Birkaç saat Çeviri İspanyolca
5,463 parallel translation
Birkaç saat önce ameliyatta öldü.
Ella murió hace algunas horas en el quirófano.
Birkaç saat boyunca arabadaydık.
Estuvimos allí varias horas.
Konser birkaç saat içindeydi, ve benim prova yapmam gerekiyordu, odaklanmam gerekiyordu.
Solo quedaban unas horas para la actuación. Tenía que ensayar, tenía que concentrarme.
Önümüzdeki birkaç saat neler olacağını bekleyip göreceğiz.
Tenemos que esperar a ver qué pasa en las próximas horas.
Bu durum, önümüzdeki birkaç saat içinde birçok ölümle sonuçlanabilir.
Esto podría terminar con muchas muertes en las próximas horas.
Havadaki bütün uçakları indirmeleri en az birkaç saat sürecekmiş.
Han detenido todos los vuelos comerciales al menos durante un par de horas.
Birkaç saat içinde Kiera zaman makinesinin geri kalan parçaları için Lucas'ı tutuklatacak.
En algunas horas, Kiera va a arrestar a Lucas y recuperar el resto del dispositivo para viajar en el tiempo.
- Birkaç saat daha tutabiliriz.
- un par de horas.
Yorgunum. Birkaç saat uyuyabileceğim bir motel var mı diye arıyordum.
Estoy buscando... ¿ Hay algún motel por aquí cerca donde pueda echarme
Birkaç saat içinde beyzbol maçı var.
Tiene su partido de béisbol en unas horas.
Bu sırada, birkaç saat sonra onu elinde bıçak ve kalbindeki kötülükle buluyorsun. İkisinden biri.
A pocas horas después de lo ocurrido, tiene el cuchillo en la mano y el mal en el corazón.
Birkaç saat. Kan basıncını yüksek tutuyoruz ama bu kaçınılmazı erteliyor sadece.
Muy bien, así que, vamos a llevarte tus medicamentos, y luego, uh, podrás tan bueno como nuevo, ¿ de acuerdo?
En azından birkaç saat tutabileceğimizi sanıyoruz.
Pensado en retenerlos un par de horas.
Birkaç saat sonra böyle diyeceksin :
Eso es lo que va a decir en un par de horas...
Ben, ben, ben de buna birkaç saat eklerim, şey...
Trabajare algunas horas más...
Ama birkaç saat sonra fikriniz değişti. Niye?
Pero unos horas después cambio de opinión. ¿ Por qué?
Bileziği birkaç saat arayla takıp çıkarabilirim.
Sí, puedo tomar descansos, algunas horas de trabajo algunas horas de descanso.
Birkaç saat için hayır.
Por un par de horas, sí.
Birkaç saat sonra rüyalarımın kızıyla yüz yüze olacağım.
En pocas horas estaré de pie cara a cara con mi chica de los sueños.
Ben de tam antremandan geliyordum uğrayıp bir merhaba demek istedim. Çünkü birkaç saat önce güle güle dediğimden beri hiç konuşmadık.
Hola, simplemente iba de vuelta a casa del entrenamiento, quería pasarme y decir hola, porque no nos hemos comunicado ya que hoy me despedí pronto.
Birkaç saat içinde ne aldıysan ortaya çıkacak ama bu süre zarfı boyunca benim talimatlarıma uyman gerekiyor.
En un par de horas, se le pasará el efecto de cualquier mierda que haya consumido, pero mientras tanto, debe seguir mis instrucciones.
Birkaç saat önce daha fazla insan vardı.
Bueno, había más gente antes.
Birkaç saat sonra geleceğim. Niye sordun?
Tardaré unas horas. ¿ Por qué?
Size cesedi birkaç saat önce yollamışlar ve bu sanki...
Enviaron el cuerpo hace algunas horas, y no es como...
Bu mesele hakkında birkaç saat içinde karar vereceğim.
Decidiré sobre este asunto en unas horas.
Birkaç saat önce dışarıda vuruldu.
¿ Qué pasó? Le dispararon afuera hace unas horas.
John ile birkaç saat başbaşa kalmamız çok iyi olurdu.
Bueno John y yo podríamos tomarnos un par de horas para nosotros.
Onu buldunuz. Komşular birkaç saat önce silah sesi duymuşlar.
Los vecinos escucharon disparos hace un par de horas.
Birkaç saat sonra konuşmamı yapıp dönüş uçağımı yakalayacağım.
