Demir al Çeviri İspanyolca
423 parallel translation
Demir alın.
Todos a trabajar.
- Hayhay. Demir alın.
Pongamonos en camino.
Demir al!
¡ Leven el ancla!
Sancak, demir al!
¡ Guardia a estribor, acorten y pongan cable!
Demir alındı.
Anclas levantadas, señor.
Sancak, demir alın.
Puentes a estribor, levanten las anclas.
— Demir alın!
- ¡ Leven anclas!
Hey, demir alın.
Oigan, leven el ancla.
Demir alındı.
El ancla está libre.
Demir alın! Gidiyoruz.
Todos a la costa. ¡ Vamos!
- Demir alın.
Cierren los accesos aquí abajo.
- Demir al.
Bájenlo.
Hadi, demir al bakalım.
Vamos, leva anclas.
Bir şilep bu gece demir alıp Lizbon'a gidecek. Hâlâ onu yakalayabiliriz.
Un barco zarpa hacia Lisboa esta noche, aún podemos cogerlo.
Bir saate kadar demir alıyoruz. " demeniz beni hiç şaşırtmaz.
"Leven anclas, zarpamos en una hora."
Demir alıp buradan toz olsak iyi olur.
Sería mejor levar anclas y salir de aquí.
- Demir alındı.
- Leven anclas.
Demir alın.
Leven anclas.
- Çavuş, demir al
- Sargento, soltad amarras.
Demir al!
¡ Soltad amarras!
Bu sabah demir alırken, Olsen'ı özel bir göreve gönderdi. Yeni palmiye almaya.
Cuando anclamos esta mañana, envió a tierra a Olsen con una tarea especial... conseguir una nueva palmera.
"Kısa keseceğim çünkü iki dakika... sonra demir alıyoruz."
"Esta carta será breve... "... pues zarparemos en pocos minutos. "
Demir alıp botu açığa götür.
Iza el ancla y vámonos más lejos.
Demir al.
Zarpamos.
Gidiyoruz, derhal demir alın.
Zarpamos. Soltad amarras.
Yelkenler fora, demir al.
Preparad velas, levad anclas.
Evet, demir alın ve iyi yolculuklar.
Bueno, pues levad anclas y que tengáis bon voyage.
Kaptana söyleyin bir an önce demir alması için ısrar ediyorum.
Insista al Capitán, debemos levar anclas inmediátamente.
Saat 1 : 00'de demir alıyoruz.
Salgo a la 1.
Demir al, Bekle hazırolda.
Levanten anclas y ocupen sus puestos.
Demir alın!
¡ Anclas levadas!
- Demir al.
- Levad ancla.
Sanığın el ve ayak bilekleri iki demir çubukla bağlanarak yere vidalanmış.
Las muñecas y tobillos de la acusada estaban sujetos con dos aros de hierro atornillados al suelo,
Eğer bir daha ayak bastığını görürsem, seni demir kafese tıkarım seni gerisin geriye St. Charles'a götürürüm.
Si vuelve a subir a bordo, le pondré grilletes... y lo bajaré a tierra en St. Charles al regresar.
Kırmızı Ceketler Demir At'ın kampına gitti.Şimdi, Little Chief'i alalım.
Casacas rojas ir al campamento de Caballo de Hierro. Vayamos por Jefe Pequeño ahora.
Özel araba yoluna açılan demir kapının önünde durduğumu gördüm ve bir süre giremedim çünkü parmaklıklar kapalıydı.
Me parecía estar parada junto al portón de hierro de la entrada y no podía entrar porque tenía el ingreso cerrado.
KANSAS'A VE PASİFİK DEMİR YOLLARI'NA HOŞ GELDİNİZ
DAMOS LA BIENVENIDA AL FERROCARRIL KANSAS
Batı Mississippi'nin en iyi demir yolu işçisi.
El mejor obrero al oeste del Misisipi.
Parmaklık, duvara demir çubukla bağlanmış.
Allí, la cerca se une al muro con una barra de hierro.
Balkonun sonundaki demir kapı.
La puerta de hierro al final del pasillo.
Son olarak, bir demir tepsiye oturup, mıknatısı göğe savurun. Demir peşinden gider. Mıknatısı yakalayıp, yeniden fırlatırım ;
... y cuando alcance al imán... lo volveré a arrojar repitiendo el juego sucesivamente.
Demir alın!
¡ Muévanse, marineros de agua dulce!
Kansas Pacific Demir yolları...
La línea de Kansas al Pacífico.
Kimin attığını görmedik ama havada uçan bir demir parçası çocuğa ya da motorsikletine geldi.
No vimos quién lo tiró, pero un gato le dio al chico o a la moto. Y se volvió loco.
Yelkenleri iyice sağlamlaştırmak için kayalıkların arkasına demir attık, şimdi yeni gelgit'i bekliyor.
Bueno y marinero, al otro lado del arrecife, esperando a que suba la marea.
Fakat en önemlisi, Orda mineraller ve demir cevheriyle dolu buradan tüm Dünyaya gidebilecek Sonsuz trenler vardı.
Pero, sobre todo, por allí pasaban trenes interminables a rebosar de minerales, hierro y mena que iban de allí al resto del mundo.
Bu mükemmel vücuduyla demir barları eğmekten büyük zevk alıyor.
Le gusta el peligro Le entusiasma doblar barras de hierro con el cuerpo.
Demir parçasını alıp yerlerde sürünüyorsun.
¿ Te lo meto en la cabeza y lo grabo a fuego?
Demir Gömlek seni güneye götürebilir ve oradan, dünya büyük.
Camisa de hierro te llevaría al sur y desde allí, ancho es el mundo.
Trafik Brandenburg Kapısı'ndan serbestçe akıyordu ve Demir Perde'nin bir yanından diğerine geçmek o kadar da zor değildi.
El tráfico pasaba sin problema por la puerta de Brandenburg... y se podía pasar de un lado de la cortina de hierro al otro.
Tüm bu güzel renkler, demir ve bakırın kireci renklendirmesiyle meydana çıkar.
Estos colores maravillosos se crean al manchar el hierro y el cobre la cal.
demir alın 24
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23