Sevgi перевод на французский
5,781 параллельный перевод
Gördüğünüz gibi sevgi, kimyasal işlemlerle yok edilemeyen hiçbir şekilde açıklanamayan bir güçtür.
L'amour, vous voyez, est une force qui ne peut être expliquée, qui ne peut être rompue à l'aide d'un processus chimique.
Sevgi bizimle beslenir, bizim de onunla beslenmemizi sağlar.
Ça se nourrit de nous, et nous nous en nourrissons.
Sevgi bizim için bir lütuftur.
L'amour est notre grâce.
Sevgi bizim çöküşümüzdür.
L'amour est notre perte.
Amju'nun getirdiği sevgi.
Je vois l'amour dans ses yeux...
Yani hepinizin Jubilee Hills'den getirdiği sevgi tabii ki çeyizin pis konusundan bahsetmezsiniz.
Je veux dire, vous venez de Jubilee Hills vous valez mieux que la dowry.
~ Aşkın ziyafeti için sevgi içeceklere karıştırıldı. ~
"Il y a de l'amour dans tous les verres au festin de l'amour"
Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir derler. Artık Paris bizim evimiz oldu. Çocuğumuzun en sevgi dolu köyde büyüyeceğini bildiğimiz için kendimizi dünyadaki en şanslı anne ve baba olarak görüyoruz.
On dit qu'il faut un village pour éduquer un enfant, et maintenant que Paris est notre foyer, nous sommes les parents les plus chanceux sachant que notre enfant va grandir dans le plus aimant des villages.
Sadece sana bebek sahibi olmayı çok isteyen bir adam olduğunu ve karına yeteri kadar sevgi göstermen gerektiğini hatırlatıyorum.
Je te rappelles juste que tu es un homme qui va avoir le bébé qu'il a désespérément voulut et montre à ta femme l'attention appropriée quelle mérite.
Sevgi içinde başka bir kıyı bul.
Dans l'amour, tu trouveras le suivant.
O yüzden seni sevgi dolu kalabalığa kaptırmadan önce hayatlarımızın en güzel yılını kutlamak için baş başa bir anımız olsun istiyorum.
C'est la vérité. Alors avant de te laisser à ton public adorateur, je voudrais qu'on aie un moment, tous les deux, pour fêter la meilleure année de nos vies.
Evet ama düşünsene. Onlar Barney'nin benim için yaptığı en sevgi dolu şeylerdi ve hepsi de yalanlar üzerine kurulu.
Oui, mais toutes ces choses ont toujours été basées sur un mensonge.
Ya torununun hak ettikleri? Bana söylediklerini aynen yaptıktan sonra hoşgörülü, nazik, sevgi dolu ve açık olup her şeyde arkasında durmaya çalışmadım mı?
Qu'est ce que ta petite-fille mérite après avoir fait exactement ce que tu m'as dit, d'être patiente, et gentille et aimante et ouverte et essayer de rester à ses côtés quoiqu'il arrive?
Sevgi sözcükleri bir kenara, bunu senin akıl ve yeteneklerine olan saygımın bir sonucu olarak varsay.
Affection mise de côté, considérez ça comme un signe du plus grand respect pour votre intelligence et vos capacités.
Dünyada sadece iki şey olsaydı sevgi veya korku, hangisini seçerdin?
S'il restait deux choses au monde, l'amour et la peur. - Que choisirais-tu?
Burası ileride yaşayacağımız yer, Francine.. ve senin gibi bir kadının hak ettiği tüm.. sevgi ve saygıya sahip olucaksın.
C'est ici que nous habitons, Francine, et vous aurez tout l'amour et le respect qu'une femme comme vous mérite.
Her zaman sevgi ve arkadaşlık arayan bir adam.
C'est un gars qui n'a toujours recherché que l'amour et l'amitié.
Bu Ronny'in bizi affetmesini ve bizi artık canavar olarak görmemesini sağlayacak... ve sevgi dolu ve destekleyici ebeveynler olacağız.
Ça va faire que Ronny va te pardonner et moi aussi. Il verra que nous ne sommes pas des monstres, nous sommes une adorable famille soudée.
İnsanlar bana sevgi duymuyor.
Les gens ne m'aiment pas.
Sevgi ve bağışlama.
Amour et pardon.
Kalia, benim göklerdeki tanrıçam, babana biraz sevgi göster.
Kalia, ma déesse princesse adorée, embrasse ton papa.
Tıpkı Ropa Vieja pişirmek gibi,.. ... babamın öğrettiği, sevgi dolu bir yemek.
Un peu comme cuisiner un ropa vieja, un plat que mon père m'a appris à faire qui est rempli d'amour.
Beni tanıyanlar bilir benim için zor bir sene oldu ve güzel eşim Linda'nın sevgi ve destekleri olmasaydı üstesinden gelemezdim.