Y tengo que dar mi conferencia, que es dentro de pocas horas, y luego coger el vuelo de vuelta.
El kitabı diyor ki alınmayan dozdan birkaç saat sonra tedavi sona erer.
El folleto dice que la medicación puede pasarse en horas si falta una dosis.
Gitmem gerek. Birkaç saat içinde görüşürüz.
Nos vemos en algunas horas.
Çünkü artık ok yaydan çıkmıştır ve birkaç saat içinde, savaş meydanından ve savaştaki komutanlarınızdan haber almaya başlayıp....... kaç genç adamın hayatını kaybettiğini öğreneceğinizi bilirsiniz.
usted comienza a recibir llamadas desde el campo de batalla, de sus comandantes en el campo, que le dirá cómo han muerto muchos hombres jóvenes.
Birkaç saat içinde yumurtaların içindeki bu virüs kasabanın dörtte birini etkilemeye yeterli olacak.
En unas horas, el virus recombinante dentro de esos huevos será suficientemente fuerte para infectar a un cuarto del pueblo.
Saldırılar birkaç saat arayla gerçekleşmiş. Ama cesedi açtığımda fikrim değişebilir.
Fue con horas de diferencia, pero lo confirmaré al abrirlo.
Conrad ve Victoria Grayson birkaç saat içerisinde önemli bir açıklama yapacaklar.
Conrad y Victoria Grayson... harán un anuncio importante en solo unas horas.
Şimdi ameliyathaneye götürüyoruz onu ve polislere söyle birkaç saat içerisinde sorgulayabilirler.
Lo llevaremos al quirófano, avisa a los policías que pueden interrogarlo en unas horas.
Muhtemelen birkaç saat daha uyanmayacak doktor.
Seguramente no despertará hasta dentro de una hora o así, doctor.
Son birkaç saat ya da ay.
Podría durar horas o incluso meses.
Sana gerçekten güvenmek istiyorum ama birkaç saat önce masaya 100 dolar bırakmıştım ve şimdi yok.
Esto es difícil. Realmente quiero confiar en ti, pero hace un par de horas, dejé un billete de cien dólares en la mesa y ahora no está.
- Sonraki tren birkaç saat sonra kalkacak.
- No podemos esperar. Hay otro tren en un par de horas.
- Ve birkaç saat önce beni Koca Jim'le işbirliği yapmakla suçladın.
- Hace unas horas me acusaste de tomar partido con Big Jim.
Birkaç saat önce tuvalete gittiğinde, yorum yapmaları için BCD'yi aradın. Evet.
Hace rato, cuando fuiste al baño, en realidad llamaste a "Regulación" para un comentario.
İki koltuk yapıp, koltukları birkaç saat içinde uçağa yükleyemedikleri sürece bir işe yaramaz.
A menos que la oficina pueda construir dos asientos e instalarlos... en el avión en las próximas cuatro horas, no va a servir de nada.
Charlie birkaç saat önce kalp krizi geçirdi.
Charlie ha sufrido un infarto hace unas horas.
Doğru olsa bile Jenna haftada birkaç saat takılmamıza izin veriyor.
Incluso si fuera verdad, Jenna sólo nos deja estar juntos algunas horas al día.
Birkaç saat önce sokakta karşılaştık ya hani?
Bueno, ¿ sabes esta mañana cuando nos vimos en la calle?
Geçirdiğimiz son birkaç saat nasıl geçindiğim hakkında fikir verdi mi?
Entonces, ¿ lo hecho las últimas horas te ha dado una mejor idea de lo que hago ganarme la vida?
Sayenizde birkaç saat içinde bir yıllık maaşımı kazandım.
Ustedes han dejado un año de salario en solo un par de horas.
Birkaç içki içtim, hesabımı ödedim, ve saat 8 : 00'de evimde kocamla konuşuyordum.
Me tomé unas copas. Pagué mi cuenta... y estaba en casa hablando por teléfono con mi marido a las ocho.
Birkaç saat.
Un par de horas.
Yani, sizin için bakabilirim ama bu birkaç saat alır.
Además, si usted podría darnos la nombre del pariente de Lindsay.
birkaç saat önce 23
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 1 132
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 1 132
saat 18 42
saat 5 177
saat 9 217
saat 2 157
saat 20 32
saat 22 41
saat 8 244
saat 10 325
saat 21 38
saat 13 39
saat 5 177
saat 9 217
saat 2 157
saat 20 32
saat 22 41
saat 8 244
saat 10 325
saat 21 38
saat 13 39