Seninle birlikte перевод на португальский
2,612 параллельный перевод
- Seninle birlikte olamam, Harry.
- Não posso ficar consigo, Harry.
O gün seninle birlikte gelip sana salata yapabilirim.
Passo aqui no dia e faço muita salada contigo.
Kararın ne olursa olsun seninle birlikte olacağım, bunu unutma.
E fica a saber que estou do teu lado, qualquer que seja a decisão.
Belki seninle birlikte cehennemde yaşamaya mahkumum.
Talvez esteja sentenciado... a uma vida de inferno contigo.
Dünyanın öbür ucundan seninle birlikte olmak için geldim. Seni seviyorum.
Atravessei o mundo para estar contigo.
Seninle birlikte çalışabilir.
Ela pode trabalhar no caso, mas você não pode, sob quaisquer circunstâncias,
Seninle birlikte görülmek umurumda değil.
Isso é gay.
Öyle düşünsem seninle birlikte olmam zaten.
Se pensasse, não estaria contigo, primeiro que tudo.
d d Bir arkadaş kaybettim d d Umutsuzluğun bir yerinde d d Ve ben de seninle birlikte d d Bütün gece kalırdım d d Bir hayat nasıl kurtarılır bilseydim d
Perdi um amigo Algures por entre a amargura Teria ficado Contigo toda a noite
Seninle birlikte evine gelmek istiyorum.
Eu quero ir contigo para casa.
Gelecekte seninle birlikte.
De um futuro convosco.
Artık Shirai Ryu'nun mirası da seninle birlikte yok oluyor.
E agora a lenda do clã dos Shirai Ryu vai desaparecer para sempre assim que eu acabar contigo.
Seninle birlikte şehre gideriz dedim.
- Vim pegar carona com você.
Seninle birlikte "o", "l" ve "d" harflerini de yeriz, böylece "tebrikler, mezun" yazmış olur.
Podíamos comer o "u", o "a", e o "ç", e ficava "Parabéns, grad."
Gündüz vardiyasında seninle birlikte çalışırsak böylece daha fazla görüşebiliriz.
Quero trabalhar no turno de dia contigo para que nos possamos ver mais.
Bir gün seninle birlikte olmayı umut etmek gibi mi?
Como esperar que um dia possamos estar juntos?
Ömrümü seninle birlikte geçirmek istiyorum.
Estou a considerar passar o meu futuro ao teu lado.
Sen ve ben harika bir çiftiz ve ben hayatımın geri kalanını herkesten ve bu ajan hayatından uzakta seninle birlikte geçirmek istiyorum.
Tu e eu somos perfeitos um para o outro, e quero passar o resto da minha vida contigo, longe de todos e longe da vida de espião.
- Seninle birlikte geliyorum.
- Vou contigo.
Yarın gece seninle birlikte geleceğim.
Amanhã à noite, estarei contigo.
Seninle birlikte yaşıyor.
Leva-o contigo. Vá lá.
Seninle birlikte çalışan bu orospu çocuklarına ne söylemen gerekiyor?
O que mandas esses cabrões que operam contigo dizer?
Şimdi orta parmağını, seninle birlikte hafifçe dönecek olan kürek kemiğinin çıkıntısı boyunca ittir.
Agora puxa o terceiro dedo ao longo do ombro, fazendo uma pequena rotação.
Bir memur seninle birlikte tuvalete gelecek sonra tecritli bardağı verecek ve açıp, içine işemeni seyredecek.
Um agente vai acompanhar-te à casa de banho, entregar-te um copo selado e ver-te abri-lo e mijar para ele.
Seninle birlikte oyalanmamı söylediler.
Tenho ordens para te manter relaxado.
Senden nefret etmiyor. Seninle birlikte olmadığına nefret ediyor.
Ele não te odeia, odeia é não estar contigo.
Sarhoşmuş. Seninle birlikte yatağa girmek niyetinde değilmiş.
Ele não queria ir para a cama contigo.
Seninle birlikte çalışmak istiyorum, Clay.
Estou disposto a trabalhar contigo, Clay.
Peki, şimdi biliyorsun seninle birlikte dünyanın geri kalanı da.
