Yın Çeviri İngilizce
149,508 parallel translation
Taşıyıcının burnunda mı yaşıyor?
It lives in the carrier's nose?
Bir ceset bulunuyor, sen başmüfettişsin, telefonunu... asla kapatmayacaksın, milyon yıl sonra bile.
A body's been found, you're the SIO, you wouldn't switch off your phone, not in a million years.
Ama ertesi sabah Hana Reznikova'yı suçladın.
But you were disturbed the next morning by Hana Reznikova?
Üçüncü kullan-at telefon, Michael Farmer'ın evine... kanıtlar yerleştiren ve Müfettiş Arnott'a saldıran ve... Hana'yı kaçıran birine aitti.
The third burner phone belonged to the man who abducted Hana, who planted evidence in Michael Farmer's house and who assaulted DS Arnott.
Kalan ömrümü tamamlamak için en büyük kızımın yanında olmalıyım.
I should be with my eldest girl as I live out my days.
Ne dedi o sana? Kafayı sıyırmış o kadın.
What has she said to you?
Sen sadece şu kapıyı açmak zorundasın, lütfen..
You have to please just... open the door.
10-15 yıl kafanda sesler duyduğunu düşün. Kendini güçlü uyuşturucularla tedavi etmeye çalıştığını. Üstüne bir de tımarhaneye kapatıldığını.
Well, you try hearing voices for 10, 15 years, self-medicate with hard drugs, and then get dumped in a loony bin.
- O kapıyı düşünüyordum da bazen orada dururken diğer zamanlar orada olmadığını.
Well, I was thinking about that door, and how it's there sometimes and not other times.
Bakın, ne yaparsak yapalım David'i bu parazitten kurtarmalıyız.
look, whatever we do, we need to get this parasite out of David's head.
İnsanlar uzuvlarını kaybedince geceleri, yıllar geçse de yine de uzanıyorlar.
You know, people lose a limb and... in the night... years go by... And still, they reach for it.
Sanırım dalağımı yırttın.
I think you ruptured my spleen.
Olduğunuz yerde kalın.
Y'all wanna stay right where you are.
Ama kızının kapıyı yüzümüze çarptığını tek gören benim.
But I'm the only one who's seen your little girl... slamming the door in our faces.
Baudelairelar, Josephine'i bir daha göremeyeceklerini düşünerek yanılıyorlardı ama onun son sözleri boş ve lanetlenmiş evinde yankılanırken çocukların çektiği acıyı izlemek istiyor olamazsınız.
The Baudelaires believed, incorrectly, that they would never see their Aunt Josephine again, but it can't be that you are interested in watching them suffer as her last words echo again and again throughout her empty and doomed house.
Bulaşıkları da yıkayacaksın.
And you'll do all the dishes.
Elbisemi yırttın!
You ripped my hem!
Bardağın dolu tarafına bakmalıyız.
We should look on the bright side.
Hatta Paçavracılar Kasabası'nı yıllar sonra bizzat ziyaret ettim.
In fact, I visited Paltryville myself many years later.
Bundan 100 yıl sonra da ilgilerini çekecek büyük bir şey yapmalısın.
You got to make a splash big enough to hit'em a hundred years from now.
Çünkü 1922 yılın gelme sebebimiz...
'Cause we didn't come all the way to 1922 just to...
2023 yılında 19 yaşındaydın.
You were 19 in 2023.
2016 yılında onlarla bağını kopardı. Ondan beridir Tanık ile it dalaşındalar.
She broke off from them in 2016, and her and the Witness have been in a dogfight ever since.
Bayan Kirschner genom taşıyıcılığının harika bir örneği.
Ms. Kirschner is a perfect variation of the Messenger genome.
Hannah'yı kaybettiğinde gerçek amacına ulaştın.
- I warned you. Only in losing Hannah did you find your true purpose.
O kadın Dünya'yı yok etmek için tasarlandı. Az kalsın yok ediyordu.
That woman was engineered to destroy the world, and she almost did it.
