Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ B ] / Bir kadının

Bir kadının перевод на португальский

37,499 параллельный перевод
Öyle ki, bir partideysen ve işler istediğin gibi gitmiyorsa bir ağaç arkasına geçip pantolon ve donunu indir takımları bacak arana al bir kadının önüne fırlayıp'Ben kadın oldum!
Na verdade, se algum dia estiveres numa festa e achares que as coisas não te correm bem, vai para trás de uma árvore, despe as calças e as cuecas, prende a pila e os tomates entre as pernas, salta de repente para uma mulher e diz : 'Sou uma senhora!
Mahkeme izni olmadan ölü bir kadının telefonuna mı sızayım?
Quer que roube informações do telemóvel de uma morta sem uma ordem oficial?
Bir adam geçerken bir kadının ifadesi çok şey anlatabiliyor.
Essa expressão de uma rapariga que diz que o rapaz fala demasiado.
Birkaç gün evvel bir kadın beni görmeye geldi.
Uma mulher veio falar comigo há coisa de dois dias.
Bu kadının abartılı bir ruju var mıydı?
- Essa mulher usava muito batom?
Ben de ona, "Neden iki telefonun var?" diye sordum. Çünkü bir kadın var sandım ve o da bana,
E eu perguntei-lhe porque tinha dois telemóveis porque achei que seria uma mulher, ao que responde :
Masum bir kadını öldürdüğünü düşündüler ve ondan nefret ettiler. Biliyorum. Bunu biliyorum.
Pensaram que matara uma mulher inocente e odiaram-no por isso.
Başka bir kadın var mı Chris?
- Há outra mulher, Chris?
Bir kadın mıydı?
Era uma mulher?
- Başka bir kadın mı var Chris? - Bu da ne?
- Há outra mulher, Chris?
Niyetiniz iyiydi ama başarısız oldunuz. İyi bir kadınsınız, iyi bir polissiniz ama yanlış yaptınız.
É boa senhora, boa polícia, mas enganou-se.
Bak, kendime benden büyük bir kadın seçtim. Ve bu kadın başka bir adamdan hamile çıktı.
Ouve, apaixonei-me por uma mulher mais velha que, por acaso, está grávida de outro homem.
Çok şanslı bir kadınsın.
É uma senhora com muita sorte.
Ben evli bir kadınım.
- Sou uma mulher casada.
Bir kadını bundan daha değerli ve güvende hissettirecek bir şey olamaz.
Não há nada que faça uma mulher sentir-se mais estimada e segura.
Orada bir sürü kadın düşmanı espri yapmıştım.
Nesse especial, contei muitas piadas misóginas.
BARE'de bir sürü kadın düşmanı şey söyledim.
Eu disse muitas coisas misóginas em BARE.
Üç ay ve bir gün sonra duştan çıkıyorsunuz ve kadın Gollum gibi telefonunuza yumulmuş. Şöyle...
Três meses e um dia depois, saímos do duche e está debruçada sobre o nosso telemóvel, como o Gollum.
Hep üzülürüm, ne kadar uğraşsam da yazacağım şey çüküyle taşaklarını bacaklarının arasına yerleştirip'Ben kadın oldum'diyen bir adam kadar komik olmuyor.
Chateia-me sempre que, por mais que me esforce para escrever uma piada, nunca escreverei nada tão cómico como um homem a meter a pila e os tomates entre as pernas e dizer :'Sou uma senhora.'
Kadına seks karşılığında para vermek yasal ama arkadaşınız Dave'in kamerayla bir köşede olması lazım.
Porque é legal pagar-se a uma mulher para sexo, mas o vosso amigo Dave tem de estar no canto com uma câmara.
Çok güzel bir kadın.
É uma mulher bonita.
O kadın keşin tekiyken kendimi sağlam bir tanığın kaçmasına izin vermiş gösteremem. - Bir kere anlattıkları tutarsızdı.
Não vou fingir que deixei escapar uma testemunha importante, quando a miúda era uma drogada e a história dela era inconsistente.
Çünkü kayıtlara uyuşturucu kullanıcısı olarak geçmemiş bir kadın parasını asla karşılayamayacağı bir rehabilitasyon merkezine gidiyor.
Uma mulher que não estava registada como toxicodependente foi para uma clínica de reabilitação para a qual não tinha dinheiro.
Çok hoş bir kadın. Aslan Kral'daki Nala gibi.
Ela é bonita como a Nala de O Rei Leão.
Bu ülkede ırklar arası tecavüzün tarihine bakıldığında, beyaz erkeklerin siyah kadınlara tecavüzünün, tersine göre çok daha yaygın olduğu gerçeğine aldırmadan söylenmiş bir söz.
Não importa que na história das violações inter-raciais neste país seja mais frequente o violador ser branco contra mulheres negras do que ser negro contra mulheres brancas.
