Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ A ] / Ama benim için

Ama benim için перевод на португальский

4,714 параллельный перевод
Ama benim için para önemli değildi.
Mas no meu caso não tem que ver com dinheiro.
Ama benim için sağlıklı değildi.
Mas não foi saudável para mim.
Ama benim için, fark etmez.
Mas para mim, não importa.
Ekip için güzel ama benim için kötü bir haber.
Boas notícias para equipa, más para mim.
Michael sizin için bir gizem olmayabilir, Konsolos Hanım ama benim için öyle.
Michael pode não ser um mistério para si, Sr.ª Cônsul, mas é para mim.
Artık belki senin için yok ama benim için var.
Para ti não, talvez já não seja. mas para mim, é.
Ama siz buraya benim sorunlarımı tartışmak için gelmediniz, değil mi?
Mas você não está aqui para falar dos meus problemas, pois não?
Benim için değil ama birçok insan için şirket muhasebesi pek heyecanlı bir konu değil.
Para mim nada, mas para a maior parte das pessoas, a contabilidade empresarial não é propriamente entusiasmante.
Ama durum biraz... Benim için garip bir hâl aldı.
Estava à espera que acabassem de discutir, mas ficou esquisito para mim.
Ama benim Hastings için düşündüklerim doğruysa yani bunca yıldır esir olarak tutuluyorsa efsane doğru demektir.
Mas se o que acredito sobre Hastings é verdade, se ele tem estado cativo todos estes anos, então, isso confirmaria que o mito é verdadeiro.
Herhangi birşey ama alıştığınız kaydedilmiş cevaplar vererek benim uzun yoldan öğrenmem için uğraşıyorsunuz.
Qualquer coisa, é a resposta que queres que eu engula.
- Evet, ama Mooney benim için çalışıyor.
Sim, mas o Mooney trabalha para mim.
Gerçek olmadığını biliyorum ama her gün dört gözle beklediğim bir değişiklik için yeterli benim için.
Eu sei que não é real, mas essa mudança chega-me, para ter uma nova esperança todos os dias.
Ama bugün bu odada bu geç saatte itiraf etmeliyim ki... Benim için...
Mas aqui... neste quarto a horas tardias, tenho que admitir, para mim...
Bak, son zamanlarda seninle çok fazla ilgilenemediğimi biliyorum. Belki seni umursamıyormuşum gibi görünebilir ama bilmeni isterim ki benim için hayatta sen ve annenden daha önemli hiçbir şey yok.
ouve, eu sei que não tenho estado muito por aqui ultimamente, e... talvez possa parecer que não quero saber, mas quero que saibas que... não há nada mais importante para mim que tu... ou a tua mãe.
Bütün o söylediğin şeyleri kabul etmek benim için zor ama özünde dürüst bir insan olduğunu biliyorum.
É difícil para mim aceitar tudo o que dizes, mas, no fundo, sei que és honesta.
Ama senin ve benim gibi ileri düşünceli insanlar yönetime gelirse bu objeleri alır ve insanlığın kaderini değiştirmek için kullanabiliriz.
Mas com pessoas com mente aberta como nós no comando, podemos pegar nesses objectos e mudar o curso da humanidade.
Ama gitmedim. İşi benim devralmam için beklentileri olanlar vardı.
Era esperado de mim que tomasse conta do negócio de família.
Ama bugün burada konuşuyor olmak benim için çok anlamlı bana iletişime her zaman hayran olan eski beni hatırlatıyor.
Mas significa muito estar a falar aqui, hoje. Como o meu antigo "eu", ambicioso, que era tão fascinado pela comunicação.
Sybil'in babası olarak bu benim için kolay bir konuşma değil ama eğer hatalıysam özür dilerim.
Como pai da Sybil, esta não é uma conversa fácil para mim, mas se estava errado, então peço desculpa.
Söylemem, benim için yaptığın o kadar şeyden sonra, olmaz ama onu bulan kişi ben olmalıyım.
Não posso, não depois de tudo aquilo que fizeste por mim, mas, tenho que ser eu a encontrá-lo.
Ama ayrıca benim de Bayan Underwood için bunu söyleme hakkım var çünkü savaştan kaçmaktan daha büyük bir rezillik yoktur.
Mas, eu também tenho o direito de dizer que a Sra. Underwood é uma vergonha, porque nada é mais vergonhoso do que fugir de uma batalha.
Ama benim cihazı çaldığın için bu istihbaratın da yanlış olacağından endişeliyim.
Mas desde que me roubaste o dispositivo, fiquei preocupada que a informação acabasse.
Benim için kardeş gibidir ama son zamanlarda kafası başka yerlerde gibi.
É como se fosse a minha irmã maluca, mas... Sim, ultimamente tem havido um afastamento.
Eğer bu kap kaçı benim halletmemi istersen tamam. Ama John bir saha ajanı değil. O bunun için yeterli değil.
Se querem que lá vá buscar aquilo, tudo bem, mas o John não é um agente operacional, não está qualificado.
Ana, Ben... Benim için geri dönmediğini biliyorum, ama yine de teşekkürler.
Ana... eu sei que não voltaste por minha causa, mas obrigada.
