Bir soru перевод на французский
12,879 параллельный перевод
Zor bir soru.
Dur
Bir soru.
Petite question.
Liam henüz cevaplamadığım bir soru sordu.
Liam m'a posé une question à laquelle je n'ai pas encore répondu.
- Bir soru daha.
Encore une question.
Sana bir soru sordum.
Je vous ai posé une question.
- Çok güzel bir soru.
Très bonne question.
Babanın karısıyım ve sana bir soru soruyorum.
Je suis la femme de ton père, et je t'ai posé une question.
Basit bir soru.
La question est simple.
Cevabını bilmediğim bir soru soruyorum.
Je pose une question sans savoir la réponse
Basit bir soru.
Elle est simple.
Tamam koca oğIan... şimdi, son bir soru...
Allez mon grand... Maintenant, dernière question... comment vous y rendre?
Sence bu benim için uygun bir soru mu?
Tu ne trouves pas que c'est une question déplacée?
Baksana sabahleyin başka bir hastaneye gitmekle ilgili sorduğun soru farazi bir soru muydu?
Écoute... la question que tu m'a posée tout à l'heure à propos d'aller dans un autre hôpital, ce n'était pas hypothétique, - n'est ce pas? - Non.
- Ne? - Sana bir soru sordum.
- Je vous ai posé une question.
Apaçık ortada bir soru soracağım.
La question sur toutes les lèvres :
Çok ilginç bir soru.
Voilà une question très intéressante.
Bu kişisel bir soru.
C'est personnelle.
Peki, Carly hızlıca bir soru,'Call Me Baby'şarkının sözlerinde ne demek istiyor- -
cette chanson, "Call Me Maybe", que vouliez-vous dire par les paroles...
Bir soru sorabilir miyim?
Je peux te poser une question?
Bu daha çok Kate'e sorulacak bir soru gibi.
C'est une question pour Kate.
Bu bir insanın cevabının da ötesinde bir soru.
C'est une question difficile.
Çünkü cevaplanacak bir soru yok.
Parce qu'elle ne mérite pas de réponse.
Sana bir soru soracağım. Tam ve eksiksiz bir şekilde gerçekleri söylemezsen bileceğim ve seni öldüreceğim.
Je vais poser des questions et si vous ne me dites pas toute la vérité, je le saurai et je vous tuerai.
Sana bu cesur yeni dünyanla ilgili bir soru sormama izin ver.
Permettez-moi de poser une question sur votre monde bien beau.
Bu ilginç bir soru.
C'est une question intéressante.
Başka bir soru sorabilir miyim?
Je peux poser une autre question?
Garip bir soru olabilir.
- Mhmh. C'est peut être une question bizarre.
- Bana sağlam bir soru gibi geldi ama kanka.
Ca semble être un bon rebondissement.
Ama savcı gelmeden önce cevaplaman gereken bir soru var.
Mais avant, vous devez répondre à une question avant que le procureur ne rentre.
Basit bir soru.
C'est une question simple.
Sadece bir soru işareti yolla.
Envoie-lui un point d'interrogation.
Sanırım tek bir soru işareti yollayacağım.
Je vais envoyer un point d'interrogation.
Denise, sana bir soru.
Denise, question.
Harika bir soru.
C'est une bonne question.
Ona bir soru sormak istiyorum anne.
Je lui pose une question, mère.
Eli, sana bir soru.
Eli, question rapide.
- Bir soru sorabilir miyim?
ça va. Puis-je poser une question?
Max, çok ciddi bir soru soracağım ve doğruyu söylemeni istiyorum.
Max, je vais te poser une question sérieuse et je veux la vérité.
Bu çok ilginç bir soru.
C'est une question très intéressante.
Şu durumda ortalığı ayağa kaldıracak bir soru olacak ama benim gerçekten bir cerrah olduğumu sanıyorsunuz değil mi?
Ça pourrait être une question alarmante dans ces circonstances, mais... vous pensez vraiment que je suis chirurgien, n'est-ce pas?
Sana bir soru sorayım.
Laisse moi te poser une question.
- Bir soru sorabilir miyim Sör Gaveston?
Puis-je poser une question, sir Gaveston?
Federal Soruşturma Bürosu'na başvuru yaptığınızda her birinize bir soru soruldu :
Quand vous avez postulé pour le FBI, on a posé à chacun de vous une question...
Hey, sana bir soru sorayim.
Je me demandais...
Ajanlar tam olarak ne olduğunu söylemiyorlar. Aklımda bir sürü soru var.
et... j'ai tant de questions.
Hala cevaplanmamış bir sürü soru var.
Oui. Même s'il y a encore beaucoup de questions sans réponse.
Vizitelerde soru sorup bir şeyler öğrenmemiz gerekmiyor mu?
Les routines ne sont pas les moments où on pose les questions?
- Güzel soru. Bir birlikte çalışıyoruz.
Nous travaillons ensemble.
A hakkında bir milyon soru sordu.
Il posait pleins de questions sur A.
Asıl soru daha büyük bir fark yaratabilecek misin?
La question maintenant, est-ce que tu peux apporter une plus grande pierre?
Soru bu. Çünkü bir tarafta federal ajan Charlie DeMarco var.
Parce que... d'un côté, je suis Charlie DeMarco, agent fédéral.
bir sorun mu var 1028
bir sorum var 102
bir soru sorabilir miyim 94
bir sorun yok 90
bir sorunum var 94
bir sorum daha var 29
bir sorunun mu var 37
bir sorunumuz var 196
bir soru sordum 17
bir sorun var 192
bir sorum var 102
bir soru sorabilir miyim 94
bir sorun yok 90
bir sorunum var 94
bir sorum daha var 29
bir sorunun mu var 37
bir sorunumuz var 196
bir soru sordum 17
bir sorun var 192
bir sorun var mı 26
bir soru daha 41
bir sorun çıktı 25
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
soru 130
bir soru daha 41
bir sorun çıktı 25
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
soru 130
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun değil tatlım 17
soru yok 54
soruyorum 35
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorum yok 40
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun değil tatlım 17
soru yok 54
soruyorum 35
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorum yok 40