Bu daha iyi Çeviri İspanyolca
10,006 parallel translation
- Ama bu daha iyi.
- Es cierto. - Pero este es mejor.
Hey, bu daha iyi.
Eh, eso es mejor.
Bu daha iyi, daha iyi kontrol etmeni sağlar.
Eso es. Así mantienes mejor el control.
Bu daha iyi.
Está mejor. Está bien.
Bence bu daha iyi.
- Me gusta más.
Pardon. Tabii o, bu daha iyi, değil mi?
Disculpe, mucho mejor así.
Bu daha iyi.
¡ Eso está bien!
Bu daha iyi.
Esto será mejor
Gerçekten Bill, bu benim bekarlığa veda partimden daha iyi.
Es mejor que mi despedida de soltero.
Hayatımın bu bölümüne daha iyi bir nokta koyamazdım.
Digo, esta es la mejor forma en la que este capítulo pudo haber terminado.
Bacağımın daha iyi olması için bu ortaklıkta yeterince bulundum.
Solo estoy en esta prisión hasta que se cure mi pierna.
Bu aramızı daha iyi yapabilir.
Podría mejorar las cosas entre nosotros.
Vanessa eğer sessiz kalırsan, bu seni ondan daha iyi yapmaz.
Si te quedaste callada, Vanessa, no eres mejor.
Belki daha onceden anlattigin seyler yuzunden boyle dusunuyorumdur. Belki de bu tur seyleri iyi anliyorumdur.
- Quizá es lo que me contaste sobre él antes... o quizá solo tengo un buen sentido de estas cosas.
Bu gece,... McKinley Lisesi'ne gizlice gireceğiz,... ben de size kimsenin Will Schuester'dan daha iyi psikolojik savaşı anlayamacağını göstereceğim.
Esta noche, nos colaremos en McKingley High, y les enseñaré a todos ustedes que nadie entiende la guerra psicológica mejor que William Schuester
- Ben "defol" diyecektim ama bu kulağa daha iyi geliyor.
- Suelten los... - Iba a decir fuera, pero tu idea suena mejor.
Bu gece,... McKinley Lisesi'ne gizlice gireceğiz,... ben de size kimsenin William Schuester'dan daha iyi psikolojik savaşı anlayamacağını göstereceğim.
Esta noche, nos escabulliremos en el instituto McKinley, y os enseñaré que nadie entiende más una guerra psicológica que William Schuester.
Yani, bu okuldaki diğer hıyarlardan daha iyi.
Quiero decir, es mejor que muchos de los idiotas de este instituto.
Bu gerçek sizi daha iyi yapmak için Glee Kulübü'nü yok etmeye çalıştım derinlerdeki ve uyanan nefretime sığındım ama Geraldo Rivera'yı arkasından bıçakladım ve onun namert reklam çabalarını...
Es verdad que me he pasado una buena parte de una década tratando de destruirte a ti y a tu Glee Club, por el cual guardo un odio profundo y duradero, sólo hubo dos personas que estuvieron ahí por mi :
Çocuğun daha bugün geldi onu koruyacak olan kurtlar sayesinde güvenliği daha iyi durumda dediğini yaparsan bu müttefikliği tehlikeye atarsın.
Tu hija llegó aquí hoy, su seguridad fue fortalecida por lobos que la defenderán, y tú arriesgarías esa alianza.
İlk kez duyduğum bir tavsiye değil. Ancak bu şehirde öğrendiğim tek bir şey varsa o da yalnız olmadığımız zaman daha iyi başa çıkıyoruz.
No es la primera vez que escucho ese consejo pero si hay una cosa que he aprendido en esta ciudad, es que nos va mejor cuando no estamos solos.
Bu soruyu maske takmıyorken sormanın daha iyi olduğunu öğrendim.
He aprendido que es mejor hacer esa pregunta cuando no estoy llevando una máscara.
Bu sahtekârla evleneceğime ölürüm daha iyi.
Prefiero morir que casarme con este pretendiente.
Bu iş daha fazla ciddileşmeden vazgeçsek iyi olacak.
He venido a decirte que es mejor que paremos las cosas ahora, antes de que vayamos demasiado lejos.
İyi halden birkaç iyi sene geçirirsiniz ama bu odadan adımınızı atarsanız bir daha özgür bir şekilde nefes almayacağınızın garantisini veririm.
Con buen comportamiento, aun puedes tener algunos años de calidad afuera. Pero si te vas ahora de esta habitación, te prometo que nunca respirarás el aire libre de nuevo.
peki bu seni daha iyi mi hissettiriyor?
¿ Y eso nos hace sentir mejor ahora?
- İyi. Kişişel olarak, bu tecrübe garip bir şekilde beni size daha yakın hissettirdi.
Y a modo personal, quiero que sepa... que esta experiencia me ha acercado mucho a usted.
