Çok yakışıklı tradutor Português
1,648 parallel translation
bahse girerim çok yakışıklısındır!
Aposto que estás tão bonito!
Çok yakışıklı görünüyorsun Eduardo.
Estás muito elegante, Eduardo.
Yani, tüm bilmesini istediğim, kültürlü, ve çok yakışıklı biriyle bu gece dışarı çıktığım.
Tanto quanto ele ele sabe, um tipo sofisticado, e muito bem parecido saiu comigo num encontro hoje à noite.
- Çok yakışıklı olmuşsun.
- Estás muito bonito.
Çok yakışıklı, kuvvetli, düzgün fizikli ve harika biri.
Ele é tão elegante e rude e esbelto e fantástico.
Çok yakışıklı, birçok erkeğin olduğu gibi aptal yakışıklılardan değil.
É tão atraente, não é como a maior parte dos rapazes.
Çok yakışıklı.
Hmm, é muito bonito.
Çok yakışıklı görünüyorsun.
Estás muito bonito.
Şu sıralar bunalımda olduğum kendimi birden bire adını bile hatırlamadığım bir kasabada bir yabancının evinde bulduğum ve birden bire çok yakışıklı bir adamın ortaya çıktığı benim çok sarhoş olduğum, senin de muhtemelen beni hatırlamayacağın gerçeklerini göz önünde bulundurursak bence sevişmeliyiz.
Olha, a verdade é que estou a passar uma pequena crise pessoal... E encontro-me em casa de alguém que não conheço.. E cujo nome não há maneira de eu o decorar, e... tendo em conta que apareceste e és muito atraente, e...
Biri sahiden çok yakışıklı.
Um deles é bem jeitoso.
Çok yakışıklı adam
Ele é jeitoso, está bem?
Sen çok yakışıklı bir adamsın.
Você é um homem lindo.
Bence sen çok yakışıklı bir kurbağasın.
Mas tu pareces um sapo muito bom.
- Çok yakışıklı, değil mi?
- Ele é bom, não é?
Çok yakışıklıydı.
Tão lindo.
Şehre indiğimde çok yakışıklı biriyle tanıştım. Ama üstüme yanlışlıkla içki döktü.
Conheci um tipo encantador na cidade velha, mas acabou por entornar a bebida em cima de mim.
Siz de çok yakışıklısınız.
E você é muito bonito.
Bak, çok yakışıklı.
Olha! Ele é tão lindo.
Kabul et, çok yakışıklıyım, değil mi?
Vá lá, tens de admitir. Estou tão bonito como dinheiro fresco.
Tanrım! Çok yakışıklıymış.
Ele era lindo.
Evet, çok yakışıklıydı.
Sim. Era lindo.
Şu maskeli çocuk var ya, dediklerine göre eskiden çok yakışıklıymış.
O rapaz da máscara. Dizem que era muito bonito.
Çok yakışıklı görünüyorsun.
Você é um homem bonito.
Onunla çok yakışıklı görünüyorsun.
Fica-te muito bem.
Nishi çok yakışıklı. Çapkınlığıyla ilgili dedikodular var.
Nishi é muito charmoso e fala-se da sua habilidade com as mulheres.
Çok yakışıklı gözüküyorsun.
- Olha que te fica muito bem...
Çok yakışıklı bir erkek.
Um homem muito bonito.
Çok yakışıklı.
Está bem, ele é super amoroso.
-... kilisede çok yakışıklıydı.
... ele estava tão bonito naquela igreja.
Ve çok yakışıklı görünüyorsun.
E tu estás muito elegante.
Her zamanki gibi çok yakışıklısın.
Oh, estás tão charmoso como sempre.
Çok yakışıklı.
Tão lindo.
Hayır, erkek gösteriyor. Çok yakışıklı bir erkek.
Não, faz-te parecer um homem muito jeitoso.
Çok yakışıklı oldu.
Ficou fantástico.
Çok yakışıklısın Matthew.
Você... é bem... bonitão, Matthew.
Biliyor musun, çok yakışıklı bir erkeksin, Mike.
Estás com um óptimo aspecto, Mike.
Steve çok yakışıklı.Üstelik caza ve kaya tırmanışına da bayılır.
O Steve é tão bonito. E ama Jazz e alpinismo.
Bence büyüdüğünde çok yakışıklı olmuşsun.
E que fique registado, acho que te tornaste num adulto bastante bonito.
Bence bunun nedeni bu şeyin içinde çok yakışıklı görünmen...
Uau, penso que é por ficares tão bem...
Çok yakışıklısın.
És muito jeitoso. - Obrigado.
Vay, çok yakışıklı olmuşsun.
Estás muito bonito!
İşi gereği etrafı aktrislerle dolu olan çok yakışıklı bir adamdı, ama romantizm yaşayamıyordu.
Ele é um homem muito bonito, tem imensas actrizes bonitas à volta dele porque é esse o trabalho que faz. Mas não tem vida amorosa.
Çok yakışıklı. Az önce onunla bir sahnem vardı.
Bem... acabei de fazer uma cena com ele.
O yakışıklı ve çok formdadır.
Ele é bonito e de boa aparência.
Çok yakışıklı.
Ele é tão giro.
Zengin, yakışıklı, çok başarılı.
Rico, bem-parecido, bem sucedido.
Tamam kabul, Tyler yakışıklı. Ama çok da sinir bozucu.
Ok, tudo bem, o Tyler é bonito, mas é insuportável.
Ama çok komik, yakışıklı, akıllı ve başarılı biriydi.
Mas ele era tão divertido, bonito e inteligente. Bem-sucedido.
Çok yakışıklı.
- Que beleza.
Ve çok da yakışıklı.
- E muito giro.
Güven bana, katil, dışarıda ameliyatla eklenecek birşey istemeden senin gibi yakışıklı bir genç çocuğu sevecek çok fazla tatlı güzel annecikler var.
Confie em mim, garanhão, tem um monte de senhoras por aí que adorariam ter um cara assim sem exigirem alterações cirúrgicas.
çok yakışıklısın 42
çok yakışıklıydı 16
yakışıklı 269
yakışıklısın 18
yakışıklı mı 42
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklıydı 16
yakışıklı 269
yakışıklısın 18
yakışıklı mı 42
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yorgunsun 23
çok yavaş 62
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yorgunsun 23
çok yavaş 62
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19