Onu götürdüler Çeviri İngilizce
554 parallel translation
- Onu götürdüler mi? - Evet.
- They have taken him away?
Onu götürdüler, Tarzan.
They took him away, Tarzan.
- Hayır. Bu sabah onu götürdüler.
They took him away this morning.
- Onu götürdüler.
- They took him away.
- Evet efendim. Ve onu götürdüler.
- Yes, sir, and took him off.
onu götürdüler mi?
Did they take him?
Onu götürdüler.
They've taken him away.
İki gün boyunca yalnızdı. Sonra gelip onu götürdüler.
She was alone for two days, and then they came and took her away.
Onu götürdüler mi?
Have they taken him away?
Ve Moriyama, dün gece hari-kiri yaptı onu götürdüler.
And Moriyama, who spilled his guts last night - they took him away too.
Onları durdurmaya çalıştım. Ama onu götürdüler.
And they came... and I tried to stop them.
Avluya geldiler ve onu götürdüler.
They just came into the yards and picked him up.
- Onu götürdüler.
- They took him.
Askerlerin çiftliğime gelip onu götürdüler.
Your people came on my farm and took him.
- Onu götürdüler mi?
- Did they take him away?
Söyledim ya iğrenç maymunlar onu götürdüler.
Like I told ya, them mangy monkeys carried him off.
Onu götürdüler.
They took him away.
Onu götürdüler.
They took her.
Emilio, evde kalacağını söylemişti. Ve onu götürdüler.
Emilio say, "stay home," and they take him.
Saraya giren bir yol buldular ve güç farkedilen bir ilaçla, onu uyutup götürdüler.
They found a way into the Palace and, with a subtle drug, they drowsed her and carrier her away.
Onu hatların gerisine götürdüler ve ve bir daha ondan haber almadık.
They got him behind the lines, and we never heard of him since.
Onu acilen Florida'ya götürdüler.
They had to rush him off to Florida.
- Onu nereye götürdüler?
- Where'd they take her?
Sakın bana, İngilizler onu yanında götürdüler demeyesin?
Don't tell me the English were taken in by him? - No!
Sonra panik içinde cesedi ya kadının ya da adamın arabasına koydular. Onu bulunduğu yere götürdüler.
Then in a panic, they loaded the body into a car, his or hers, and took it to the place where it was found.
Onu tekerlekli sandalyede kendi kendisiyle konuşurken götürdüler.
They took him away mumbling to himself in a wheelchair.
Onu nereye götürdüler?
Where'd they take him?
Onu nereye götürdüler?
Where did they take her?
Onu hastaneye götürdüler. Acile.
They took her to the hospital.
Sonra da onu alıp götürdüler.
Then they took her away.
İki gün önce hastaneye götürdüler onu.
They took him to the hospital two days ago.
Onu alıp götürdüler, kelepçeler falan!
They took him away, handcuffs and all!
Onu kelepçeleyip götürdüler.
They took him away in handcuffs.
Sonra öğrenciler onu evine kadar götürdüler.
The students were escorting him home at the time
Polisler onu karakola götürdüler.
The cops have taken him down to headquarters.
Fakat bir şekilde hissediyorum ki... eve girdiler ve onu zorla götürdüler.
But somehow I feel that... That they came into the house and forced him to leave.
- Onu morga götürdüler.
- She was sent to the morgue
... alıp götürdüler onu,.. ... mihrabın önünde bekaretimle kalakaldım.
they took him away, and I was left a virgin at the altar.
Onu hastaneye götürdüler.
They took him to hospital.
- Peki onu nereye götürdüler?
Where was she taken?
- Onu mahküm olarak mı götürdüler?
- They turned him in as a prisoner?
Buradaydı ama sonra onu müzayedeye götürdüler.
She were here with me but they took her away to the auction.
Onu nereye götürdüler?
Where did they take them?
Onu hazırlama odasına götürdüler. Ama bunun benimle alakası yok!
They... they took him to the preparation room, but... it's nothing to do with me!
Onu şu yoldan götürdüler.
They took him right down that road.
Onu, ağır koruma altında meclis odasına götürdüler.
They took him to the Council Room under heavy guard.
installazioni militare. Evet, Almanlar onu yeni cephede çalıştırmak için götürdüler demek mi istiyorsun?
Yeah, you mean the Germans drafted him to work on that new line.
- Onu hapishaneye götürdüler.
- They got him down to the jail.
Onu Matsugoro'nun evine götürdüler.
They took her to Matsugoro's house.
Hayır, bir araya gelip onu toprağın altına götürdüler.
No, they joined together and dragged him underground.
Onu nereye götürdüler bilmiyorum.
I don't know where they've taken him.
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmek istiyorum 148
onu görmem lazım 21
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek istemiyorum 35
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmek istiyorum 148
onu görmem lazım 21
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek istemiyorum 35