Kötü zamanlama Çeviri İngilizce
581 parallel translation
Kötü zamanlama, hepsi bu.
It's just bad timing, that's all.
Kötü zamanlama.
Bad timing.
, kötü zamanlama de, kaza de, ama... lakin hakikat şu.
Call it fate, call it a bad time, call it an accident, but... this is the truth.
- Üzgünüm, kötü zamanlama.
Oh, I'm sorry, it's bad timing.
Dilerim gelebilirsin, babalık, ama bu hafta çok kötü zamanlama.
I wish you could, Pop, but it's bad timing this week.
- Kötü zamanlama, ha?
- Bad timing, huh?
- Biliyorum kötü zamanlama.
- l know this is bad timing.
- Evet, çok kötü zamanlama, Jamie.
" Yes, very bad, Jamie.
- Kötü zamanlama değil mi?
- Bad timing, huh?
- Kötü zamanlama mı?
- Is this a bad time?
Sadece kötü zamanlama deyip geçmek gerek.
Just chalk it up to bad timing'.
- Kötü zamanlama.
- Poorly timed.
Daha kötü zamanlama olamazdı.
This couldn't come at a worse time.
Kötü zamanlama mı?
This is a bad time?
Kötü zamanlama mı?
Bad timing?
- Ups, kötü zamanlama.
- Oops, bad timing.
Kötü zamanlama Leo.
Oh, bad timing, Leo.
- Kötü zamanlama.
- Bad timing.
Kötü zamanlama, Jacquart.
Bad timing, Jacquart.
Çok kötü zamanlama.
Aw, man. Talk about bad timing.
Hayır ama kötü zamanlama diyelim.
No, but talk about bad timing.
Kötü zamanlama budur işte...
Talk about bad timing...
Evet, epeyce kötü bir zamanlama.
Yeah, it's pretty bad timing.
- Kötü bir zamanlama.
- An ill-chosen moment.
Kötü bir zamanlama sorunu?
A matter of poor timing?
- Ne kötü bir zamanlama hissin var.
- Dave...
Hem de kötü bir zamanlama.
He's no sense of the time.
Aslında, zamanlama kötü değil.
Actually, the timing isn't bad.
- Daha kötü bir zamanlama olamazdı.
- It couldn't have come at a worse time.
Hayır, ama kötü bir zamanlama.
No, it's just bad timing.
Ben olabildiğince açık olmaya ve... -... dışarıda kalmaya çalışıyorum. - Kötü bir zamanlama.
I'm trying very hard to keep my cards on the table and myself on the street.
Kötü bir zamanlama.
This sucks.
Bay Holmes, şaka için kötü bir zamanlama.
Mr. Holmes, this joking is very ill timed.
Zamanlama daha kötü olamazdı.
The timing couldn't be worse.
Zamanlama da kötü.
Also, the timing's bad.
Kötü bir zamanlama.
Just a bad connection.
Bu kötü bir zamanlama, öyle mi?
So I guess this is a bad time, huh?
- Kötü zamanlama.
Bad time, right?
Bu kötü bir zamanlama mı?
- Thanks. Is this a bad time?
Kötü... zamanlama.
Bad... timing.
- Büyükelçi, zamanlama çok kötü.
- Ambassador, this is not a good time.
Kötü bir zamanlama.
It's kind of a bad time.
Daha kötü bir zamanlama yapamazdın.
You couldn't have picked a worse time.
Ama çok kötü bir zamanlama.
Exquisitely poor timing, I'm afraid.
Zamanlama kötü.
It isn't about now.
Hayatımda daha kötü bir zamanlama görmedim.
Never in my life have I seen a worse case of timing.
Zamanlama kötü ama Campari reklamını hatırlıyor musun?
I knowthe timing is lousy, but do you remember the Campari ad?
Kötü bir zamanlama.
This isn't a good time.
Zamanlama daha kötü olamazdı.
Timing couldn't be worse.
Gerçekten de kötü bir zamanlama, Nick.
It's just really bad timing with this, Nick.
Çok kötü bir zamanlama.
Really bad timing.
zamanlama 22
kötü çocuk 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü olmuş 26
kötü çocuk 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü olmuş 26
kötü bir rüya gördüm 21
kötü bir gün geçirdim 16
kötü günde 30
kötü bir şey 23
kötü mü 170
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü köpek 56
kötü görünüyorsun 48
kötü değil 112
kötü kokuyor 23
kötü bir gün geçirdim 16
kötü günde 30
kötü bir şey 23
kötü mü 170
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü köpek 56
kötü görünüyorsun 48
kötü değil 112
kötü kokuyor 23