Ân Çeviri İspanyolca
381 parallel translation
Dinlersen, sevgili Raymore... sana ateş edebileceğin en iyi ânı gösterebilirim.
Si escuchas con atención... te diré el momento exacto en que puedes disparar.
Uzun zamandır bu ânı bekliyordum.
Éste es el momento que estaba esperando.
# Bir sarhoşluk içimizde # # Akan sihirli ânı hisset # # Ve büyü buğulu gözlerle #
Sentir mariposas en el estómago, deslizarse en este momento mágico y que se nos nublen los ojos.
Fakat onun ânında öldüğünü söylemiştiniz.
Pero él dice que murió en el acto.
- O ânında ölmüştü.
- Que murió en el acto.
O ânında ölmüştü.
Que murió.
O ânında ölmüştü.
Eso, murió en el acto.
Ama o keder ânında benim yaman gözlerim, bir damlacık yaşı hor görüyordu.
En esos amargos momentos, mis ojos varoniles desdeñaban las lágrimas.
Bu ânın geleceğini biliyordum, bizim inandığımız şeyler aynı değil.
Sabía que llegaría este momento, ya que no creemos en lo mismo.
Hiçbir ânının tadını çıkarmadan uçup gitmesine izin verme.
No dejes que se vaya nada de ella sin disfrutarla.
70 kilo dinamit, İngilizler ânında razı olmak zorunda kaldı.
100 kilos de dinamita y los británicos dan enseguida con cualquier solución.
İngiltere ile ayrılık ânımızın tamamı ile saygın olması en büyük dileğimiz.
Queremos que la hora de la separación entre nosotros e Inglaterra sea amistosa.
Bu ânı defalarca planladım.
Lo planeé en mis pensamientos miles de veces.
Ellerim titriyor. Yıllardır bu ânı bekliyordum.
Tantos años esperando este momento.
Ne kadar güzel bir ân işte! Hayat ne güzel.
eso es la vida.
Farkedeceğiniz gibi, ölüm sonrası, rengi kurşunileşmeye başlamış. Bu durumda ölüm ânı daha erken olmalı. Sizce de öyle değil mi?
Notará que sus extremidades inferiores comenzaron a ponerse rígidas... de modo que la hora del deceso debió ser antes, ¿ no cree?
Bildiğiniz gibi, beyindeki ısı kaybı ölüm ânını saptayabilmek için en güvenilir yoldur.
Como sabrá, la pérdida de calor del cerebro... es la forma más confiable de establecer la hora del deceso.
Bu ânın gelmesini yıllarca bekledim.
Llevo muchos años rezando por este momento.
Ânında içini açmış oluyor ve hislerinle baş etmeye başlıyorsun.
Ya está empezando a abrirse. En cuanto se enfrenta a las cosas.
Bir daha yaşayamayacağın bir ânın ellerinden nasıl kayıp gitmesine izin verdin?
¿ Cómo puedes dejar que un momento así... desaparezca de tu vida para siempre?
İlişki yaşayamayacağımızı biliyorum ama ânı yaşamaya çalışıyorum işte, anlarsınız ya?
No hay posibilidad de que nos liemos... pero intento grabar estos momentos.
... önemli bir ânı paylaşıyor gibiyim.
... maravilloso con vosotros, ¿ sabéis?
Sizce de bunun için hayatımızın en önemli ânını beklememiz gerekmez miydi? Ya da hepimiz ismimizin anlamını yaşamalıydık.
¿ Creen que nos los pusieron... y nos escogieron para un gran momento de la vida... o que a todos nos cayó la maldición de Caín?
Bu hayatımın en tatmin edici ânıydı diyebilirim.
Fue el momento... más completo de mi vida.
İşte sayın seyirciler, işte itfaiye geliyor ne kadar muhteşemler, bu bir zafer ânı!
Qué despliegue de fuerzas. Grandioso, gigantesco. Los bomberos instalan sus mangueras en batería. ¡ Bravo!
Sırf o ânı düşünerek iki saat geçiriyorum.
¡ Puedo estar 4 horas solo pensando en esa vez!
İDARİ MÜLK İZİNSİZ GİRİLMEZ Bu sanatın etkisiyle günleriniz mutlu bir şekilde geçer. Her gününüz geçmiş veya geleceği düşünmek yerine ânı yaşamayla geçer.
