Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ S ] / Söyleyeceğim

Söyleyeceğim перевод на португальский

11,513 параллельный перевод
Söyleyeceğim.
Vou estar.
Tanıdığım her yatırım bankerine senin teklifini geçiştirmelerini söyleyeceğim çünkü Mike Ross güvenilmez adamın biridir.
Agora, vou ligar a todos os investidores que conheço e dizer-lhes para recusar a tua oferta, porque não se pode confiar no Mike Ross.
Sanırım gidip Robert Zane'e birlikte çalışamayacağımızı söyleyeceğim.
Vou dizer ao Robert que, afinal, não vamos trabalhar juntos nisto.
Söyleyeceğim tek şey korkmak için akıllıca bir zaman, dostum.
A única coisa que tenho a dizer é que há um momento certo para ficares assustado, meu.
Sana ne yapacağını söyleyeceğim.
Vou dizer-te exatamente o que vais fazer.
- Olmaz. Bir şeyler söyleyeceğim.
- Vou dizer-lhe alguma coisa.
Tamam bunu bir kere söyleyeceğim.
- Ouça, só digo isto uma vez.
Sana kendimle ilgili kişisel bir şey söyleyeceğim Jess, tamam mı?
- Está bem, Jess. Vou contar uma coisa pessoal sobre mim, está bem?
Kondüktöre gidip polisi aramasını söyleyeceğim.
Vou dizer ao maquinista para chamar a Polícia.
Şimdiye kadar tanıştığım herkese teşekkür etmek istiyorum. Önce sırayla o tanıştıklarımın soyadlarını söyleyeceğim ve biri sözümü keserse konuşmaya en baştan başlayacağım.
Gostaria de agradecer a toda a gente que conheço... pela ordem em que os conheci, o apelido primeiro, e se alguém me interromper, vou ter que começar do inicio.
İyi ama bunu, onu incitmeden nasıl söyleyeceğim?
- Como faço isso sem a magoar?
Ona söyleyeceğim.
Vou dizer-lhe.
Ama sana gerçeği söyleyeceğim.
Mas dir-te-ei a verdade.
Şimdi söyleyeceğim.
E eu vou dizê-las agora...
Size veya başkasına söyleyeceğim bir şey değil.
Nada que eu vos vá dizer a vocês ou a outra pessoa.
Bunu sadece bir kez söyleyeceğim.
Só vou dizer uma vez.
Ona tüm bunların içinde onu bulmanın her şeye bedel olduğunu söyleyeceğim.
Dizer a ela... que tê-la encontrado no meio disto tudo, foi tudo para mim.
Babana söyleyeceğim.
Vou dizer ao teu pai.
Söyleyeceğim.
Vou dizer-lhe.
Ve söyleyeceğim.
E eu direi.
Ne dememi istiyorsan söyleyeceğim!
Digo-te o que quiseres! Por favor, para!
Sana bir şey söyleyeceğim.
Vou dizer-te uma coisa.
Korkarım aşağıdaki meslektaşlarımın söylediğinin aynısını söyleyeceğim.
Creio que tenho de dizer a mesma coisa que os meus colegas lá de baixo disseram.
Yine de söyleyeceğim çünkü Amerika'da yaşıyorum.
Mas vou dizê-lo na mesma, porque moro na América.
Bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama iyi ki tarih müzesi var.
Nunca pensei dizer isto, mas ainda bem pelo museu de história.
- Bu iki geri zekalıya biz daha iyi bir çözüm yolu bulana dek kıçları üzerinde oturup beklemelerini söyleyeceğim. Anlamıyorsun.
Não tenho nenhum problema em dizer a esses anormais que vão ter que esperar até descobrimos uma solução melhor.
İçinizi rahatlatacak bir gerçeği söyleyeceğim.
Mas venho entregar uma verdade que lhe dará conforto.
Ne kadar yardımcı olduğunu Hank'e söyleyeceğim.
Pode ter a certeza que direi ao Hank quão prestável foi.
Hepimizin düşündüğünü söyleyeceğim, adamın domuz gibi suratı var.
Bom, vou dizer o que todos pensam. Ele tem cara de porco.
Alberta'da yaşadığını ve adının da Alberta olduğunu söyleyeceğim. Böylece iki yalanı birbirine karıştırmam.
Direi que ela mora em Alberta e que o nome dela é Alberta, assim não terei que me lembrar das duas mentiras.
Ne zaman olduğunu söyleyeceğim.
Vou dizer-te quando.
Nasıl söyleyeceğim bilmiyorum.
Não sei como te dizer isto.
Bir şey söyleyeceğim.
Mas, uma coisa...
Bunu direkt söyleyeceğim. Ne kadar onursuz olarak lanse edilsem de, işimi geri istiyorum.
Não quero saber o quanto indigno soa, quero o meu emprego de volta.
"Beni içeri al" diye bir kaç kez daha söyleyeceğim.
Vou dizer "deixa-me entrar" mais algumas vezes.
Bende o kaydı hiç görmediğinizi söyleyeceğim.
E digo que você nunca viu a gravação.
- Geldiğini anneme söyleyeceğim.
- Vou dizer à mamã que estás aqui.
Eğer tanıklık etmeyi kabul edersen veri dosyasıyla oynadığını söyleyeceğim.
Se testemunhar, direi que quebrei a cadeia de custódia - com um ficheiro.dat.
- Tamam, tamam, söyleyeceğim.
Está bem, eu digo.
Macintosh ve diğer lordlara miğferi bulamayacağımı söyleyeceğim cadı hepimizi ayıya dönüştürmeden önce bulmaları için onlara zaman vereceğim.
Dizer ao Macintosh e aos outros que não encontrei o elmo. E ganhamos tempo, antes da bruxa nos transformar em ursos.
Biraz bekleyip Esther'a hayır dediğini söyleyeceğim. Louis -
Vou poupar tempo e dizer a ela que ele disse que não.
Yapmadığımı söyleyeceğim.
E eu vou dizer que não.
Önemli bir şey söyleyeceğim.
Tenho uma informação importante.
Önemli bir şey söyleyeceğim.
Tenho informações importantes.
Harvey, bunu söyleyeceğim hayatta aklıma gelmezdi ama seninle gurur duyuyorum.
Harvey, eu nunca pensei em dizer-lhe disto, mas estou orgulhosa.
Sana onun gayet iyi bir avukat olduğunu söyleyeceğim ve seni korumak için ne gerekiyorsa yapar.
Não, estou a dizer-te que ele é um excelente advogado. - Ele faria tudo para proteger-te.
Burada olduğunu ama sonra gittiğini söyleyeceğim.
Digo-lhe que estiveste aqui e que foste embora.
- Bir sürü aptalca şey söyleyeceğim.
Vou dizer muitas coisas parvas.
- Tamam, söyleyeceğim.
- Está bem, eu digo-lhes!
Ben söyleyeceğim.
Eu vou.
Sana yapacaklarımı söyleyeceğim.
Eu digo-te.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]