English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ç ] / Çok yalnızım

Çok yalnızım tradutor Português

530 parallel translation
Çok yalnızım.
Estive muito tempo só.
Çok yalnızım.
Tão sozinha.
Anne... Onsuz çok yalnızım.
Sinto-me sozinha sem ele.
Burada çok yalnızım.
Estou tão solitária aqui.
Burada çok yalnızım.
Estava me sentindo um pouco sozinho.
Evet, çok yalnızım, baba.
Sim Pai, estou sózinha.
Çok yalnızım Paul.
Sinto-me só.
Çok yalnızım.
Terrivelmente só.
Çok yalnızım.
Estou triste.
Bu nedenle çok yalnızım.
Por isso estou tão só.
Ona çiçekleri verir, sonra da evde çok yalnızım diye masal anlatır. - Dinle beni.
Vai-lhe dar as flores, depois, a cantilena de como é solitário aqui em casa.
Çok yalnızım.Kendi dilimde bir şeyler söylemek istedim.
Eu só queria dizer algo na minha própria língua.
Ceylanım, ben yalnızım, yalnızım, hem de çok yalnızım.
Meu anjo! Estou sozinho, estou muito sozinho...
Sensiz o kadar yalnızım ki. Çok yalnızım Karin.
Vou ficar tão só sem você, tão só...
Bakın doktor bey, yukarısı, dağlarda sürümü güttüğüm yerler olağanüstü güzel. Gökyüzü yıldızlarla dolu. ve ben çok yalnızım.
Tem que perceber, doutor, lá em cima nas montanhas onde guardo rebanhos, é tão bonito debaixo dos céus reluzentes.
* Çok yalnızım *
I'm so lonely
Son günlerde çok yalnızım.
Ultimamente estou farto de solidão.
Çok yalnızım, Katarina.
Estou tão só, Katarina.
Olimpos'un zirvesinde çok yalnızım.
Sinto-me tão só lá em cima no Olympus.
Burada çok yalnızım.
Sinto-me sozinho.
Çok yalnızdım ve birden siz ortaya çıktınız.
Estava tão sozinha e de repente você estava lá.
Yalnızım ve bir müşteri gelince galiba çok konuşuyorum.
Estou muito sozinho, e quando vem um cliente, possivelmente falo muito.
Çok yalnızım.
E como me sinto sozinha.
Belki de çok geç! Belki de yalnız gitmek zorundayım.
Se calhar é tarde demais e temos de seguir.
Evet yalnız başıma geldim çünkü karım kendini hiç iyi hissetmiyor. Ve katılamayacağı için çok üzgün olduğunu söyledi.
A minha mulher teve um percalço que a deteve a última hora.
Böylesine dağlık bir bölgede yalnız çalışmak çok zor olur, özellikle kazdığımız yere su götürmek en büyük dert olur.
Claro, quando descobres ouro em terras altas, como aqui, por exemplo, o teu maior problema é conseguir água onde estás a prospectar.
Ağılımda yalnız başıma yatarken düşünecek çok zamanım oldu.
Tive muito tempo para pensar enquando ficava deitado, sózinho no meu cubículo.
Çok yalnız olacağım.
Ficarei muito sozinha.
Konuklarımı çok yalnız bıraktım.
Já me fiz esperar demais.
Akşam bu vakitlerde içmek hoşuma gider,... çok hoşuma gider, ama hiç hoşlanmadığım bir şey daha var,... yalnız başıma içmek.
A esta hora da noite, gosto de tomar uma bebida, e gosto muito de o fazer, mas há uma coisa de que eu não gosto, Não gosto de beber sozinho.
Belki de çok yalnız olmamdan. Zamanımı boşa harcadım.
Talvez por ter vivido sempre só, tenho sofrido muito na vida.
- Evet çok yalnızım.
- Sim.
Çok fazla bir hayatım olmayacak ve bunu yalnız yapmak istiyorum.
Mas o pouco que possa fazer, quero fazer sozinha.
Yalnız çalış daha iyi! Onun için çok para lazım ve bende de hiç para kalmadı!
Porque faz falta muito dinheiro e eu já não o tenho.
Tamam. Burada, kalbimde yalnızım ve çok yalnız. Burada, kalbimde sadece seni arzuluyorum.
Certo.
Burası uzak, yalnızlığımız için de çok uzak.
Aqui fora, muito longe da nossa solidão.
eğer yalnızsanız bunu bilirsiniz... birinin size ihtiyacı varsa... onu çok seversiniz... mecbur olduğumu söyleseler de... bana olan güvenini sarsmayacağım... ona sadık kalacağım... bana ihtiyacı olduğu sürece...
quem estiver só compreenderá quando precisam de nós o amor é sempre grande mas eu não o trairei por mais que digam que devo tenho de manter-me fiel enquanto ele precisar de mim
Ben çok yalnız bir adamım.
Sou um homem muito sózinho.
- Belki de bu küçük şeyleri çok zorluyorsunuz, - Korkarım beni yalnız bırakmanız için ısrar etmeliyim.
Portanto, sejam quais forem as suas compulsões, vou ter de lhe pedir para me deixar em paz.
Oh! Bana büyük sikli biri lazım. Ama hep yalnızım.Bu çok aptalca.
Quero um homem grande e forte.
Seni yalnız bırakacağım için çok üzgünüm.
Sinto muito por deixá-la só.
Çok yalnız, onun yanından ayrıImamalıydım.
Está sozina. Eu não devia ter saído de lá.
Dedi ki... "Yalnız olmadığım için gerçekten çok üzgünüm."
" Tenho imensa pena de não estar sozinho.
Kendimi çok yalnız hissedersem, Fran'i çağırırım, tamam mı?
Se eu me sentir demasiado sozinha, chamo a Fran.
Çok yalnızım.
Estou sozinha.
En azından burada filoya göre daha çok yalnız kalma şansımız var.
Temos mais hipóteses de ficar a sós aqui do que em toda a frota.
Yalnızlığımızı çok iyi paylaştık.
Nós compartilhávamos bem a solidão.
Toplum tarafından cezalandırılacağımız düşüncesiyle dışa vurduğumuzda bize çok acı vereceğinden korkup içimizde bastırdığımız şeylerin tümünü içerdiği için değil yalnızca.
Não só porque retém tudo aquilo que reprimimos... porque é demasiado doloroso para exprimir, porque é punido pela socio-cultura.
Yani kafam çok karışık. Ve düşünmek için yalnız kalmalıyım.
Sinto-me confusa e preciso de coordenar as ideias.
Çok korkuyordum. Yalnız kalacağım diye çok korkuyordum.
Eu tinha muito medo... me de ficar sozinha!
Ama tanıştığımızdan beri, arkadaş olduğumuz için çok mutluyum. Ama aynı zamanda kendimi hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim.
Mas, desde que te conheci, sinto-me grata por te ter como amiga e, ao mesmo tempo nunca me senti tão sozinha.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]