Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ G ] / Güzel bir gün

Güzel bir gün перевод на португальский

2,122 параллельный перевод
Bugün, çok güzel bir gün olacak.
Vai ser um lindo dia.
Çok güzel bir gün geçirdim.
Tive um grande dia hoje.
Güzel bir gün.
Está um lindo dia.
Çok güzel bir gün. Bunu kim bilir?
Este é um dia tão bonito.
Başlamak için ne kadar güzel bir gün.
Que belo dia para começar.
Annen güzel bir gün geçirdi.
A sua mãe teve um dia bom.
- Ne kadar güzel bir gün!
- Meu Deus, que lindo dia!
Koşmak için güzel bir gün, değil mi?
Bom dia para correr, não?
- Güzel bir gün.
O dia está lindo!
Sacramento'da yine güzel bir gün yaşanıyor.
Está outro lindo dia em Sacramento.
Demek istediğim, plaja gitmek için ne kadar da güzel bir gün, değil mi?
Para uma bela caminhada at � a praia.
Bak ne güzel bir gün.
Está um lindo dia.
Güzel bir gün.
Que merda de dia.
Çok güzel bir gün geçirdim.
Passei um dia óptimo.
Güzel bir gün öyle mi?
A ter um bom dia?
Güzel bir gün olacak gibi, değil mi?
Parece que vai estar um dia agradável, não é?
İdam için ne kadar güzel bir gün.
Que dia mais glorioso... para uma execução.
Güneşli, güzel bir gün. Biz çayırlarda yürüyoruz.
É um belo dia de sol nós andamos pelo campo.
Çok ruhani ve rahatlatıcı ve çiçekler var ve güneşli, güzel bir gün.
É bastante espiritual e relaxante. Há flores, e está sol e bonito.
Çok güzel bir gün.
Sabes, está um dia lindo.
Ne güzel bir gün değil mi?
Está um lindo dia, não está?
Bugün hayat kurtarmak için güzel bir gün.
Está um belo dia para salvar vidas.
Hoşça kal Sırma. Çok güzel bir gün geçirdim.
Adeus, Marie-Edwige, passei uma tarde muito boa contigo.
# Ne güzel bir gün olacak
Esse será o dia
Anlaşılan güzel bir gün.
É um óptimo dia para isso.
Ne güzel bir gün.
Lindo dia.
Siz güzel bir gün geçirmeye devam edin, tamam mı?
Espero que tenha um muito bom dia, está bem?
Çok güzel bir gün.
- Achas que não devia? - Não há necessidade...
- Güzel bir gün.
- É um belo dia.
Güzel bir gün, baba.
É lindo, pai.
Yürüyüş için güzel bir gün.
Está um óptimo dia para caminhar.
Güzel bir gün değil mi?
Está um lindo dia, não está?
Golf oynayarak güzel bir gün geçireceğimi, beni şeytanmışım gibi gören ve bir çeşit karabasanmışım gibi davranan tüm o insanlardan uzaklaştığımı sanıyordum.
E aqui estava eu na esperança de um belo dia de golfe longe de todas aquelas pessoas que me excomungaram e fazem de mim um bicho papão.
Güzel bir gün, değil mi?
Está um dia lindo, não está?
Yaşamak için ne güzel bir gün.
Não é um bom dia para estar vivo?
Ne güzel bir gün ama!
Que dia lindo!
Amerika'da güneşli ve güzel bir gün, Bayan Flanagan.
Está uma linda manhã de sol na América, Miss Flanagan.
Çok güzel bir gün ; sen, ben, Jamie ve nehir kenarı sahası.
Está um dia lindo. Tu, eu e o Jamie para o campo do rio.
Havuç yemek için güzel bir gün, değil mi?
Bom dia para pauzinhos de cenoura, não é?
O gün, güzel bir gün olacak.
E isso irá ser um óptimo dia.
Sanırım geçen gün güzel bir muhabbetimiz oldu ama bir şey bırakmışsın.
Nós, penso eu, tivemos uma boa conversa no outro dia,... mas deixaste cá uma coisa...
Bunu dünyanın sonu gelmeden bir gün önce duymak güzel.
É bom saber isso no dia antes do fim do mundo.
Senin cenazen için uzun bir gün boyunca bu güzel elbiseyi aradım.
Até demorei mais a almoçar para comprar um número engraçado para o teu funeral.
Ancak işin ortasında, onun hakkında her şeyi öğrendiğinde sincaplardan ne kadar korktuğunu, törenlerden nefret ettiğini Handel'in Mesih'ini sevdiğini ve eğri parmaklarından utanmasını falan ve çok kötü bir gecenin ardından doktorun bu iltihapların hakkında bir şeyler yapmasını istediğinde ve sen kapanlara kıstırıldığında dahi sana karşı sabır gösterdiğinde elbet bir gün kendine gelip gerçekleri göreceğini umduğunda fakat bu asla olmayınca çok yalnız hissedip, seni terk edip hayatı hakkında güzel bir şeyler yapmaktan başka şansı yokken üstelik senin bunu takdir edecek kadar dahi beynin de yokken ve sen de çıkıp geri zekalı bir hovarda olmuşken o hâlâ yanlış kişi de olsa tek kişiye gönül vermişse ve üstelik belki de sen hayatının geri kalanını barışmak için harcayınca sırf bir zamanlar buna değdiğini bildiği için sana ikinci bir şans verecektir.
Mas no meio, quando conheces tudo sobre ela, o quanto ela tem medo de esquilos e odeia desfiles e adora "Messiah" de Handel, que tem vergonha dos dedos dos pés e te acompanha numa noite má quando sentea que deveriaa ser um médico a fazer algo importante, e como ela teve a paciência quando foste apanhado pelas armadilhas, a espera de que voltes e vejas a luz, e não voltas, sentindo-se sozinha, sem opção a não ser deixar-te e fazer algo bonito com sua vida porque não a valorizas-te e quando vais embora e tornas-te um idiota depravado, ela continua mulher de um homem só, mesmo que do homem errado.
Gerçekten güzel bir ilk gün geçiriyorsun, biliyor musun?
Estás a ter um primeiro dia fantástico, sabias?
Varlıklarını beş gün önce, bizi bir güzel haşlayarak belli ettiler.
Fizeram sentir a presença deles há cinco dias, quando nos desancaram.
Efendim, kampüse her gün güzel bir sarışın gelmiyor.
Não é sempre que temos uma bela loira no campus, senhor.
Güzel çünkü bu kumaşı sadece bir kaç gün tutacaklar.
Óptimo, porque eles só vão guardar este tecido por alguns dias.
Gün içinde, adamlar bana geldiğinde ve ben güzel bir şeyler beklerken...
Dantes, quando tinha paletes de homens e estava à espera de algo bom...
Çok güzel bir gün geçirdim de.
Estou a ter um bom dia.
Hem de bana güzel kızım diyip bir gün dünyayı değiştireceğimi söylemişken.
Tu, que me chamaste "a tua menina bonita" e disseste que eu ia mudar o mundo, um dia?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]