Daha çok перевод на французский
70,088 параллельный перевод
Yani ona direnince aslında daha çok güç veriyorsun.
En résistant à la pensée, vous lui donnez plus de force.
Ben onu daha çok haber kaynağım gibi düşünmeyi seviyorum ama neler oluyor?
Je préfère le voir comme mon informateur, mais que se passe-t-il?
Daha fazla paraları olursa daha çok silah alabilirler ve daha çok zarar verebilirler.
Plus elles ont d'argent, plus elles peuvent s'acheter d'armes, plus elles peuvent faire de dégâts.
Daha çok "tüh" denilebilir. Oliver da beyin sarsıntısı geçirmiş olabilir. Ama yine de, dışarıda hala bir kanunsuz var.
Plutôt aïe, Oliver pourrait avoir une commotion, et dans le même temps,
Sokaktaki elemanlar, kanunsuzdan bizden korktuklarından daha çok korkuyorlar.
Les gens dans la rue ont en fait plus peur de Vigilante que nous.
Şeffaflık ve daha olumlu bakış açısı daha çok güven.
La transparence, le fait d'être plus optimiste, et d'avoir plus confiance.
Çünkü her attığım adımda sanki daha çok hedef oluşturuyorum gibi geliyor.
Parce que je ne peux pas voir autre chose que des cibles qui se créent devant moi.
Ama şu an gördüğüm bu adam bana daha çok Slade Wilson ya da Anthony Ivo'yu anımastıyor.
Mais cet homme que je vois maintenant... ressemble plus à Slade Wilson ou Anthony Ivo.
Ben daha çok kendi başıma bir şey gelmesinden endişeleniyorum.
Je suis plus inquiet de ce qui pourrait m'arriver à moi!
Daha çok batmasına göz yumduk.
On l'a juste laissée s'enfoncer.
İçeride daha çok var.
Il en reste dedans.
Rochev'de daha çok işe yaramıştı.
Ça a mieux marché avec Rochev.
Protomolekül hakkında herkesten daha çok bilgi sahibi olsa gerek.
Il doit en savoir plus sur la protomolécule que quiconque.
- Dresden'den daha çok değil.
Pas plus que Dresden.
Gerçek toz yiyici Marslılara daha çok ihtiyacımız var.
Il nous faut plus de vrais martiens.
Onu ne kadar çok biokütleyle beslerseniz daha hızlı öğrenip daha çok değişiyor.
Plus ça se nourrit d'êtres vivants, plus ça apprend vite, plus ça s'adapte.
İşin içyüzünü daha çok anlayabilirlerdi...
Ils pourraient en savoir plus...
artık her zamankinden daha çok.
Maintenant plus que jamais.
- Farklı, evet. daha çok radikal gibi.
Différente, oui. Plutôt radicale.
Haftada dört kez buraya gelmesi için para verdiğime göre benden daha çok şey bilmen lazım.
Et comme je lui donne de l'argent pour vous voir quatre fois par semaine, vous devez en savoir plus que moi.
Kendine yalan söylemek çok daha kötüdür.
Se mentir à soi-même, c'est bien pire.
Tüm bunlardan sağ olarak çıkan insanın kaderinde çok daha fazlası vardır.
L'homme qui a survécu à tout ça est destiné à beaucoup plus.
John ve Felicity, seni dinleyecekler çünkü sen bundan çok daha fazlasını sunabilirsin.
Tu sais, John et Felicity, ils t'écoutent parce que tu as plus à offrir que simplement ça.
Bir binaya yazı yazarken beni yakalamıştın ama beni çekip götürmek yerine çömelip gözlerimin içine baktın ve dedin ki kapkaççı bir serseriden çok daha fazlası olabilirsin.
Vous m'avez attrapé pendant que je taguais un immeuble... Mais au lieu de m'embarquer, vous vous êtes accroupi et m'avez regardé dans les yeux, et vous m'avez dit... Que je pouvais être plus qu'un voyou.
Pandora bundan çok daha büyük.
Pandora est bien plus grand.
- Ondan çok daha kötüsü.
Il est bien pire que ça.
Değişerek daha iyiye gittiğimi söyleyerek beni çok güzel ikna ettin.
Tu as fait un super travail en me convainquant de changer pour le meilleur...
Çok tatlısın ama sana daha nasıl anlatacağım bunu Oliver?
C'est mignon, mais je commence à manquer de moyen de te le dire, Oliver.
Sovyetler Birliği dağıldığında pek çok kesim kapitalist fırsatlar ışığında daha güçlü ve kenetlenmiş bir Rusya ortaya çıkacağını düşündü.
