Kötü günde Çeviri İngilizce
512 parallel translation
Bay Laurel ile Bay Hardy, hem iyi günde, hem kötü günde birbirlerine destek olmuşlardır...
Mr. Laurel and Mr. Hardy stuck together through thick and thin...
" Eğer ona, senin için ne kadar önemli olduğunu ve iyi günde de kötü günde de yanında olduğunu söylersen
" Maybe you can restore his faith in himself if you tell him how much you care for him
Şükranlarımız senin yanında olma yeminidir... iyi günde, kötü günde... ne olursa olsun!
Our thanks is the vow to stand with you... in good days and bad... come what may.!
William, Constance'ı karın olarak kabul edip, hastalıkta... sağlıkta, iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana dek... sevip sayacağına yemin ediyor musun?
William, do you take Constance to be your lawful wife... to have and to hold, in sickness and in health... to love, honor, and cherish...
Gün ışığında ve gece karanlığında zenginlikte, fakirlikte, iyi günde, kötü günde hastalıkta ve sağlıkta ve...
In the light of day and the dark of night for richer, for poorer, for better, for worse in sickness and in health, and...
"İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte."
"For better, for worse, for richer, for poorer."
- İyi günde ve kötü günde. - Kötü günde.
- For better or for worse.
Memleketimiz Fransa'ya iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza ulaşmak için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum.
"Promise that I will do everything in my power." ... to reach France, our country... "To reach France, our country."
- Bırak beni! Evlendiğimizde, sulh hakimi "İyi günde, kötü günde." demişti.
When we married, the justice of the peace said "For better, for worse".
İyi günde, kötü günde.
For better, for worse.
Onu seveceğine, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde hayatınızın sonuna kadar onunla birlikte olacağına yemin eder misin?
Wilt thou love him, comfort him, honor and keep him in sickness and in health and forsaking all others, keep thee only unto him so long as ye both shall live?
Sevgilim, iyi ve kötü günde diye yemin ettik.
Darling, I meant it when I said for better or for worse.
Bu halkın lideri olmaktan gurur duyuyorum. Sadece iyi günde değil, özellikle kötü günde.
I am proud to be the leader of this nation, not only in happy times, but especially in hard ones.
İyi günde ve kötü günde sevmeye ölüm bizi ayırana dek Tanrı'nın huzurunda söz veriyorum.
And as a symbol of our love I give this ring to you.
İyi günde ve kötü günde sevmeye ölüm bizi ayırana dek Tanrı'nın huzurunda söz veriyorum.
And as a symbol of our love... I give this ring to you.
İyi günde kötü günde karın olarak...
To be my lawful wedded wife, for better or worse.
İyi günde kötü günde, varlıkta ve yoklukta...
To be my lawful wedded wife, for better or worse, for richer or poorer...
- İyi günde kötü günde...
-... for better or for worse... -... for better or for worse...
- Kötü günde.
For worse.
Hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde.
In sickness, health, richer, poorer, better or worse.
İyi günde kötü günde sana muhtaç
" Needs you rain or shine
"Bu kadını nikâhlı eşin olarak kabul ediyor ve bu günden itibaren ona sahip çıkıp, sadık kalacağına iyi günde, kötü günde zenginlikte, fakirlikte..."
"Do you take this woman to be your wedded wife, " to have and to hold from this day forward, "for better, for worse, for richer, for poorer -"
... kadının bütün varlığıyla kocasına sadakati, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde, kötü günde.
... - fidelity of wife to husband in body and soul, in things small and large, in joy and in sorrow -
İyi günde, kötü günde, tasada, kederde yıllarca babanın dostuydu insanlar.
To the sword, the cross, the rack, men that have been his friends for years.
"İyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta" hastalıkta ve sağlıkta " ölüm sizi ayırana dek birlikte olmayı kabul ediyor musunuz?
"Do you take each other for better or for worse... " for richer or for poorer... " in sickness and in health, until death?