Ve daha sonra, bana yardıma başladı, daha sonra bir şeyi birlikte yapmanın iyi olacağını düşündük, bu yüzden bu eski arabayı aldım,
Y... luego, comenzó a dar una mano, y luego pensamos que sería bueno tener algo que hacer juntos, sabes, así que compré este carro viejo,
Nadia bu olaylara daha fazla müdahil olmanın senin adına iyi olacağını sanmıyorum.
Nadia... No creo que sea una buena idea que te involucres más de lo que ya estás.
Bu Galapagos Adaları'na gitmekten çok daha iyi.
Esto es mucho mejor que ir a las Islas Galápagos.
Dwight, bu kötü şansımla bunu ben yapmasam daha iyi olur.
Dwight, con mi mala suerte, quizás no debería ser el que haga esto.
Bence bu konuyu annemle konuşsan çok daha iyi olur.
Estoy casi segura de que deberías hablar de esto con ella.
Ne kadar kötü de olsa, ne kadar yanlış da olsa bu yara seni daha iyi biri yapabilir.
Malo como es, equivocado como es este dolor esto puede hacerte un mejor hombre.
Bu daha iyi çıkacak.
Ésta sera mucho mejor.
Bu teklife daha iyi davranırdı veya en azından kardeşi kadar iğneleyici davranmazdı.
Parece estar más predispuesto a la propuesta, o al menos no es tan virulento como su hermano.
Bu şarap öncekinden bile daha iyi.
Este vino es aún mejor que el último.
Benim için yalan söylemene daha sonra ihtiyacım olabilir. Bu sefer doğru söylesen daha iyi olur.
Aunque tal vez necesite que mientas por mí más adelante, creo que va a ser mejor si dices la verdad.
Yani, bu da iyi ama daha çok ruhsal bir yolculuk.
Quiero decir, es bueno, pero es más un viaje espiritual.
Bu işi daha iyi kim yönetebilir? Kesin bu işte parmağı var.
¿ Quién mejor para ejecutar el círculo de corrupción?
Bu, Jüriden daha güvenli alabileceğin en iyi anlaşma.
Es el mejor trato que conseguirás... es más seguro que un jurado.
Bu güne kadar benden sakladın. Sikiştiğinden daha iyi dövüşüyorsun.
Te has estado reteniendo conmigo.
İşte bu seni onlardan daha iyi biri yapıyor.
Y eso es lo que te hace mejor que ellos.
- İkisi de böylece daha sakin. - Bu, çok iyi bir fikir.
- Los mantiene tanto más tranquilo.
Bu, kendilerini daha iyi ifade etmelerini sağlayan bir hediyedir.
Es un regalo que permite que expresen claramente
Umarım bu kentte herkes daha iyi olur, yoksa alev makinesini bu mekana getirecek.
Todo el mundo en esta ciudad espera eso, o llevará su lanzallamas al talego.
Bu sizi daha iyi hissettirirse hayatımı kurtardınız.
Bueno, si te hace sentir mejor... me salvaste la vida.
Bu yüzden sana daha iyi bir baba vermek istedi.
Por eso es que te inventó un padre mejor.
Güçlere, dünya dışı biyolojiye o kadar takıntılıydım ki onları daha iyi anlamayı, kontrol etmeyi umarak bu işin nereye varabileceğini merak edip duruyordum.
Tenía tanta curiosidad sobre poderes, sobre biología sobrenatural, preguntándome donde nos podría llevar, esperando entenderlo mejor, controlarlo.
Noche işinde daha iyi olmak isteyen bir çete infazcısıydı bu yüzden elleri için bazı deneysel steroidler aldı.
Noche era un sicario de la mafia que quería ser mejor en lo suyo, de modo que puso sus manos en unos esteroides experimentales.
İkimiz bu karışıklıktan uzaklaşır, yeniden başlar ve daha iyi, yeni insanlar oluruz.
Tú y yo, podemos dejar todo este lío atrás, solo empezar de nuevo, ser nuevas personas, mejores personas.
Evet, bu mantıklı ama belki de hâlâ daha iyi bir yol vardır.
Sí, eso habría estado bien, pero tal vez haya una mejor manera.
bu daha kötü 16
bu daha çok 18
bu daha başlangıç 56
bu daha da kötü 16
bu daha ne kadar sürecek 18
bu daha önemli 22
daha iyi olur 49
daha iyi 561
daha iyiyim 141
daha iyisini yapabilirsin 39
bu daha çok 18
bu daha başlangıç 56
bu daha da kötü 16
bu daha ne kadar sürecek 18
bu daha önemli 22
daha iyi olur 49
daha iyi 561
daha iyiyim 141
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha iyisin 19
daha iyi misiniz 18
daha iyi olurdu 21
daha iyi mi 68
daha iyi ya 37
daha iyisi 53
daha iyi oldu 16
daha iyisi olamazdı 24
daha iyi misin 168
daha iyisin 19
daha iyi misiniz 18
daha iyi olurdu 21
daha iyi mi 68
daha iyi ya 37
daha iyisi 53
daha iyi oldu 16
daha iyisi olamazdı 24