Quand l'Union Soviétique a été dissoute, beaucoup ont pensé que, les opportunités capitalistes donneraient naissance à un peuple russe plus fort et plus uni, mais beaucoup d'influents du KGB, du Parti Communiste, du Komsolmol,
Fakat KGB, Komünist Parti ve Komsolmol'deki pek çok kodaman kendi çıkarlarını ön planda tutmaya karar verdi ve Rusya daha güçlü olacağı yerde hastalıklı hale geldi.
ont décidé de tirer profit de leurs privilèges. La Russie n'est pas devenue plus forte, mais malade.
Senin durumundaki biri çok daha empati yapabilir diye düşünüyordum.
Tu sais, je pensais que quelqu'un dans ton cas aurait un peu plus d'empathie.
Waller'ın kararları olaya bu açıdan bakınca çok daha berbat görünüyor Johnny.
Les décisions de Waller paraissent plus justes de ce côté du bureau, Johnny.
Yasadışı çok şey yaptım ama hiçbiri ağır teçhizat daha doğrusu herhangi bir teçhizat gerektirmemişti.
J'ai fait beaucoup de choses illégales, mais aucune d'elles ne demandait des armes lourdes, ni même d'armes du tout.
Çok daha fazla özledim.
Tu m'as encore plus manqué.
Çok daha kötüleşti, Johnny.
Il s'est détérioré, Johnny.
Çok daha kötü ve çirkin bir hal aldı ve biz sevdiğimiz insanları korumak için elimizden geleni yapıyoruz.
Il est devenu pire et s'est enlaidi, et on fait ce qu'on peut pour protéger les personnes qu'on aime.
- Cayden James bir hacker. Bratva'dan çok daha masum sayılabilecek biri.
Cayden James est un hacker, ce qui est vraiment moins grave que les Bratva.
- Bundan çok daha fazlasıydı.
- C'était bien plus que ça.
Arjun ve torunların için endişelendiğinin farkındayım ama ayımızı koruma becerisinden çok daha fazlasına sahibiz.
Je sais que tu es inquiète pour Arjun et tes petits-fils, mais on est plus que capables de protéger Luna.
İstasyon kolayca karargâh hâline getirildi ve askerlerim istediğimden çok daha fazla tetiği çekmeye hazırdı.
La station avait peu de militaires, mes soldats étaient plus prompts à tirer que je n'aurais voulu.
Veya çok daha kötüsü.
Ou pire.
Nauvoo'ya yaptığı gibi onlardan da kurtulur. Ya da çok daha kötüsünü yapar.
Elle les esquivera comme elle l'a fait du Nauvoo, ou un truc bien pire.
Umduğumdan çok daha iyi.
Mon réacteur marchait mieux. Mieux que j'aurais jamais cru.
O odada, fikrim beni yalnızca şu an olduğumdan çok daha az popüler yapardı.
Dans cette pièce, mon opinion m'aurait rendu moins populaire que je ne le suis déjà.
İşte o zaman ya başka bir Eros'u ya da çok daha kötüsünü yaşarız.
Et on aura un autre Éros ou pire.
Bundan çok daha uygununu nasıl bulabiliriz bilmiyorum.
Je ne vois pas comment trouver plus proportionné.
Lokantalar, meyhaneler, genelevler ve daha pek çok güzel şey!
Restaurants, bars, bordels, toutes les bonnes choses.
Çok daha açık bir konuşma yapmak zorundasın.
Vous allez devoir être bigrement plus précis que ça.
Her zamankinden çok daha beter bir kavga ettik.
On a eu une dispute, bien pire que les autres.
Kendimi çok suçlu hissediyorum çünkü çekip gitti ve ondan bir daha haber alamadım.
Et je culpabilise énormément, parce qu'elle est partie, et que je n'ai pas de nouvelles.
Peki, bence çok büyük bir olay değil ama... bence doğuya doğru gideceksek Jackson daha uzakta kalıyor.
Ce n'est pas très important, mais on va vers l'est. Jackson est plus loin.
daha çok erken 62
daha çok gençsin 24
daha çok var 40
daha çok genç 24
daha çok var mı 21
çok güzelsin 532
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çok tatlısın 281
çok güzelsiniz 65
daha çok gençsin 24
daha çok var 40
daha çok genç 24
daha çok var mı 21
çok güzelsin 532
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çok tatlısın 281
çok güzelsiniz 65
çok şık 66
çok sık 16
çok teşekkürler 1924
çok seviyorum 43
çok seksisin 23
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok yazık 499
çok şükür 211
çok sık 16
çok teşekkürler 1924
çok seviyorum 43
çok seksisin 23
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok yazık 499
çok şükür 211