English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ P ] / Parası iyi

Parası iyi Çeviri İngilizce

626 parallel translation
Parası iyi, adil bir işti.
There was good money and fair play for all.
- Parası iyi.
- The money's good.
İşin parası iyi.
The job pays well.
Bir kaç aylığına.. Parası iyi.
Just for a few months, but very well paid.
- Parası iyi.
The money's good.
Parası iyi olduğu sürece yaparsın.
Just as long as the money's good.
Parası iyi çünkü normal insanlar gece çalışmayı sevmiyorlar.
Pays well because normal folk don't like working at night.
Parası iyi.
- Well, the hours are good.
İyi bir arabada, yanında bir morukla oturan yakışıklı bir adam gördüğümde onun kuzenin olduğunu ve benzin parası için tasarruf yaptığını söyleyebilirsin.
When I see a good looking guy like you in a fancy car sitting next to an old bag you can tell me'she's your cousin'and that you've been saving up to pay for the gas.
- Onun parasını alsam iyi olur.
- I better take his money.
- Parası buradaki kadar iyi mi?
- ls the money as good as here?
Evet, ama ödeme yapmadıysa parasını hemen alsan iyi olur.
Yeah, and if he ain't paid for it, you better start collecting now.
İyi ki parasına oynamıyoruz. Yoksa sizi iflas ettirmiştim.
It's a good thing we're not playing for money, or I'd have you in bankruptcy.
Benim tavsiyem onlara etlerin parasını iyi niyetle ödeyip gitmelerine izin vermektir.
My advice is to charge the beef off to Indian good-will and let it go.
Dietz'in karısının parası neden benim karımınkinden daha iyi?
Why is Dietz's wife's money better than my wife's money?
Parası çok iyi değil ama seni idare eder.
It's not much money, but it'd be enough to live on.
Eve gitmem için taksi parası versen çok daha iyi olur.
It'd be better if you paid for a taxi home.
Düşündüm ki eğer bunu yaparsam daha iyi cihazlar satın alabiliriz o zaman Payne Havayolları, daha büyük bir havayolu olur ve herkesin çok parası olur, böylece hiç kimse evlenmek için 1954 yıIına kadar beklemek zorunda kalmaz.
Well, I thought if I did that, that we could buy some new equipment and all sorts of things, and then Payne Air would be a big airline, and everybody'd make a lot of money, and then no one would have to wait until 1954 to get married.
Catherine'e ve parasına iyi bakıp, onu mutlu edebilir.
He may take good care of Catherine and her money and make her happy.
Bize parasıyla daha iyi bir yol mu göstereceksin?
You'll give us a better way, for a price?
Parası da iyi.Günde 10 $ ve kafeteryada öğle yemeği.
Good pay, you know. $ 10 a day and lunch in the cafeteria.
İyi söylüyorsun, parası da iyi.
You argue pretty good and I like the money.
İşimi seviyorum, parası da çok iyi ve her yıl bir Paris seyahati oluyor.
My work is pleasant, the pay is excellent, and I get a trip to Paris every year.
İyi olduğun tek şey parasızlık konusunda yakınman.
All you're good for is whining about not having any money.
Parasını vermek iyi ama yine de hırsızlık yaptı.
It's all well and good, but she's still a thief.
O kadar sevdalıydı ki şehirdeki en iyi otelde parasını savurmaya hazırdı.
So smitten he was ready to splurge on the best hotel in town.
Parası normal bir işten daha iyi ama kendime daha çok para harcamam gerekiyor.
It pays better than a normal job, but I have to spend so much on myself.
Bütün parasını bana verdi ve kendimi daha iyi hissetmem için
She gave me her savings and sent me off to Jennings college
İyi ki o kadar parası var.
Good thing he can afford it.
Parasını versen iyi olur Eddie.
You better pay him, Eddie.
Ama öncelikle iyi bir emeklilik parasına ihtiyacımız var.
But we need a little nest egg first.
Tavsiye etmeme rağmen, çok iyi bir tahvili nakde çevirdi. Parasını almak için beni görevlendirdi.
He cashed that very nice bond against my advice, made me get him the money.
Motorun parasını getirmekle iyi bir yatırım yap...
You made a good investment when you brought the money for that motor...
Parası daha iyi.
It's better paid.
Senin gibi iyi bir adamın parası cebinde kalsın.
I figure, what the hell? I save a nice guy like you some dough that way.
Elbette, çıraklığın sırasında parası pek iyi olmaz, ama bileğine bir altın bilezik geçirmiş olursun, değil mi?
Of course, the money's not too good while you're serving your apprenticeship, but you'll always have a trade at your fingertips, won't you?
Blackthorne Beldesi şerifi çok iyi ödül parası toplamış.
I see the Sheriff of Blackthorne County has earned some bounty money.
Lewis'in parasını konuştuğumuza göre belki yakında Lewis'le konuşsak iyi olur.
Anyhow, since we're talking about Lewis's money... perhaps we should soon be talking to Lewis.
İyi bir adam benziyor, çok parası var.
He seemed like a pleasant man ; a lot of cash on him.
Joakim Amcanızın parasını ahlak ve fazilet eğitimi için... en iyi sizin kullanacağınıza kesinlikle ikna oldum.
Now that I've been morally and ethically educated... I fully understand where Uncle Joakim's money will do the most good.
Halalarım, onun iyi biri olduğunu, parası olduğunu ve beni mutlu edeceğini söyledi.
The aunts said : He's decent and he has money. He'll make you happy.
Parası bitince, dikkatli olsan iyi olur.
When the money runs out, you'd all better watch out.
Araba yıkama yerinde iş mi buldun? Parası daha iyi.
It pays better.
Gedya iyi bir çocuk, yine de zavallı, yani o parasız.
Gedya is a good boy, yet he's poor, he has no means.
Sadece parasının iyi olduğunu söyledi. Ve kendi işime bakmamı istedi.
He just said the money was good, and he told me to mind my own business.
Ama bu iyi bir fiyat ve bunu okul parasından düşebilirsin.
But it's a good price, and you can deduct it from your fee here.
Bu bir kadının parasının en çoğunu harcadığı andır bir kuaförde, yeni bir elbise, pahalı bir akşam yemeği iyi bir yatırım yaptığını hissettirir.
This is the moment when a woman who's spent most of her money on a hairdresser, a new dress, an expensive dinner feels she's made a good investment.
Bu adamın parasını ödesen iyi edersin.
You'd better hand over this man's money.
İyi bilin ki insanların hisleri hiç hesaptan anlamaz. Böyle bir adamın duyguları parası kadar bol değildir, küçük tatsızlıklar olacaktır ama uzun sürmez. İnanın bana onun ölümü çok yakında istediğiniz kişiyle olma fırsatını verecektir size.
I fully acknowledge that the senses somewhat clash with the end I propose and that there are certain inconveniences to be endured with such a husband but all that won't last and his death will soon put you in a position to take a more pleasant husband who will make amends for all.
Birçok şey yol parasını çıkarır Bay Blake. Hem de daha iyi şekilde.
A lot of things pay the way, Mr. Blake, and a hell of a lot better, too.
Baban iyi birisi, ama buranın parasını o vermedi.
Your daddy's very sweet, but he didn't pay for this place.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]