Çıkarın onu Çeviri İngilizce
1,909 parallel translation
Çıkarın onu içimden.
Cut it out of me.
- Çıkarın onu.
Get him outta here.
- Çıkarın onu buradan.
- Get him out of here.
- Çıkarın onu buradan!
- Get him out of here!
Çıkarın onu.
Let him out.
Çıkarın onu, beyler.
Take him up, boys.
Yeter artık, çıkarın onu.
All right, hey, it's enough. Just let him out.
Çıkarın onu!
It's stuck! - Come on!
Çıkarın onu!
Get him out!
- Çıkarın onu buradan.
- Get him out of here!
Hadi, döverek çıkarın onu içimden.
Punch that out of me, bitches.
Çıkarın onu!
Get him off the car Get off me ahh
Çabuk çıkarın onu buradan!
Get him out of here right away!
Çıkarın onu buradan.
Get him out of here.
Çıkarın onu.
Take him out.
- Louie, Donovan, çıkarın onu dışarı.
- Louie, Donovan, get her out of here.
Çıkarın onu.
Get him out of here.
Başka rezalet çıkar veya suçlarını artır, ne istiyorsan onu yap.
Make another scene or pile up your crimes, do whatever you want.
Onu öldürecek, çıkarın beni!
He will kill her, let me go!
Onu dışarı çıkarın ve hazırlayın.
Take her outside and get her ready.
- Onu bağlayın ve dışarı çıkarın.
- Tie him up and drag him out! - What?
Eğer size zorluk çıkarırsa onu kullanın.
If he gives you any trouble..
- Onu hemen çıkarın!
Remove him now!
Onu hemen çıkarın!
Remove him now!
Onu platforma çıkarın, böylece bu topraklar üzerinde planlar yapmanın ne demek olduğunu hayat boyu unutmasın.
Chain him to the flagpole so he remembers forever what flag flies above this land.
Çamaşırhanede yıkamak üzere kıyafetlerini çıkarırken onu gördüm ve baldırlarındaki diz bağlarının izlerinin esiri oldum birden.
I saw her undressing in the scullery to wash, and... was... gripped... by the sight of garter marks on her calves.
Yaşlı kadın ölesiye dövülmüştü. Kocası acımasızdı, kendinden geçmişti. Bize zorluk çıkarınca, Nicky onu yere yatırdı.
The old lady's beat to shit, the husband's mean, cracked out, tries to give us trouble, Nicky lays him down.
Çıkarın onu oradan.
- Another one? Whoa! Get him out of there.
Onu hava alsın diye çıkarıyordum.
I was taking her out for fresh air.
Tamam, onu dışarı çıkarın.
Okay, get her out.
Onu çıkarın buradan.
I want him out of here.
Üstelik, onu şimdi temize çıkarırsak otomatik olarak çözülmemiş bir cinayet davasını yeniden tetikleyecektir.
Also, if we acquit him now, it will automatically trigger an investigation into the unsolved murder.
Onu koridora çıkarın.
Take him out to the hallway.
- Onu çıkarın oradan!
- Get her out of here!
Kravatın nerde. çıkar onu.
Where's your tie? Take it out.
Evet, o gün sınıfta öylece cebime tıkıştırmıştım. Aynı gece yurt odama gittiğimde cebimdeki tüm bozuk paralar ve anahtarlarla beraber onu da çıkarıp masamın üzerine yerleştirdim.
Yeah, just jammed it in my pocket that day in class and then that night in my dorm room I took it out, put it on my bureau with my keys and my loose change and everything.
Onu dışarı çıkarın, dışarı çıkarın!
Get him out, get him out, get him out!
- Strange onu bulmadan önce ne yaptığını geçiştirdi gibi sanki. Hiçbir çıkarı yok.
He doesn't stand to gain.
- Onu dışarı çıkarıp hava almasını sağladım.
- I pulled him out to give him air.
Çünkü kadınların gece yarısı babasının evine geliyor olması onu çileden çıkarırdı.
'Cause I think that the idea of women visiting his father in the middle of the night would've freaked him out.
- Onu içeri getirin ve yukarı odasına çıkarın.
Get him inside and straight up to his room.
Onu becerdikten sonra gözlerini yuvalarından çıkarıp, kafatasını da becereceğim.
I will continue its pleased to address to and if I'm ready, cutting her eyes out and fuck her skull.
Bu yüzden, düşünüyordum da, belki zamanın olduğunda, şimdi değil. Ama, sonra, şu bodrumda duran büyük şifoniyeri çıkarırsın ve onu kullanabilir.
So I was thinking, maybe when you get a moment, not now but later, you could bring up that great big dresser that's down in the basement, you know, and he could use that.
Sonunda onu bir kalabalığın önünde buldum, bir sunak önüne yatmış, elbiseleri çıkarılmış ve kan içinde.
I finally found her at the head of the crowd, lying on an altar, her clothes ripped and bloodied.
- Onu buradan çıkarın!
- Get her out of here!
Onu hemen çıkarın!
Get him out of this now.
Onu buradan çıkarın.
Get him out of here.
Onu dışarı çıkarır mısın lütfen, ondan peynirli tako yapmadan?
Would you get him out of here, please, before he ends up in a quesadilla?
Onu çıkarın buradan.
Get him out of here.
Bundan onu kovmadığını çıkarıyorum.
So, I'm guessing you didn't fire him.
Güvenlik, onu buradan çıkarın!
Security, get her out of here!
çıkarın onu buradan 84
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onu sevdim 104
onun yerine 89
onun da 23
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onu sevdim 104
onun yerine 89
onun da 23