Bana bağırmaya devam mı edeceksin? Ya da iki sene boyunca bir daha bulamayacağın sevdiğin kadınla baş başa kalma fırsatını kullanacak mısın?
Vais irritar-te comigo ou aproveitar a tua única hipótese de ficares a sós com a mulher que amas durante os próximos dois anos?
Onurlu bir kadınsın anlıyorum.
- És uma mulher orgulhosa. Eu entendo.
Senden çok sert bir kadın olduğun izlenimini edinecekler.
A única impressão que terão de ti é que és uma mulher de armas.
Anlıyorum Louis ama ona çıkma teklif edersen her kadının sahip olduğu için şanslı olduğu kibar, zeki bir adam görecek.
Eu percebo, Louis. E se a convidares a sair, ela vai ver um homem generoso, inteligente, com quem qualquer mulher teria sorte em ter uma relação.
Öyle bir kadın...
Uma mulher assim...
Orada o çifti öldürmediğine tanıklık edebilecek bir kadın olduğunu söylemişsin.
Disse que estava uma mulher consigo que podia testemunhar que não matou aquele casal.
Çünkü lanet kadın duruşmamdan önce bir anda kayboldu.
Porque o raio da mulher desapareceu antes do meu julgamento.
- Tamam, anlamıyor musun? Hiç bir kadın seninle yarışamaz,... eğer % 1 ihtimal bile olsa birlikte olma şansımızı düşünürse.
Não compreendes que nenhuma mulher podia competir contigo se achasse que nós podíamos estar juntos?
Seninle gitmeye razı olmuş bir kadınla nasıl çıkacağını dahi bulamıyorsan belki de onunla çıkmayı hak etmiyorsundur.
Se não consegues perceber como ter um simples encontro com uma mulher que já concordou em sair contigo, então talvez não mereças sair com ela.
Eğer bir adam kadınının başkalarını görmesine izin vermiyorsa, Susan Anthony boşuna mı bu kadar savaş verdi?
Estamos em 2016. Se um homem não pode estar bem por a mulher sair com outros homens, porque estava a Susan B. Anthony a lutar?
Jill genç bir kadın ben ise yaşlı bir adamım.
- A Jill é jovem. Eu sou um homem velho.
Hâlâ bir korsan gemisinin yatağında, horlamayı seven bir hamile kadının yakınında uyuyorum.
Continuo a dormir numa cama dobrável, num barco pirata junto a uma mulher grávida que ressona.
Dondurmasını bekleyen hamile bir kadın var.
Há uma grávida à espera do seu gelado.
Bu kadın Chen ve adamlarını bir dokunuşu ile mi hasta etti?
Esta mulher causou um distúrbio no Chen e no "gang" dele... com um toque?
Yardıma muhtaç bir kadın.
A donzela em apuros.
- Kadının harika bir şey olduğunu düşüneceğini biliyordum...
E... eu... eu sabia que...
Kadın, Nainsanlardan ve S.H.I.E.L.D.'dan nefret ediyor ama Simmons'ı onun için yeni bir Nainsanı incelesin diye gönderdi.
Ela odeia não-humanos, odeia a S.H.I.E.L.D... ainda assim ele envia a Simmons para examinar um novo não-humano para ela.
Bir acemi, bir çocuk, orta yaşlı bir adam ve bir kadın.
Um caloiro, um miúdo, um reformado e uma mulher.
Bir kadın bir adama içki ısmarlayamaz mı?
Não posso pagar uma bebida a um homem?
O yüzden lütfen koltuklarınızı ve yemek masalarını dik duruma getirin çünkü dün Güney Florida'da 210 litrelik bir varilde beton dökülmüş bir kadın cesedi bulunmuş.
Com esse propósito, assegurem-se que os vossos assentos e a posição da mesa estão na posição certa, porque ontem no sul da Florida, o corpo de uma mulher foi encontrado envolto em betão dentro de um barril.
Böldüğüm için üzgünüm millet, ama beton dökülmüş kadın cesedi olan ikinci bir varil bulunmuş.
Odeio interromper, mas um segundo barril foi encontrado com uma mulher envolta em betão no interior. - Onde?
Bir kadın daha kaybolmuş.
Outra mulher desapareceu. O nome é Kim Conti.
Niye yetişkin kadınların cesetlerini azgın gençlerin kullandığı bir yere atıyor ki?
Porquê desovar o corpo de mulheres adultas num local usado por adolescentes excitados?
Yani muhtemelen annesinde ya da kendisine yakın bir kadında beyin hasarı var.
Provavelmente a própria mãe ou outra mulher próxima a ele tem danos cerebrais.
Beyin hasarı ya da bozukluğundan tedavi görmüş... -... bölge sakini bir kadın arıyoruz.
Procuramos mulheres locais que estão a ser ou foram tratadas por danos cerebrais ou transtornos.
Hep aynı şey, hep başka bir kadın, yoruldum artık.
Você faz sempre isso sempre arranja outras mulheres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]