Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ B ] / Bir kişi

Bir kişi перевод на португальский

10,854 параллельный перевод
Tek bir kişi için buradalar.
Estão aqui apenas para uma coisa.
Ve sonra tamamen farklı bir kişi olarak yeniden ortaya çıktı.
E depois, quando ele reapareceu, ele era uma pessoa completamente diferente.
Belki de ama mantıklı bir kişi senin onun için pasaport temin ettiğini düşünebilir.
Talvez, mas, qualquer pessoa razoável pode pensar que tu lhe arranjaste o passaporte.
Benim dışımda yiyecek stokuna ulaşma yetkisi olan yalnızca bir kişi var.
Agora, só há uma pessoa, além de mim, que tem acesso à comida.
Hayır, Harvey dahil bir kişi öndeyiz.
Não. Incluindo o Harvey, estamos em vantagem por um.
Sadece bir kişi hayatta kaldı o gece.
Todos, menos uma pessoa sobreviveram naquela noite.
- Oha. - Evet, sanırım... Normalde insanların durup alacağı bir kişi değilim, yani...
Acho que não sou o tipo de gente pelo qual os outros param...
- Aklıma bir kişi geliyor.
Ocorre-me uma pessoa.
Brian'ın bu binada güvendiği bir kişi var.
Há uma pessoa em quem o Brian confia, neste edifício.
Bunu bilebilecek tek bir kişi var tabii ki.
Só uma pessoa podia ter a certeza.
Dürüst olmak gerekirse, ben onu çok çalışan,... ve bu şehir ile en az benim kadar ilgili bir kişi olarak tanıyorum.
Conheço-o como honesto e trabalhador, e tão preocupado com a cidade quanto eu.
Bütün mahalleli ile görüştük ve şu an itibariyle bir kişi bile çıkıp- -
Verificamos o bairro todo e pelo que sabemos, nem uma pessoa se apresentou...
Kapıda bir kişi mi var sadece?
Só um homem à porta?
Tek bir kişi Megan'a çare olabilir : ben.
Há uma pessoa que pode tratar da Megan, eu.
Lütfen tek bir kişi aşağıya gidiyor o da Marcus Manigault-Dupree!
O único que anda a lixar é o Marcus Manigault-Dupree.
Bir kişi üç farklı şekilde jole salatayı getirdi, çok teşekkür ederim.
Uma pessoa trouxe três tipos de salada de gelatina, muito obrigada.
O bir kişi.
Ele é uma pessoa.
O saate kadar çalışan yalnızca bir kişi daha var. Chris Winfelder.
O único outro funcionário a trabalhar era o Chris Winfelder.
Vince'e kızgın olan, kıskanan, yerine geçmek isteyen bir sürü kişi var.
Muitas pessoas chateadas com o Vince. Muita inveja no ar, muitas armas em riste.
Bunları çok düşünüyorum ve bir düğündeki 30 kişi böyle bir şef alamaz.
Eu pensei muito mesmo, e 30 pessoas num casamento não conseguirão um Chef como este.
- Bunu bana yapan kişi ve amacı hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Üstüne bir de insanlar ölüyor.
- Não sabemos nada sobre quem fez isto comigo, ou porquê, e as pessoas estão a perder a vida delas.
Dünya'da sadece dört kişi bu operasyonu biliyor ve bir tanesi çoktan öldü.
Há apenas quatro pessoas no mundo que sabem desta operação, e uma delas já está morta.
Dediler ki o kişi bir sonraki gerçekliğe dönüşümümüze yardım edecekmiş.
Eles disseram... Que ele ajudaria com a transição para a nova realidade.
Bir terapist. Muhtemelen bilen tek kişi o terapisttir.
A terapeuta deve saber.
Yetişkin bir Omec'i öldürmesini bilen biri varsa o kişi Yewll'dur.
Se alguém sabe como matar um Omec maduro é a Yewll.
Wessex'in bütün sancak beylerinin arasında en korkulan, en büyük orduyu bir araya getirebilecek kişi benim.
De entre todos os Senhores de Wessex, eu sou o homem que consegue reunir o maior fyrd, o maior exército.
Gizli bir rüşvet fonu varsa bile, kontrol eden kişi üstünü örtmek için Dave'i öldürttü ve parayı sakladı.
Mesmo que haja um fundo secreto, a pessoa que o controla matou o Dave para não deixar vestígios, e escondeu muito bem o dinheiro, sem deixar rasto.
Ayrıca, eğer bir şeyler daha da kızışırsa uzaklaşacak ilk kişi olacağından eminim.
Além do mais, se as coisas se descontrolarem, tenho a certeza que serás a primeira a afastar-te.
