Şimdi olduğu gibi Çeviri İngilizce
359 parallel translation
Seni o zaman sevdim Bill, aynı şimdi olduğu gibi.
I loved you then, Bill, just like I do now.
Tarzan inan bana ay üç kez safari yaptıktan sonra, üç kez nehirden kocaman ve yuvarlak çıkınca bize bakacak ve ay bizi şimdi olduğu gibi burada bulacak.
Tarzan, believe me when the moon has made safari three times three times, and when she comes out of the river, big and round and looks in on us here, she'll find us as we are now.
Şimdi olduğu gibi, senin masumiyetine sağlam şekilde inanıyor olmalı.
He should be as firmly convinced of your innocence as he is now.
- Rica ederim. İlk bölüm konuşmalarla geçer, şimdi olduğu gibi...
The first chapter is taken up by conversation, as now.
Güneşin doğuşunu, saçlarını şimdi olduğu gibi aydınlatışını.
With the sun rising, lighting your hair as it is now.
Sizinle şimdi olduğu gibi yalnız başımıza buluşmayı umuyordum.
I hoped I'd meet you someday, like this, alone.
Şimdi olduğu gibi.
Like now.
Şimdi olduğu gibi bir şeye üzüldüğünde...
Whenever you're worried about something, like now, for instance...
Şimdi olduğu gibi, hep seninle birlikte olmayı istedim.
I only wanted to be with you, as we are now.
Şimdi olduğu gibi.
As we are now.
Öyleyse, şunu anımsa, beyin sana bir tür oyun oynayabiliyorsa, tam da şimdi olduğu gibi, bir oyun daha oynayabilir.
Well, then remember this, if the brain can play one sort of trick on you, it can play another, just as it's doing now.
Ben bazen şimdi olduğu gibi, keşke seninle hiç çalışmasaydı diyorum.
I sometimes... like right now, wish he didn't work for you at all.
Babam şimdi olduğu gibi devam etmek istiyor ama bu şüpheli.
Father would like to continue as now but it's doubtful
Hakkımızda yanılmıştın, şimdi olduğu gibi.
You were mistaken of us then as you are again now.
Kardeşim, ne zaman buraya gelsem, geçen sene ve şimdi olduğu gibi,
Brother, whenever I come to this place, like last year and now again this year,
Şimdi olduğu gibi, insanların acı çektiği zor zamanlarda polis, insanların dikkatini dağıtmanın yollarını bulmak zorundadır.
During the hard times we're going through... with suffering saddening the people... the police should take into consideration... how to distract the population.
Şimdi olduğu gibi, dün mahkemedeki gibi.
Just now, yesterday in court.
Aksi halde bizi orada bekliyor olur, tιpkι şimdi olduğu gibi.
If we don't, he'll be waiting for us there, just like he is now.
Birkaç küçük sokağı görebiliyorum, şimdi olduğu gibi,... hiçbir yere çıkmıyorlar.
I can see a few little streets here which, as it is now, are going nowhere.
Sonra, şimdi olduğu gibi, bir bakireyi kurban ederdik. Toprağın bereketi adına..... ve kabilemizin zenginliği için.
Then as now, a virgin sacrifice was made for the fertility of our earth and the enrichment of our tribe.
Ama şimdi olduğu gibi bazen...
But at such a time as now...
Şimdi olduğu gibi, bundan sonrada... sizi seveceğim.
I loved you then, at once and I do now.
Şimdi olduğu gibi.
Like there again.
Birbirimize ihtiyacımız var, beyaz adam. Olması gereken de bu. Bütün dünya, şimdi olduğu gibi, bizi kullanıyor.
We need each other, white man and that's the way it should be.
Kırkayaklar, şimdi olduğu gibi, o zaman da vejetaryendi ve bu yosunlar ve ciğer otları arasında bolca yemek bulabildiler.
Millipedes, then as now, were vegetarians, and they must have found plenty to eat among the mosses and liverworts.
O zaman da, şimdi olduğu gibi, kurumayı önlemek için sert bir deri oluşturdular.
Then, as now, they developed a hard outer skin to prevent desiccation.
Ama şimdi olduğu gibi o zamanlarda da ağaç tepeleri arasında bir trafik vardı.
But there was then, as there is now, a regular traffic between the treetops.
Ateş ettikten kısa bir süre sonra nişan aldığım bölgede, tıpkı şimdi olduğu gibi bir gürültü koptu.
As soon as I fired, noises came from the spot where I had aimed, just like now.
Şimdi olduğu gibi.
Like I need you now.