- Kapıyı açın!
- We honor time with patience.
Biri bunu hortumla yıkasın. Çünkü pisliğe batmış durumda.
Ooh, hose this one down,'cause she's covered in bullshit.
Yıllardır maymunların peşindesiniz.
- Ah.
Çünkü şu an için sadece zamanın bir taşıyıcısısın.
Because for now, you are the vessel of time.
Tamam, yaklaşımını yeniden ele almalıyız.
Okay, uh, we should rethink your approach.
Sadece yıprandın.
You were just beaten.
Delaware büyüklüğünde arsam var. Ama bu para yığınını gözüm kesiyor.
II got a piece of land here the size of Delaware, but I see a pile of money,
Hâlâ onların kızıyım.
I'm still their daughter.
Her yıl 68 milyon Amerikalı güvenli sınırlarımızın ötesine geçiyor.
Over 68 million Americans leave the safety of our borders every year.
Keşke Lisa'yı tanısaydın.
If you could have known Lisa, she...
Şüphelinin kime ne mesaj vermeye çalıştığını bulmalıyız.
We need to figure out what the unsub's trying to say and to whom.
Önüne geçip kurbanları nasıl hedef aldığını bulmalıyız.
[Blade whooshes] We need to get ahead of him, find out how he's targeting his victims.
Lisa'yı uğurlayacaksak hakkını vermeliyiz.
If we're gonna send Lisa off, we're gonna do it right.
Evet, birkaç yıl önce karteller petrol boru hattını delip yüksek miktarda petrol çalmaya başladılar.
Yeah, a few years back, the cartels started tapping into the oil company's main line and siphoning off large amounts of oil to sell.
Bayan Miller, kocanızın diğer ailesini yıllarca bilmediniz.
Mrs. Miller, you didn't know about your husband's other family for years.
Babamın bir havayolu şirketi var ve geçen yıl güven fonum işlemeye başladı.
My dad owns an airline, and my trust fund kicked in last year.
Birkaç yıl daha zorlayamaz mısın?
You can't tough it out for a few more years?
Babamın üç yıldır doğum günümü kutlamadığını biliyor musun?
You know my dad hasn't wished me happy birthday in three years?
- İlk yılını hatırlıyor musun?
Remember your freshman year?
Kızın neler olduğuyla ilgili en küçük ayrıntıyı bile anlatacağından şüphem yok.
Well, I'm sure the girl will be only too happy to tell you every little detail of what happened.
Ne de olsa orada bunca yıl boyunca bir çocuğun neşesinden ve sınırsız hayal gücünden mahrum yaşadınız.
without the delights of a happy child and the scope of her imagination.
Kendi acılarımızın mimarlarıyız.
We are the architects of our own oppression.
Kendi acılarımızın mimarlarıyız. Ama düşmanımızı silahsız bırakacak onları, ihtiyaç duydukları işbirlikçilerden mahrum bırakacak güç bizde.
We have been the architects of our own oppression, but we all have the power to disarm the enemy, to starve them of the collaborators they need.
Bıyığın gerçek mi?
Is that mustache real?
Sanki mermerden oyulmuşsun ve ben böyle iğrenç bir ölü et yığınıyım.
You're basically carved out of marble and I'm just like this, like, hideous blob of dead fat.
ying 39
yine bekleriz 59
yine 239
yine gel 30
yine gelin 25
yine de 966
yine sen 30
yine ben 68
yine mi sen 103
yine mi 603
yine bekleriz 59
yine 239
yine gel 30
yine gelin 25
yine de 966
yine sen 30
yine ben 68
yine mi sen 103
yine mi 603
yine ne oldu 76
yine de teşekkür ederim 22
yinede 31
yine o 26
yine oldu 16
yine benim 17
yine ne var 150
yine geliyor 16
yine geleceğim 19
yine mi o 19
yine de teşekkür ederim 22
yinede 31
yine o 26
yine oldu 16
yine benim 17
yine ne var 150
yine geliyor 16
yine geleceğim 19
yine mi o 19