English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Asın onu

Asın onu Çeviri İspanyolca

540 parallel translation
Nefesinizi boşa tüketiyorsunuz. Asın onu!
Desperdician palabras. ¡ Cuelguenlo!
- Asın onu.!
- ¡ Cuélguenlo!
- Asın onu.! - Asın onu.!
- ¡ Cuélguenlo!
Asın onu!
¡ Cuélguenlo!
- Asın onu!
- ¡ Colgadla!
- Asın onu!
- ¡ A la plancha!
Tabii. Haydi gidin. Asın onu.
Claro, encontrarlo y ahorcarlo.
Tamam, Asın onu.
¡ Vamos, cuélguenlos!
Asın onu kuleden aşağı.
Y colgadle desde la torre.
- Asın onu!
- ¡ Colgadlo!
- Asın onu!
Hang... ¡ Cuélguenlo!
Asın onu!
Colgadlo.
Onu çerçevesinden çıkartın ve yerine bunu asın.
Quiero que lo quite del marco y lo reemplace por éste.
onu, belki de bir daha göremeyecek olmam dışında. Size aşık olmadığını mı... söylemeye çalışıyorsunuz? Ne?
Excepto... no verle nunca más.
Beyler bir ip getirin ve onu asın.
Ustedes, ahora, cuélguenlo.
Onu asılmaktan kurtaracaksa mektubu kimin okuduğu adamın ve karısının umurunda olur mu?
¿ Qué más da quién vea esta carta si con ello evita que lo cuelguen?
Onu odasında asılı bulmuşlar. Bir gece önce oynadıkları kağıtlar hala masanın üzerindeymiş.
Lo encontraron ahorcado en su cuarto, con las cartas todavía sobre la mesa donde había jugado la noche anterior.
Aslında, arkadaşın Godovsky, asıl Godovsky'ye fazlasıyla benziyordu. İşte bu yüzden, Almanlar bu iş için onu seçmişler.
En realidad, su amigo Godowski se parecía mucho al auténtico y es por ello que los alemanes le eligieron para hacer ese trabajo.
Bay Walters, eğer hakim olsaydınız ve bu adam, genç bir kızın kendisine malesef aşık olduğunu farketseydi ve kızın onu unutması için, yardım etmeyi kabul etseydi hoşgörülüğe meğilli birisi olmaz mıydınız?
Sr. Walters, si fuera juez y viera que la jovencita se cree enamorada de ese hombre y que el cooperara para que ella... - Yo retiraria la acusacion.
Onu, Noel ağaçlarına asılı yıldızlar, çanların sesi ve hediyelerle kutluyoruz. Ama özellikle de hediyelerle.
La celebramos con estrellas colgadas en árboles de Navidad y campanas... y regalos, especialmente regalos.
Onu, Noel ağaçlarına asılı yıldızlar... çanların sesi ve hediyelerle kutluyoruz.
La celebramos con estrellas sobre los árboles de Navidad... con sonidos de campanas y con regalos.
Yakın onu! Kapının direğine asın!
- Quemó nuestras cosechas. ¡ Cuélguenlo!
Nihayet durulduğunda, bezgin mürettebat onu bir rüzgarın içine çekmek gibi nafile bir umutla küreklere asılmıştı.
Ya sin viento en sus velas la tripulación remó con la esperanza de encontrar vientos favorables.
Bugün Louvre'da asılı ve dünyada onu satın alabilecek kadar parası olan yok.
Hoy el cuadro está en el Louvre, y nadie puede pagarlo.
Adam kadına aşık oldu. Kadın da, adamın onu tüm ruhuyla sevdiğini düşünüyordu
Él se enamoró de ella, y se imaginó que la quería con toda su alma.
Ayrıca asıl konu şu ki... onu hiç yanına almamalıydın. Patronun yok.
Por cierto, creo que cometes un grave error yendo de fiesta en fiesta... sin tener un dueño.
Onu ne kaybedeceğim ne riske atacağım ne eskiden olduğum pisliğe döneceğim, ne de sersem bir çiftçinin teki atını geri istiyor diye asılacağım.
No pienso perderla, ni arriesgarla, ni volver a ser lo que era antes, ni dejar que me ahorquen porque un granjero quiere su caballo.
Ve alternatiften biri bu adamın asılması... veya, her ikiniz yaşamınız... boyunca onu gözetiminize almayı kabul ediyormusunuz?
Y como alternativa al ahorcamiento de este hombre... ¿ aceptan los dos tener lo bajo su custodia durante el resto de sus vidas?