Ceux qui me connaissent savent que cette année a été dure pour moi... que j'ai pu tout surmonter grâce à l'amour et au soutien de ma magnifique femme, Linda.
Eğer bir yerden fazla ayrılmazsan bunun adına sevgi dendiğini bilmelisin.
Tu sais, et si tu restes assez longtemps, tu commences à penser que c'est de l'amour.
Ama... Yine de, bu da bir sevgi.
Mais... on l'aime néanmoins.
- Bil diye söylüyorum beyin sevgi ve nefret için aynı kimyasalı salgılar.
Juste pour que tu saches, le cerveau libère la même hormone pour l'amour et la haine :
Don Todd'a sevgi besleyerek geçirdiğin zamanı kasabanın yangın tatbikatına harcamamızı öneririm.
Même si c'est valable que Don Todd soit l'homme de votre vie, je suggère qu'on utilise ce temps pour organiser un exercice d'incendie.
Gerçek, sevgi dolu bir ilişkiden bahsediyorum. İçin içini yiyor çünkü sürekli herkesten üstün olmalısın.
Je te parle d'une réelle, relation amoureuse, Danny, et ça te tue parce que tu dois toujours être meilleur que les autres.
sen sevgi yoksunusun, bu kadarını çok iyi biliyorum.
Vous êtes incapable d'amour, Je le sais bien.
Sen ve doğacak bu güzel bebek için sevgi.
De l'amour pour toi et ce magnifique bébé que l'on va avoir.
Yakında sevgi dolu kollarıma geri döneceksin.
Rassure-toi, ma jolie. On sera bientôt réunis.
Çocuklara sevgi, şefkat gösteriyordum.
Je montrais l'amour aux enfants, en exprimant de l'affection.
Sevgi her zaman eşit değildir, Sookie.
L'amour n'est pas toujours égal, Sookie.
Bana sadece yeteri kadar sevgi gösteriyor. Ve sadece beni yanında tutmaya yetecek kadar ilgi gösteriyor.
Elle m'a donné juste assez d'amour et juste assez d'affection pour que je m'accroche.
Buradayım. Bu yola kalbimi koydum ve bu ışık, sevgi ışığı, Tanrı'nın ışığı.
J'ai senti mon cœur sur cette voie et cette lumière, la lumière de l'amour, celle de Dieu.
Sadece Javier bana sevgi gosterdi.
Javier était le seul qui m'a aimé.
Bu kutsal vaftizliyi,... Tanrı, sevgi ve merhametiyle sana yardım edip, ruhunu kutsasın.
Par cette onction sacrée, puisse le Seigneur dans son amour et sa bonté t'aider avec la grâce du Saint-Esprit.
Sevgi Dölcükleri filmini indirdim.
J'ai téléchargé Spermes d'Affection.
Barış ve sevgi.
Paix et amour?
O sevgi doluydu.
Elle était affectueuse.
Bunun sevgi olduğunu sandım.
Je... croyais que c'était de l'amour.
Sevgi gerçekten vardı.
L'amour était la.
Koşulsuz şartsız sevgi ve destek demektir.
Amour et soutien inconditionnel.
Atlı'ya sevgi beslemediği belli.
Il ne portait pas les cavaliers dans son cœur c'est certain.
Başarılı taciz görevi için sevgi gösterisi yok mu?
Pas d'amour pour une mission-harcèlement réussie?
Bunun, sevgi ve hayırla bir alakası yok.
Ce n'est pas juste l'amour ou la charité.
" Son yaklaştığında ve sandığın tüm gerçekler yıkılmaya başladığında yaşadığın hayatın anlamını düşünürsün ve sonunda önemli olan tek şeyin sevgi olduğunu anlarsın.
( Aiden ) : Lorsque la fin approche, Et tout ce que tu pensais vrai commence à s'écrouler, tu considères le sens de la vie que tu as vécue, et tu réalises que la seule chose qui n'ait jamais comptée pour toi, à la fin,
Sen oğlumuz için sevgi dolu bir babasın.
Tu es un père aimant pour notre fils.
Şimdi, Hiç şüphem yok ki bu 200 kadının arasında, mükemmel sevgi dolu 100 anne adayı bulabileceğiz.
Il n'y a plus aucun doute que parmi ces 200 femmes, nous serons capables de trouver 100 merveilleuses mères aimantes.
Sevgi içinde başka bir kıyı bul.
En amour, puissiez vous trouver le prochain.
Sen tanıdığım herkesten daha sevgi dolusun.
Regardes, tu aimes plus fort que n'importe qui que je connais.
sevgilim 3566
sevgilin var mı 29
sevgili 136
sevgiler 177
sevgilisi 18
sevgi dolu 20
sevgilin 16
sevgililer günü 32
sevgilerimle 51
sevgili ailem 18
sevgilin var mı 29
sevgili 136
sevgiler 177
sevgilisi 18
sevgi dolu 20
sevgilin 16
sevgililer günü 32
sevgilerimle 51
sevgili ailem 18