Eğlenmek için Çeviri İngilizce
1,162 parallel translation
Eğlenmek için dışarı çıkmıştım
I'm just out for a little fun
Eğlenmek için dışarı çıkmıştım
Well, I was out for a little fun
Biz trilyonerlerin eğlenmek için değişik fikirleri vardır.
We quadzillionaires have our own ideas of fun.
Hüküm Şehri'nde eğlenmek için birçok aktivite bulacaksınız.
You'll find many activities to enjoy in Judgment City.
Küçük bir çocuk olmak ve eğlenmek için.
To always be a little boy and have fun.
Çünkü bunu eğlenmek için seyretmek tamamen sapıkçadır.
Because it's totally perverse to watch this for fun.
Yine de, Martin gibi biri eğlenmek için ne yapar diye merak ediyorsun, değil mi?
Still, makes you wonder what someone like Martin does... for entertainment, doesn't it?
Demek ki eğlenmek için bunu yapıyor, öyle değil mi?
Well, that's what he does for entertainment, then, isn't it?
- Eğlenmek için şehirden çıktık.
- We left town- - - Minding our business.
Bu ateş etmek için ve buda eğlenmek için.
This is for shooting and this is for fun.
Evet, neredeyse, insanların sadece eğlenmek için... gittiği böyle yerler olduğunu unutuyordum.
Yeah, I almost forgot there were places like that... Where people just go to have fun.
Sen eğlenmek için bunu mu yapıyorsun?
And this is what you do for fun.
Eğlenmek için bir yere gitmek gerektiğimi bilmiyorduk.
We didn't know you had to go somewhere to have fun.
Eğlenmek için mi burada olduğumuzu sanıyorsun?
What do you think? That you're like a big game or something with you?
Eğlenmek için nereye gideriz?
When we feel like living it up, where do we go?
Peki eğlenmek için ne yaparsın? Çelik koleksiyonunu parlatmak mı?
What do you do for fun, polish your knife collection?
Eğlenmek için kesinlikle harika bir yer.
It's particularly great for entertaining.
Eğlenmek için bugün neler yaptın, bakalım?
So what kind of fun stuff did you do today?
eğlenmek için!
Entertainment!
Gördün mü? Eğlenmek için paraya ihtiyacın olmadığını söylemiştim.
See, I told you you don't need money to have fun.
Eğlenmek için Dünya'yı ziyaret ederken insan şeklini almışlardı ama kaba insan üslubuyla bir çocuk peydahladılar.
They had assumed human form in order to visit Earth for amusement. But in vulgar human fashion, they conceived a child.
Hepimiz öğrenmek, olgunlaşmak ve eğlenmek için burada bulunuyoruz!
And we're all here to learn, to grow, and to just plain have fun!
- Eğlenmek için neler yaparsın?
What do you do for fun?
Eğlenmek için ne yapıyorsun?
What do you do for fun?
Biz buraya sadece eğlenmek için geldik.
We just came to have fun.
Eğlenmek için.
For fun.
Birkaç tane kalmıştı, ama eğlenmek için yaşIı bir adama attık onIarı.
Well, there were a few left, but we chucked'em at an old man for kicks.
Bense eğlenmek için.
I was having fun.
Günler geçip gidiyor ve eğlenmek için de çok az zaman var.
Days grow shorter and occasions for having fun grow rare!
bu protestocular... ayyaşlar değil... ya da eğlenmek için protesto eden serserilerden değiller.
These protesters... are not drunkards... nor the usual hotheads who protest just for the fun of it.
Eğlenmek için buradayız.
We are here to have a good time.
Açıkçası eğlenmek için geldim.
Strictly pleasure.
Fakat eğlenmek için gitmiyorum.
But I'm not going to have fun.
- Trenlere mi atlardı? Eğlenmek için?
He rode the trains for fun?
Sadece eğlenmek için uğradım.
I just stopped by, having fun. - Nothin'personal.
Bu yalnızca eğlenmek için.
This is just messing around.
Amerika'da beyazız, eğlenmek için başka ne lazım? Öyle değil mi?
We're white, in America, what more do you need to have a good time?
Bir arkadaşım yaptı, eğlenmek için.
A friend of mine did it for kicks.
- Eğlenmek için.
It's about fun.
Eğlenmek için New Orleans gibi yer yoktur.
There's no place like New Orleans.
Eğlenmek için televizyona ihtiyacımız yok.
We don't need TV to entertain us.
Eğlenmek için!
For fun!
Çavuş Hardy tırmandı efendim. Sadece eğlenmek için efendim.
Sergeant Hardy climbed up Sir, just for a lark, Sir.
Ve bizde eğlenmek için buraya geldik.
So we came back here to party.
Burada eğlenmek için ne yaparsınız.
Well what do you do around here for fun, ZZ Tops?
Ayda bir kez arkadaslarimla bir araya gelir eglenmek için farkli bir sey yapariz.
About once a month, my friends and I get together and do something different for fun.
Eğlenmek için başka ne yaparsın?
What else do you do for amusement, slam your fingers in car doors?
Wendy, insanlara cinayet satarak eğlenmek istiyorsan benim için...
Wendy, if you wanna sell murder to people, if that's how you have your fun, that's fine by me.
Eğlenmek çektiğin acıların intikamını almak için.
So that's why you came back! To revel in it to delight in your suffering.
Biraz macera bize iyi gelir dedim. Biraz eğlenmek, birbirimizi tekrar tanımak ve hatta yakınlaşmak için iyi bir şans olabilir.
- I thought an adventure might give us a chance to have fun, get reacquainted, even do a little bonding.
Eğlenmek için ne yaparsın?
What do you like to do for fun?
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
eğlenceli 161
eğlence 94
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
eğlenceli 161
eğlence 94
eğlenmek 33
eğlen 41
eğlenelim 20
eğleniyorum 26
eğlendim 16
eğleniyoruz 28
eğlenin 36
eğlendik 22
eğlenceliydi 102
eğleneceğiz 20
eğlen 41
eğlenelim 20
eğleniyorum 26
eğlendim 16
eğleniyoruz 28
eğlenin 36
eğlendik 22
eğlenceliydi 102
eğleneceğiz 20