Oldukça hoş перевод на английский
470 параллельный перевод
Oldukça hoş biri. Kızınız mı? Otur bakalım.
She's nice, is she your daughter?
Şey, oldukça hoş bir oda.
Well, it's a mighty nice room.
İki kat yukarıdan oldukça hoş görünmüştüm.
I look pretty good from two storeys up.
Neden ama, onların oldukça hoş göründüklerini düşünüyorum.
I thought they were pretty good-looking.
Ailemize kattığın beklenmedik o çocuktan beri oldukça hoş görünüyorsun Catherine.
You're looking quite well, Catherine... since you provided me with an unexpected addition to the family.
Küller de oldukça hoş ve temizdi.
They were nice, clean ashes.
Güzel bir bayanın arkadaşlığı oldukça hoş sanırım
I think it's very nice to have a lady's company for a change.
Aslına bakarsan oldukça hoş, güzel bir kız.
Regarding the light of a young woman, she's a fine, handsome girl.
Örgütlediğiniz misyonlar oldukça hoş şeyler.
Those missions you organized are a very smart thing.
Oldukça hoş.
Quiet well.
- Oldukça hoş, değil mi?
- Quite pleasant, don't you think?
Oldukça hoş bir yer.
It is nice
Neden? Oldukça hoş bir kıza benziyorsunuz lâkin ona zarar verebilirsiniz. Bu doğru değil.
That isn't so.
Oldukça hoş çıkmışsın.
Say, you look pretty good here.
Onları yıllardır tanırım. Oldukça hoş insanlardır.
I've known them intimately for years, and they're quite nice.
- Evet, oldukça hoş ve zararsız biri.
He's quite nice and harmless.
Oldukça hoş.
It's quite pretty.
Oldukça hoş.
It's rather pleasant.
İngiltere oldukça hoş olabilirdi, ama burada da eğlenceli olabilir.
I think England might be quite nice, but it might be more fun here.
Oldukça iyi, fena değil, oldukça hoş.
Pretty good one, not bad, pretty good.
Ve hepsi oldukça hoş!
And all of it mighty pretty!
Bunlar yüzünden benim için çok özelsin ve sana aşağıda ne söylediğini veya yaptığını umursamıyorum. Gözlüklerinle okurken oldukça hoş görünüyorsun.
All of which makes you very dear to me... and I don't care what he did or said to you downstairs.
Onlarsız da oldukça hoş görünüyorsun.
You look pretty with them off.
Hem de oldukça hoş bir şekilde.
Rather decently, too.
Kolları ve bacakları oldukça hoş, ayrıca elleri de gayet güzel.
She has lovely limbs, beautiful hands.
İnsanın arandığını bilmesi oldukça hoş, değil mi?
At least it's rather nice to know you're wanted, isn't it?
Evet, oldukça hoş.
Yes, it's very nice.
Oldukça hoş bir yemeği kaçırdı.
He missed a jolly good meal.
Bu oldukça hoş olur.
That could be very pleasant.
Oldukça hoş bir şeydi.
It was quite pleasant.
Oldukça hoş olmuş!
It sure is nice!
Hiç de değil. Birlikte söylendiğinde kulağa oldukça hoş geliyor.
No, you say it together it sounds kind of nice.
Kulağa oldukça hoş geliyor.
Sounds quite a swinger.
Yalnızca bir tane oluşunu oldukça hoş bulacaktır.
No, she'll think just one is very nice.
Oldukça hoş.
Very nice.
- Oldukça hoş.
- No, it's pretty.
Kız oldukça hoş.
The girl is pretty cute.
Oldukça hoş biri.
She's nice enough.
Oldukça hoş bulacağını düşünüyorum.
I think you'll really find it quite pleasurable.
Bu şekilde oldukça hoş.
THE OTHERS WILL COME TO YOU.
Bay Togo oldukça hoş aslında.
Mr. Togo is quite pretty, really.
Oldukça hoş olur diye düşündüm.
I thought it would be rather nice.
Bu oldukça hoş.
That's pretty nice.
En gençleri olan Bayan Denver, onun kızı değil ve Bayan Fleuretty, oldukça da hoş bir bayan kendisi, o da tam olarak- -
Miss Denver, she's the young one there, she ain't his daughter. And Miss Fleuretty dad-blasted fine figure of a woman that she is... -... well, she ain't exactly- -
Oldukça komik biri hoş sesi var...
He's pretty funny... has a fair voice...
Oldukça kibardı fakat hoş karşılanmadığım hissine kapıldım, bir daha da yanına gitmedim.
He was polite enough... but I had the feeling I wasn't welcome, so I never went back.
- Kulağa hoş geliyor. - Evet, oldukça.
They sound so far away.
Sokakta rastladığın kızların oldukça güzel olduğu nefes kesici olmasa da, senin gibi, sevimli olduğu... 20 üstünden 15 verebileceğin, yani hepsinin kendine özgü hoş bir tarafı olduğu... Şehirler ne Roma'dır ne Paris ne de Rio. Lozan ve Cenevre'dir.
The cities where the girls are pretty not gorgeous, but like you, charming - girls who rate 15 out of 20, because they have a certain something... aren't Rome or Paris or Rio but Lausanne and Geneva.
Yapılması hiç hoş olmayan, oldukça pis bir işti.
It was a dirty, thankless job.
Bir erkeğin, kırık bir burunla daha hoş görünmesi oldukça garip.
It's funny how much better a man looks with a broken nose.
Sen güzel, hoş bir bahçıvandın, fakat son zamanlarda oldukça sıkıcı ve aksi oldun.
You used to be a good, pleasant gardener, but in recent year you become fairly tiresome and crotchety.
hoşt 36
hoşçakalın 1200
hoşcakalın 19
hoşçakal 2955
hoşcakal 56
hosçakal 18
hoss 35
hoş bulduk 53
hoşça kal 3796
hosça kal 19
hoşçakalın 1200
hoşcakalın 19
hoşçakal 2955
hoşcakal 56
hosçakal 18
hoss 35
hoş bulduk 53
hoşça kal 3796
hosça kal 19
hoş geldin 527
hoşgeldin 317
hoş geldiniz 738
hoşlanıyorum 43
hoşgeldiniz 424
hoşuma gitti 323
hoşlandım 29
hossein 42
hoşlanmıyorum 33
hoşça kalın 1893
hoşgeldin 317
hoş geldiniz 738
hoşlanıyorum 43
hoşgeldiniz 424
hoşuma gitti 323
hoşlandım 29
hossein 42
hoşlanmıyorum 33
hoşça kalın 1893