve ser difícil trabalhar na loja de doces o dia todo sabendo que qualquer um dos teus problemas poderiam ser resolvidos por um dos teus pequenos comprimidos.
Ama bir açıklaması olmalı.
Mas tem de haver uma explicação.
Ama onunla olmak istiyorsan her şeye karşı hazırlıklı olmalısın.
Mas, se quiseres ficar com ela, tens que estar pronta para tudo.
Ama bunlardan ibaret olmalı.
É o que deveria ser.
Ama bu yazıcıdaki bazı berbat sorunlardan kaynaklanmış olmalı
Deve ter sido algum engano horrível na impressão!
- Ama kağıt üstünde bir şey olmalı.
- Sim, mas é preciso um.
Ama iki kişi de istekli olmalı.
Mas ambos têm de aceitar.
Hadi ama, başka bir yolu olmalı.
Por favor. Tem que haver outra solução.
- Ama Willow dünyaya gelince hayata bakış açını komple değiştirmiş olmalı.
Mas ter a Willow deve ter mudado toda a tua perspectiva da vida.
Ama Skipper, 8 km yukarıda olmalıyız.
Mas, Capitão, devemos estar a oito quilómetros de altitude.
Ama mavi ile alakalı bir şey olmalı. çünkü insanlar devamlı bunu kullanıyor.
Mas há alguma coisa com o azul porque as pessoas ficam vestindo-o.
Hazır olmalıyız ama ben çok zayıfım.
Temos de nos preparar, mas estou demasiado fraco.
Üzgünüm ama resmi olarak yemin etmiş olmalısınız.
Lamento. Tem que formalmente jurar.
Ama Fred, eğer bir hikaye üzücü olacaksa çok çok üzücü olmalı.
Mas Fred, a história devia ser triste... tinha que ser muito, muito triste.
Çok uzun sürmez ama çocuğun Gümüş Göl'deki Stannum Vadisi'nde olan kampa doğru gittiğinden emin olmalıyım.
Não vai demorar, mas preciso ter a certeza... de que os rapazes foram para o Vale Stannum, Lago Prateado.
"Kahve içmekten çok fena tahrik olurum." "Ama benim durumumda sıcak çikolata olmalı." "Çünkü kahveyi fazla sevmiyorum."
" Eu ficava muito satisfeito em tomar um café, no meu caso, um chocolate quente, porque não gosto muito de café.
Ama hala senden özür dilyor olmalı
Mas ela devia pedir-te desculpa.
Romantik ve klas bir şarkı olmalı ama onurlu da olmalı.
Tem de ser romântica... e com classe... mas com toneladas de dignidade.
Bu çok ilgi çekici bir seçim değil ama bence bunlardan biri gerçek olmalı.
Não é de certeza uma escolha atraente, mas... Suponho que uma delas seja verdadeira.
- Bu şekilde olmalı ama. - Tabii.
- É assim que tem que ser.
olmalı 170
olmalısın 39
olmalıydı 23
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama o 292
ama olsun 39
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
olmalısın 39
olmalıydı 23
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama o 292
ama olsun 39
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama onun 17
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18
ama olmaz 38
ama onun 17
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18