Karısına aşık olduğumu ve onu bırakmasını istemeye gittiğimi mi söylemeliydim?
¿ Decir que estaba enamorado de la esposa de Cameron y que quería pedir su libertad?
Bart, bana Sundown'da Tate Kimbrough diye bir adam var, git bir kontrol et dedin. Ama asıl amacın Mary'nin öcünü almak için onu öldürmekmiş. Bunu bilmiyordum.
Cuando dijiste que buscase en Sundown a un tipo llamado Tate Kimbrough, no me dijiste que te proponías matarle a causa de Mary.
Ona aşıksınız ve onu geri kazanmak istiyorsunuz.
Está enamorado de ella y quiere recuperarla.
Olabilir yada olmayabilir. Onu bilemem. Ama kızın parasına aşık olmaya hakkın yok oğlum.
Puede que sí o puede que no, no lo sé, pero no a enamorarte de su dinero.
Onu asışın hoşuma gidiyor.
Me gusta el modo en que tiendes.
Asın onu!
¡ Cuélguenlo de las vigas!
Onu aşırdınız, değil mi?
Lo has robado, ¿ no?
Aşığını öldürürsem, benden nefret eder, ve yine onu kaybederim.
Si mato su amante, ella me odia, y pierdo su amor de todos modos.
yeni papa tatlı ve gizelmi bir havası var, kaplumbağa gibi bir tebessümü o galiba anladı ki kendisi zavallıların çobanı olması gerektiğini, çünkü antik dünya onlara ait. onlar onu asırlardan taşıyacaklar ve onunla büyüklüğümüzün tarihini.
El nuevo Papa, con un sonido dulce y misterioso, como la sonrisa de una tortuga, parece haber comprendido que debe ser el pastor de los desvalidos porque ahora y siempre el mundo antiguo lo forman quienes le han seguido a lo largo de los siglos,
" ağaları ve Çar'ın memurları asırlar boyunca onu aç tuttular.
"allí donde su amo y los burócratas del Zar " lo mataron de hambre durante siglos.
Bir adam delirmişse, bunu tanrıların onu aşık ettirmek için yaptıklarına inanırız.
Creemos que si los dioses crearon al hombre loco fue para que se enamorara :
Suratının asık geldiğinde, ben her zaman onu gözlerinde görebilirim.
Se pone de mal humor. Lo noto en sus ojos antes de que pase.
Onu ilk görüşümün ve ona aşık olmanın zevkini yaşamak istiyorum.
Quiero disfrutar de conocerla por primera vez y enamorarme de ella.
Bay Mack'i astığı gibi onu da asın!
¡ Igual que al Sr. Mack!
Sen Frieda'ya aşıksın. O yüzden onu savunuyorsun.
Estás enamorado de Frieda y por eso la defiendes.
Onu soyup asın.
Desnúdala y cuélgala.
( Kadın ) Kebap yemeye gidecektik, duyduk ki kasabaya bir aşık gelmiş, onu görmeye gittik... ne aşığı, bir eskici.
Cuando salíamos a comer algo de asado, oímos que un trovador había llegado a la ciudad. Fuimos a verle, pero no era un trovador, sino un zapatero.
Kadını tanıyanlar onu, sefahat düşkünü oldukça sinirli ve görünüşe göre Polakov'a çok aşık olarak tarif etti.
Las que la conocieron la describen como disoluta, altamente neurótica y aparentemente muy enamorada de Polakov.
Onu aşırı içki içmesiyle bu toplantının bir ilgisi yok, Louise.
Que beba en exceso no tiene relación con esta reunión, Louise.
Merak etme. Yarın onu bir ipte asıIı görecksin.
Calma, podrás verlo mañana, colgando de una cuerda.
Sonra da Agrippa'yı zehirledim, çünkü karısının Tiberius'a aşık olduğunu biliyordum Tiberius onunla evlenseydi, Augustus onu İmparator yapacaktı.
Y luego envenené a Agripa porque sabía que su esposa estaba enamorada de Tiberio. Y si Tiberio se casaba con ella, Augusto Ie nombraría sucesor.
Onu alıp yatağının bir köşesine as ve yaptığın kilometreyi kaydetsin.
Cuando tengas un cliente, lo pones en marcha y... Y te marca el kilometraje.
Çünkü, onu inceleme zahmetine girseydiniz, manşetlerinin aşınmağa başladığını ve sol kolda küçük bir sigara yanığı olduğunu görürdünüz.
Si se hubiera tomado el trabajo de examinarlo habría visto que los puños estaban deshilachándose y que la manga izquierda estaba quemada por un cigarro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]