Kayıp bir dünyadan kalan son kişi.
O único sobrevivente de um mundo perdido.
Her gün bir sürü kişi kuyruk sallıyor bana. Hepsi ajan değil ama.
As pessoas elogiam-me todos os dias, Helen, e não são todos agentes.
Bu çok gizli bir operasyon olduğundan bana, bilmesi gereken kadar kişi bilsin denildi.
Como é uma operação secreta, as minhas informações são confidenciais.
- Ve ekipten sadece üç kişi alabiliyorsun demek ki yer sıkıntısı var. Bir denizaltı.
E só pode levar três da equipa, portanto há pouco espaço.
Dokuz kişi gemiye çıktığında oksijen kullanımı düşer bana bir kaç dakikalık daha hava kalır.
Nove pessoas saem da embarcação, e o consumo de oxigénio cai. Deixando-me mais alguns minutos de ar.
Aradığımız kişi bir doktor, bir hemşire veya o hastanede çalışan nerdeyse binlerce tıp çalışanından birisi.
Procuramos um médico, um enfermeiro ou outros dos mil profissionais que trabalham naquele hospital.
Üç kişi ve bir evlilik.
Três pessoas, um casamento.
Geceleri ise bir pelerin giyerek bizi öldürmek için suikast timini gönderen ve günah keçisi Allison Hyde'ın ölümüne sebep olan kişi bulacağım.
À noite, usarei uma capa e perseguirei um vilão misterioso que enviou um esquadrão da morte para nos matar e... usou como bode expiatório e matou a Allison Hyde.
Bir sürü kişi şikayet ediyor. Ama benim sürüş stilim bu.
Muita gente queixa-se, mas é o meu estilo de condução.
Pek bir şey anlatamam. Birinin başı beladaysa konsoloslukta konuşabileceği iş bitirici kişi Malcolm'du.
Não muito, excepto, se alguém tivesse problemas, o Malcolm era o homem no Consulado com quem podíamos falar.
İyi haber şu, bize soğukkanlı bir katil gibi gelmedin. Ama iki kişi öldü, sen kaçmaya çalıştın, bir de bunları katarsak sanırım neden olanları anlamaya çalıştığımızı anlarsın.
A boa notícia é que não nos parece um assassino, mas com dois homens mortos, o ter tentado fugir e tudo isto, percebe que tentemos perceber o que se passa.
Babanı öldüren kişi bir esrarkeşti.
A pessoa que matou o seu pai era
- Ortaokulda bir araya getirmeye çalıştığım bitirim üçlü içindi ama iki kişi eksiğim vardı.
- Era para um trio poderoso que tentei montar na escola mas faltavam-me dois amigos.
Eğer adil bir yargılama şansı verilirse ve aynı şekilde adil jüri üyeleriyle Amerika'da onun masum olduğuna inanmayacak 12 kişi yoktur.
Acredito que, se lhe for dado um julgamento, com um júri de colegas dela, todas as pessoas dos EUA concordariam comigo.
Ya bunun arkasındaki kişi tüm bunları sırf Ulaşım Dairesi tek bir treni kurtarmak için tüm metro...
E se quem fez isto preparou tudo para que o D.T.
300 kişi arasında 279. oldum, yani bir süre daha beraberiz.
Sou o número 279 de uma lista de 300, então... ainda vamos ficar juntos algum tempo.
- Bir sürü kişi onu aramaya katıldı.
Muitos dos recursos foram para a caça ao homem.
Bir çok kişi onu, alanının en iyisi olarak kabul ediyor.
Ele é considerado o melhor.
Devasa bir uçak, bu üsse doğru yönelmiş durumda ve pilot koltuğunda oturan kişi ne yaptığının farkında değil.
Uma grande aeronave está a vir directamente para esta base e o piloto não sabe o que está a fazer.
Bir davaya bakmam için teklif geldi fakat temsil etmem istenen kişi konusunda endişeliyim.
Tive uma oferta para trabalhar num caso, mas estou preocupado pelo cliente que é. O que se passa agora?
Bu kişi kurbanların asıl kimliklerini anlamış olabilir ya da üye alımındaki bir garipliği görmüştür.
Essa pessoa pode ter descoberto as verdadeiras identidades das vítimas ou respondido a uma anomalia no padrão de recrutamento.
Kayıp bir DEA ajanıyla El Paso'da bir barda konuşan kişi olarak teşhis edildiniz.
Foi identificada como a mulher a conversar com uma Agente da DEA desaparecida num bar em El Paso.
Bir intihar bombacisi kendini patlatti, ve 41 kisi hayatini kaybetti.
Um suicida detonou um explosivo e 41 pessoas foram mortas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]