- Birisinin onun kişisel bilgilerini çalmaya çalıştığını ve benim yardımıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Ama sonra anladım ki bu da her zaman ki gibi tek başıma gelmem için bir numaraydı.
Ele disse que tentaram roubar a sua identidade e queria o meu conselho, mas, percebi que era apenas outra tediosa tentativa de ficar a sós comigo.
Ama bunu size söylemek benim için hala çok tehlikeli.
Mas é muito perigoso para mim, dizer-te.
Böyle kötü bir başlangıç yaptığımız için üzgünüm. Ama sanırım elinizde benim istediğim bir şey var.
Peço desculpa ter feito uma apresentação tão rude, mas, acredito que tem uma coisa que eu quero.
Bay Hutton, Oğlunuz kaybolduğu için çok üzgünüm, gerçekten öyleyim ama bundan benim sorumlu olduğumu düşünüyorsanız yanlış yoldasınız.
Sr. Hutton, sinto muito que seu filho esteja desaparecido, eu realmente sinto, mas está equivocado, se acha que eu sou o responsável.
Ben... düşünüp duruyordum, bu..... bir hayat kurtarmak için benim fırsatımdı bilirsin, başarı kazanırdım ama bilemiyorum, insanları kurtarmak için kullanmayacaksak güçlerin ne anlamı vat?
E eu continuo a pensar, essa é.. essa é a minha oportunidade de salvar uma vida, Sabes, até mesmo um magoado, mas..
Ama bu? Bu benim için. Hayır!
Mas isso, é para mim mesmo.
Geçmişte sana endişelenmen için bir neden vermiştim ama benim içki içmeyişim başkalarına bağlı değil.
Eu sei que dei-te motivos para te preocupares no passado, mas a minha sobriedade não está ligada a mais ninguém.
Tatlım seni seviyor ve anlıyorum ama yarın benim için çok önemli bir gün.
Querida, eu amo-te e percebo-te, mas vou ter um grande dia amanhã.
- Benim için üzülmeni anlıyorum... -... ama işte olan oldu.
- Agradeço por me apoiares, mas as coisas são assim.
Ama bazen beni biyolojik anneleri olmadığım için benim onları sevdiğim kadar beni sevmeyecekler diye korkuyorum.
Mas às vezes tenho medo... Que eles não me amem tanto quanto eu os amo porque não sou a mãe biológica deles.
Özür dilerim, ama bunun benim için olduğuna emin misin?
Peço desculpa, mas... Tens certeza que é para mim?
Hastalarının bebekleri için en iyisini o biliyor olabilir ama bu evde, o iş benim alanıma giriyor.
Ele pode saber o que é melhor para os bebés das doentes, mas aqui em casa, esse é o meu domínio.
Sana sıkıcı geliyordur muhtemelen ama Betty ve benim için... Neyse, her şey için çok sağ ol.
Isto deve ser aborrecido para si, mas para mim e para a Betts é...
Diyet hapları satmak buraya gelen çoğu ev hanımı için yeterli olabilir. Ama benim zaten bir kariyerim var.
Vender comprimidos para emagrecer pode chegar para muitas donas de casa que lhe entram pela porta, mas eu já tenho carreira.
Ama bana izin vermen lazım sen Libby'e tutunurken, benim de birine tutunmam için.
Mas tens de me permitir ter alguém, alguém a quem me agarrar como te agarras à Libby.
Benim için yaptıklarından dolayı minnettarım ama beni korkutuyor.
Eu estou-lhe agradecido pelo que fez por mim, mas tenho medo.
Babamın benim hakkımdaki beklentileri çok büyüktü ama ben onun mirası için artık sorumlu tutulamam.
O meu pai esperava muito de mim, mas eu... já não posso ser responsável pelo legado dele.
Ama kızı benim kaçırdığımı düşündüğünüz için buradaysanız,... hayal kırıklığına uğrayacaksınız.
Mas se estão aqui porque acham que raptei a rapariga, vão ficar desapontados.
Babam, çıkartmıştı benim için. Üniversiteden sonra İtalya'ya gidecektik ama sonra ne olduğunu biliyorsun.
O meu pai obrigou-me a comprar porque íamos para Itália depois da faculdade, mas tu sabes o que aconteceu.
Onun iyi bir tabip subayı olduğuna şüphem yok. Ama benim birkaç saat için, biyoenformatik deneyimi olan birine ihtiyacım var.
Tenho a certeza de que ele é um excelente médico a bordo, mas, preciso de um especialista em bioinformática.
Çoğu benim için canını bile verir ama şüphe duyan birkaç kişi var.
A maioria daria a sua vida por mim. Mas, existem alguns que têm dúvidas.
Benim için sorun yok ama sanki Esposito'ya mı benziyor?
É impressão minha ou... ela parece-se muito com o Esposito?
Bebeğim, biliyorum ama bunu benim için yapmalısın.
Eu sei, mas preciso que faças isto por mim. Está bem?
Böyle bir şey beklemem haksızlık biliyorum ama ben tüm zorlukları benim için aşacak bir adam istiyorum. Farkındayım.
Eu sei.
Marcy senin gayet ruh eşin olabilir ama o kadın benim seks partnerim olmak için doğmuş.
A Marcy pode ser a tua alma gémea, mas aquela mulher nasceu para ser minha parceira sexual.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]