PROPIEDAD DEL GOBIERNO NO ENTRE SIN PERMISO... que como resultado todos tus días son buenos días y cada día debe ser plantearse como vivido en el momento en vez de hacerlo en el pasado o en el futuro.
Hudut hattına girdiğimiz ânı unutmam mümkün değil. Çünkü Dunkirk'ten geri çekilirken artçı birliklerin komutanıydım.
( Horrocks ) Mi muy gran momento fue cuando cruzamos la frontera, porque, como ven, l había mandado a la retaguardia durante la retirada de Dunkerque.
Eğer bir günlüğüm olsaydı, Plum Creek'e geldiğimiz ilk günü muhakkak yazardım. ve arazideki evi ilk gördüğümüz ânı.
Si tuviera un diario escribiría sobre el día que llegamos a Plum Creek y de lo que sentí al ver lo que sería nuestra futura casa.
Ayrıldığımızda bu ânı hatırlayalım.
Recordemos este momento incluso cuando estemos lejos uno del otro.
Umarım ulu Tanrı sana bu ânı utanç içinde tekrar tekrar yaşatır.
Que Dios te conceda tiempo para avergonzarte de este momento.
Burada iğnenin yapılış ânını görüyoruz.
Aquí lo vemos justo cuando le dan la inyección.
Her ân, her olay.
Cada momento, cada acontecimiento.
Etrafındaki insanlar gibi davranmaya başladığın... ilk ânı hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas la primera vez que empezaste a comportarte como quienes te rodeaban?
Zelig hiçbirşey hatırlamaz, ancak... bir nöbet ânında olmuş olabileceğini kabul eder.
Zelig no recuerda nada, pero admite que podría haber sucedido en una de sus etapas.
Bu ânı yıllardan beri bekliyordum.
Hace años que espero este momento.
Bugün burada kısa süreliğine de olsa günlük koşuşturmadan uzaklaştığımız bir ânı, güzel bir arkadaşlık, dostluk ruhu içinde paylaşıyoruz. Ev sahiplerimiz de onlar için ne desem
Ahora estamos aquí reunidos, momentáneamente lejos del bullicio de nuestras rutinas diarias, en un espíritu de buen compañerismo, un verdadero espíritu de camaradería, y como huéspedes de ¿ cómo debería llamarlas?
Bu yüzden kendimi engelledim, ağırdan aldım ve ona bağlandım. Ve doğru ânın gelmesini bekledim.
Al final evité el tema, lo aplacé y me obsesioné con ella, y con encontrar el momento apropiado de decírselo.
Artık bu benim kader ânım.
Ha llegado la hora de mi destino. ¡ No ha llegado su hora!
Yani şimdi o kıskançlık krizi ânında karına aşk mektubu mu yazdın?
En un capricho de celos... ¿ le escribiste una carta de amor a tu esposa?
Pozisyonumuza göre bu rakamları haritada işaretle bizi ilk vuracağı ânı bilmem gerek.
Marca estos números. Necesito saber cuando se aproximen al borde.
Bizler gazabımızdan ötürü savaşmadık. Ancak görkemli ânılar bizi alıp götürür. Ulusal kahramanlarımız ve babalarımızın şarkıları...
No luchamos por ira, es por la gloriosa memoria de nuestros héroes nacionales, y las canciones de nuestros padres.
Ne kadar güzel bir ân işte! Hayat ne güzel.
Es maravilloso en sí, eso es la vida.
Bu ânı, dumanı, arabaları ve lokantaları ve pateni unutalım ve sadece bunu hatırlayalım.
Olviden por un momento restaurantes, coches y pistas de patinaje y piénsenlo :
Sirenleri duyduğu ânı hatırlıyorum.
Recuerdo que cuando oyó las sirenas.
Doğru ânı bekliyordum, ama o an hiç gelmeyecek.
Estaba esperando el momento adecuado, pero sé que no llegará.
Her ânı değerlendirmelisin.
Tienes que disfrutar cada momento.
Hayır, onları birlikte geçirdiğimiz bu ânın hatırına saklayın.
Guárdelos como recuerdo del tiempo que pasamos juntos.
Bir ânı yıllar boyunca hayâl edersin ve o an gelince bir şekilde kaybedersin.
A veces puedes soñar con un momento toda la vida, hasta que llega y se va.
Ânı yaşamak.
Vivir ahora.
Neden her zaman aşkın başladığı o ânı fark etmeyiz?
¿ Por qué no podremos reconocer el momento en el que nace el amor?