Şimdi herkesin banka muhafazalarının anahtarlarının kopyalarına sahibiz ; tıpkı kasa şifrelerine ve alarm sistemlerinin planlarına olduğu gibi.
We are now in possession of duplicate keys to every one of the bank's vaults, as well as combinations to all the safes and plans for all alarm systems.
Her ikinizden de... en derin sırların ortaya döküleceği... mahşer gününde olduğu gibi cevap verip... yasal olarak evlenmenize engel olacak... bir durum varsa... şimdi itiraf etmenizi istiyorum.
I require and charge ye both... as ye will answer at the dreadful day of judgment... when the secrets of all hearts shall be disclosed... that if either of you know any impediment... why you may not lawfully be joined in matrimony... ye do now confess it.
Şimdi benim hep ona ihtiyacım olduğu gibi onun bana ihtiyacı olduğunu biliyorum.
I know now that he needs me as much as I always needed him.
# Taze toprağın kokusunu alabiliyordum, çok eskiden olduğu gibi. # Ve gündüz sefası çiçekleri, gerçi şimdi oralarda bu çiçekler yetişmiyor.
I could smell the odor of fresh earth... like a long time ago... and morning glories... though there are no morning glories growing around there now.
Şimdi her zaman olduğu gibi oteline dön.
Now go back to your hotel as per normal.
Şimdi bana sahip olduğu gibi Maxie sana da sahip.
now Maxie's got you like he's got me.
Daha önce olduğu gibi şimdi de olacak
Now everything will be as it was before!
Şimdi olduğu gibi.
What do you see in there?
Ama şimdi aynı Susan'a olduğu gibi bayıldı.
You saw what he tried to do.
Şimdi başlıyor iki hafta önce olduğu gibi.
It's starting just as it happened two weeks ago.
Nedense şimdi kızı olduğu gibi kabul etmem sizin için önemli olmaya başladı.
It seems more important to you now that I begin to accept her, like her.
Şimdi, üst tabakadan birileri gibi bankaya girdiğimizi hayal et,... çünkü para onların elinde olduğu için, kasaya çok rahat ulaşabilirler.
Imagine we have a couple, gentlefolk, entering a bank because they're to depositing a large sum of money.
- Şimdi de önce olduğu gibi anlamı yok.
- lt means no more now than it did.
Bu arada Frederick'le ben de geçmişte olduğu gibi... şimdi de işleri idare etmeyi sürdüreceğiz.
Meanwhile, Frederick and I will keep the business going... as we have always done in the past.
Bombaya şan ve şeref ver onun ulu radyoaktif serpintileri aynen eskiden olduğu gibi, şimdi ve her zaman, sonsuz dünyayı korusun.
Glory be to the Bomb and to the holy fallout as it was in the beginning, is now, and ever shall be, world without end.
Başlangıçta, şimdi ve sonsuza dek olduğu gibi.
As it was in the beginning is now and ever shall be.
Şimdi herşey eskiden olduğu gibi, Jane.
Now everything's like before, Jane.
"Başlangıçta olduğu gibi, şimdi ve daima, dünya ebedidir."
"As it was in the beginning, is now and ever shall be, world without end."
Bunun üzerine bana, "Kayzer döneminde olduğu gibi şimdi de seçkin bir birliğimiz var. Adı SS." dedi.
Then he said, "Well, just as there was an elite guard in the Kaiser's time, there is an elite guard now in the new movement, and that is the SS."
Şimdi olduğu gibi
Like now for instance lt seems as if we're close to the balcony
Ve şimdi de dünyanın tüm uygar ülkelerinde olduğu gibi Brezilya'da da kar var.
Now, just like in any civilized country in the world, Brazil also has snow.
Başlangıçta olduğu gibi, şimdi ve gelecekte, sonsuz dünya.
As it was in the beginning, is now and ever shall be, world without end. Amen.
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
şimdi 13440
simdi 145
şimdi ne yapıyorsun 94
şimdi anladım 177
şimdi mi 706
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
şimdi 13440
simdi 145
şimdi ne yapıyorsun 94
şimdi anladım 177
şimdi mi 706
şimdilik 467
şimdi değil 438
şimdi oldu 108
şimdi ne istiyorsun 34
şimdiden 33
şimdi gidiyorum 125
şimdi neredesin 37
şimdi ne yapıyor 40
şimdi dinlen 19
şimdi nereye gidiyorsun 60
şimdi değil 438
şimdi oldu 108
şimdi ne istiyorsun 34
şimdiden 33
şimdi gidiyorum 125
şimdi neredesin 37
şimdi ne yapıyor 40
şimdi dinlen 19
şimdi nereye gidiyorsun 60