Bem... Agora já sabes, bem como o resto do mundo. O Nate é meu.
Artık biliyorsun ve seninle birlikte dünyanın geri kalanı da.
Agora já sabes, bem como o resto do mundo.
Elbette gelecekle ilgili plan yapmamak hataydı. Ama bu seninle birlikte olmamım ya da sevmemin hata olduğunu göstermez. Seninle evlendim çünkü hayatım kalanını seninle geçirmek istiyordum.
É claro que foi um erro não pensar no futuro, mas não quer dizer que foi um erro ficar contigo ou amar-te e... casei-me contigo pois queria passar o resto da minha vida contigo e ainda quero.
Seninle birlikte olmak istiyorum.
Quero ficar contigo.
Seninle birlikte olduğuma inanamıyorum.
Não acredito que estava contigo.
senden hoşlanıyorum ve seninle birlikte olmak istiyorum.
Gosto e quero estar contigo,
İkinci Show'umu burada seninle birlikte olmak için iptal ettim.
Sem falar que cancelei o meu segundo show para estar aqui.
Seninle birlikte olmak istiyor o.
Ele quer ficar contigo.
Seninle birlikte güçlerimiz bir hayli arttı. Bu müthiş bir şey, ama biraz üzerinde çalışmalıyız.
Contigo aqui, os nossos poderes ficam mais fortes e é fantástico, mas temos de treinar um pouco.
Seninle birlikte, daha fazlasını yapabiliriz.
Contigo aqui, podemos fazer mais.
Eğer birisi seninle birlikte olduğu gerçeğini saklamaya çalışıyorsa bu gerçek bir ilişki değildir, dostum.
Se alguém tenta esconder o facto de que está contigo, é porque a relação não é séria.
Theresa, bu Harold, kendisi seninle birlikte kalacak.
Theresa, este é o Harold, e vai ficar contigo.
Seninle birlikte geldim ya.
Ei, estou aqui, está bem?
Bana seninle polis bölgesinde buluşacağını söyledi. Onunla birlikte bekleyebileceğimi söyledim.
Ela me disse que ia encontrá-lo na delegacia, e eu, que esperaria com ela.
Adam, seninle tanıştığım ilk günden beri birlikte olmamız gerektiğini biliyordum.
Adam, desde o primeiro dia em que te conheci, eu sabia que estávamos destinados a ficar juntos.
Ama birlikte yaşlanırken seninle çok eğleneceğiz.
Querida, vamos divertir-nos imenso a envelhecer juntas.
Belki seninle tekrar birlikte takılırız.
Talvez possamos voltar a andar juntos?
Haftalardır birlikte çalışıyoruz seninle.
Trabalhamos juntos há semanas.
Seninle sadece internette konuştuktan sonra birlikte olmak için bayağı gergindim.
Eu estava nervoso... Estar contigo depois de só termos conversado online.
Basit, "Hey, Allison seninle tekrar birlikte olabilmek için, bir Alfa kurtadamı öldürmeme yardımcı olacak bir şey var mı içinde veya üstünde diye bakmam için kolyeni ödünç verir misin?"
É fácil. Dizes apenas... "Allison, podes emprestar-me o teu colar"
Bak, Nai. Sam'le birlikte olduğumdan beri seninle aramda bir duvar var. O duvarı artık orada istemiyorum.
Nai, escuta, tem havido um muro entre nós desde que o Sam e eu namorámos e não quero mais isso.
Seninle üç yıldır birlikte çalışıyoruz.
Trabalho contigo há três anos. Tu conheces-me.
Seni atlatamamış olsam bile, seninle asla birlikte olamam yani fark etmez.
Mesmo que não te tivesse esquecido, nunca poderia ficar contigo, por isso não importa.
birlikte 205
birlikte gidelim 41
birlikte mi 29
birlikteyiz 34
birlikte olacağız 18
birlikte büyüdük 17
birlikte gideceğiz 22
birlikte kalın 17
birlikte çalışıyoruz 20
senin adın nedir 33
birlikte gidelim 41
birlikte mi 29
birlikteyiz 34
birlikte olacağız 18
birlikte büyüdük 17
birlikte gideceğiz 22
birlikte kalın 17
birlikte çalışıyoruz 20
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556