- Evet. Katsumi, bu adamı yaşadığın sürece kocan olarak kabul edeceğine Tanrı'nın huzurunda ve yasalar önünde ikinizin de yaşadığınız sürece ona bağlı ve sadık kalacağına iyi günde ve kötü günde her zaman onun yanında olacağına söz veriyor musun?
Katsumi, wilt though have this man to thy wedded husband, to live together after God's ordinance in the holy state of matrimony, love him, comfort him, honor and keep him, in sickness and in health,
İyi günde kötü günde birlikteydik.
We've been through thick and thin.
İyi ve kötü günde...
For richer, for poorer....
Sen, Guy... Emily'i iyi günde, kötü günde... hastalıkta, sağlıkta hayatının sonunda dek karın olarak kabul ediyor musun?
Do you, Guy... take Emily to be your lawful wedded wife... for better, for worse, in sickness and in health...
Sen, Emily... Guy'ı... iyi günde, kötü günde hastalıkta, sağlıkta...
Do you, Emily, take Guy... to be your lawful wedded husband... for better, for worse... in sickness and in health...
İyi günde, kötü günde yanında olacağına?
Arvalle, Cavarex, Moraines and Eristrue
Zenginlikte ve yoksullukta, iyi günde ve kötü günde.
We promised for richer, poorer, better, worse.
Evlenirken iyi günde kötü günde diye yemin etmiştin hiç zengin olmayacağına, hep bir hiç olarak kalacağına!
When we got married, you promised for better or for worse... that you'd never make good, that you'd always be nothing!
İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte, hastalıkta, sağlıkta birbirinizi sevin.
Love one another for better or worse, for richer or poorer, in sickness and in health.
Bu günden sonra ona sahip çıkacağıma iyi ve kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta.
To have and to hold from this day forward, for better, for worse, for richer or poorer, in sickness and in health.
İyi günde, kötü günde, bilhassa savaşta, "Yaşasın Güney Amerika"!
In good times, bad times and even at war time - viva South America!
İyi günde, kötü günde, sonuna kadar dostunum.
Friend to the end, for better or worse.
Nikahlı karım olarak, onu sevip sayacağıma, iyi günde kötü günde, zenginlikte fakirlikte, hastalıkta sağlıkta...
To my wedded wife, to have and to hold, for better, for worse, - in sickness and in health...
"İyi günde ve kötü günde." Bunu söylerken ciddiydim.
"For better or for worse." I meant what I said.
İki insanın, iyi günde ve kötü günde hastalıkta ve sağlıkta olmak üzere, sadece Tanrı'nın onları ayırabileceği bir birlikteliktir.
It's the joining of two people together through thick and thin... in a union of spiritual goodness, forever and ever... that only God can put asunder.
Sen Eric Vonk, Olga Staplesi karın olarak kabul ediyor musun iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana kadar?
Do you Eric V onk, take Olga Staples as your wife to love and to hold and to cherish her for as long as you both shall live?
Bu günden itibaren, iyi günde kötü günde,
From this day forward, for better, for worse?
Bu günden itibaren, iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta ölüm sizi...
From this day forward, for better, for worse. In sickness and in health till death...
İyi günde de, kötü günde de.
For better or forworse.
- İyi günde ve kötü günde.
- For better or for worse.
Yağmurlu bir günde arabadayken kötü bir deneyim yaşadım zaten.
I had a traumatic experience driving in the rain the other day.
Böyle güzel bir günde tüm gün bir yere tıkılıp kalmak çok kötü.
It's a shame to be cooped up all day on such a nice day.
Bakın bayım beni kötü bir günde yakaladınız. O yüzden çekilin önümden.
Looks Mister, you caught me on a bad day so just stay outta my face!
Beni çok kötü bir günde yakaladınız.
Caught me on the worst day possible.
Böyle bir günde, kötü haber vermek istemezdim ama...
I didn't want to give bad news on such a day, but...
İki günde ikinci olması sadece bizim kötü şansımız.
Twice in two days is just our lousy luck.
kötü çocuk 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26