Kendime geldiğimde Çeviri İspanyolca
211 parallel translation
Ve kendime geldiğimde Bayan Mina giyinmiş ve terasa çıkmıştı.
Cuando se me fue, la Srta. Mina estaba vestida y en la terraza.
Cesedi giyinme odasına koydular. Kendime geldiğimde giysilerini alıp arabasını çaldım.
Cuando recuperé el conocimiento, saqué un traje y robé su auto.
Bana bir taksi çarpmış, kendime geldiğimde bir eczanedeydim.
Fui arrollado por un taxi y llevado a una farmacia.
Kendime geldiğimde sanki bütün otel üstüme çökmüştü.
Cuando desperté todo el hotel estaba encima de mí.
ve ben kendime geldiğimde... cebimde bunu buldum.
Y cuando volví en mí, encontré esto en mi bolsillo.
Kendime geldiğimde bir kruvazördeydim ve ellerim yoktu.
Cuando recuperé el sentido, estaba en un crucero... y no tenía manos.
Kendime geldiğimde... Deli Odası'ndaydım.
Bueno, me desperté... en la Casa de los locos.
Ama kendime geldiğimde,
Pero cuando volví en mí,
Kendime geldiğimde, Milena'nın ortadan kaybolduğunu fark ettim.
Cuando recobré la conciencia, supe que Milena había desaparecido.
Kendime geldiğimde garip bir duyguya kapıldım.
He tenido una extraña sensaciòn al recuperar la conciencia.
Kendime geldiğimde, elimde bir silah vardı.
Al volver en mí, tenía un arma en la mano.
Kendime geldiğimde etraf aydınlıktı. Görünürde bir kara parçası yoktu.
Cuando me fui a dar cuenta, era de día y no veía tierra firme por ningún lado.
Haftalarca komada yattım. Kendime geldiğimde... Yalnızdım.
Estuve en coma por muchas semanas, y cuando desperté... estaba solo.
Kendime geldiğimde kocam ölmüştü.
Cuando recobré el sentido... estaba muerto.
Kendime geldiğimde, korkunç bir hata yaptığımı anladım.
Al volver en mí, comprendí mi terrible equivocación.
Arthur, kendime geldiğimde seni ararım.
Te llamaré cuando esté más despierta.
Kendime geldiğimde etrafta kimse yoktu.
Cuando desperté, estaba solo.
Tekrar kendime geldiğimde... Günün ilk ışıklarının nehrin karanlığına vurduğunu gördüm.
Cuando por fin pude ver otra vez... vi los primeros rayos del día reflejados en el río turbio.
Kendime geldiğimde yakası açılmadık küfürleri yağmur gibi saydırdığımın farkına varmıştım.
Me di cuenta que un torrente de obscenidades e insultos de toda clase salían de mí mientras gritaba.
Kendime geldiğimde tıpkı bir tavuk gibi bağlanmış ve bir ağaca asılmıştım.
Cuando volví en mí, estaba atado como un pollo y colgando de un árbol.
Kendime geldiğimde, bir şey keşfetmiştim.
Cuando me recobré, tuve una revelación.
Kendime geldiğimde, yemek kokuyordum. Sanırım, fırın gibiydi.
Y cuando llegué allí, pude oler a comida, como una panadería, creo...
Kendime geldiğimde morluklar, ezilmiş meyveler ölüp ölmediğimi görmek için başımda dikilen tanımadığım tiplerle karşılaştım.
Recuperé el sentido magullada y entre frutas aplastadas con desconocidos parados alrededor esperando a ver si estaba muerta.
Neyse kendime geldiğimde bir de bakayım önümde kim var?
Me levanto, ¿ y a quién veo frente a mí?
Kendime geldiğimde o kollarımdaydı...
Cuando desperté, ella estaba en mis brazos.
- Kendime geldiğimde beni sarstığını gördüm.
- Empecé a temblar.
Kendime geldiğimde, seni değişmiş olarak gördüm.
Cuando vine a mis sentidos, di cuenta de que había cambiado.
Kendime geldiğimde, suyun üzerinde yapayalnız uçuyordum.
Cuando recobré el sentido, estaba solo, volando sobre el agua.
Kendime geldiğimde, bir drenaj borusuna sürüklenmiş... ve bir galon nehir suyu kusuyordum.
Volví en mí cerca de un desagüe y vomitando litros de agua.
24 saat sonra kendime geldiğimde kruvazör gitmişti.
Cuando volví en mí, 24 horas después... la nave se había ido.
Kendime geldiğimde El Mairo Hapishanesine doğru yola çıkmıştım.
Al despertar, iba de camino a la prisión de Elmira.
Kendime geldiğimde hemen buraya geldim.
Cuando volví en sí, había volado aquí.
Kendime geldiğimde, Odo çoktan beni bir mekiğe koymuş ve oradan kaçmıştık.
Cuando desperté, estaba en un trasbordador y habíamos escapado.
Kendime geldiğimde ben de yapacağım.
En cuanto me recobre, construiré una para ti.
Kendime geldiğimde düşman askerlerinin tamamını öldürdüğümü fark ettim.
Cuando recuperé el sentido me di cuenta de que había matado a un pelotón de vietnamitas.
Şey, kendime geldiğimde, her yerim kan olmuştu.
Verá, cuando desperté, estaba cubierto de sangre.
Kendime geldiğimde kendi ailemi katlettiğimi gördüm.
- Al recobrar el conocimiento ví que había asesinado a mis propios padres.
Herneyse kendime geldiğimde gitmişti.
En fin, me desperté y ya no estaba.
Tekrar kendime geldiğimde odanın o genel arka sokak havası rezil ve inanılmaz pislik içindeydi.
Cuando volví en mi... el ambiente de la habitación era de una podredumbre... tan increiblemente asqueroza.
Kendime geldiğimde, tepemde bir ilk yardım görevlisi duruyordu.
-... estaban atendiéndome.
Ne kadar sürdü bilmiyorum ama kendime geldiğimde - -
No sé por cuánto tiempo, pero cuando me desperté...
Kendime geldiğimde... uçuyordum.
Cuando me desperté, estaba volando.
Kendime geldiğimde, gitmişti.
Cuando volví en mí se había ido.
Kendime geldiğimde, Koca Oğlan'ı gördüm- -
Cuando llegué, Vi a un tipo enorme... ¿ Quién era ese?
Kendime geldiğimde bir binanın boşluğundaydım Üstümde bir adam vardı.
Cuando desperté estaba en un patio por debajo del nivel de la calle y había un hombre encima de mí.
Bana beni uyutacak bir şey verdi. Kendime geldiğimde, her yer kan gölü olmuştu!
Cuando volví en mí, mi herida estaba cerrada y había sangre por todo.
Uyuyakalmışım, kendime geldiğimde, bir hendeğin içinde başım kazan gibiydi.
Y me quede dormido Podría haber terminado fuera del carril con una jaqueca.
Buraya geldiğimde tek yapabildiğim Güvenli Odada öylece oturabilmekti... ve hergün... her saat... kendime aynada bakıp... şunu söylüyordum...
Cuando llegué, lo único que podía hacer era quedarme en mi cuarto... y cada día... a toda hora... me miraba en el espejo... y me decía :
Eve geldiğimde ona her şeyi anlatmalıydım, bunu itiraf etmeliydim, çünkü şimdi karım bana hiç güvenmiyor, bunun için onu suçlayamam çünkü ben de kendime güvenmiyorum.
Debería haber llegado a casa y haberle contado todo, admitir la verdad, porque ahora mi mujer ya no confía en mí, y no la culpo por no confiar en mí.
Buraya geldiğimde, kendi kendime derim ki Bir gün buraları terk etme imkanım doğacak.
Cuando estoy aquí, me digo que un día me iré de esta ciudad y nunca regresaré.
Seninle bulusabilmek icin kosuyordum. Kendime geldigimde, yere basacak ayaklarim yoktu!
Cuando recuperé los sentidos, descubrí que que no tenia mis pies!
kendine iyi bak 816
kendi 44
kendine dikkat et 335
kendine 60
kendimi 187
kendine gel 419
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendi 44
kendine dikkat et 335
kendine 60
kendimi 187
kendine gel 419
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendinize dikkat edin 70
kendi kendime 91
kendim 56
kendini bırak 36
kendime 92
kendimi iyi hissetmiyorum 163
kendisine 42
kendisini 27
kendimizi 18
kendine bak 91
kendi kendime 91
kendim 56
kendini bırak 36
kendime 92
kendimi iyi hissetmiyorum 163
kendisine 42
kendisini 27
kendimizi 18
kendine bak 91