Öyle değildi Çeviri İspanyolca
1,640 parallel translation
Ama içerik pek öyle değildi. Sadece belli etmiyordum.
Pero en el fondo era escalofriante.
Ne yazık ki öyle değildi.
Tristemente, este no era el caso.
- Buralarda pek öyle değildi.
No aquí, aquí no lo era.
Mümkün değil, bu çocuk öyle değildi.
De ningún modo. No este chico.
Bunun doğru olmasını istiyordum, ama hiç de öyle değildi.
Quería que fuera verdad, pero nunca lo fue.
Hayır bence öyle değildi.
- No por mi culpa, no lo hará.
Her zaman öyle değildi.
Él no siempre fue así.
O her zaman öyle değildi.
Él... no siempre fue así.
Fakat bu öyle değildi.
Pero no era así.
Ama öyle değildi değil mi?
Pero este- - este no es el caso, ¿ verdad?
Hayır, öyle değildi. Tamam mı?
No fue sólo una aventura, ¿ vale?
Ama öyle değildi.
- Eso mismo. - Pero él no hubiera debido.
Hayır, öyle değildi.
No, no fue así.
Annemin eskiden tanıdığı bir kız- - Kız partinin birinde aşırı dozda uyuşturucu almış. Arkadaşları da onun kendinden geçtiğini sanmışlar çünkü çok fazla içmiş ve bu yüzden onu okula, otoparka götürmüşler ve yağmurun altına yatırmışlar sözümona bunun eğlenceli olacağını düşünüyorlarmış ama gerçekte öyle değildi, çünkü kız orada ölmüş.
Una vez mi mamá conoció a una chica que... estaba en una fiesta y tuvo una sobredosis de drogas y sus amigos creyeron que sólo se había desmayado porque había tomado demasiado, así que la llevaron al estacionamiento de la escuela
12 yaşından beri metalle ilgili her şeye saplantılıyım. Ve ailemin bunun geçici bir evre olduğunu ümit etmesine karşın öyle değildi.
Me ha obsesionado desde los 12 años y aunque mis padres esperaban que fuera una fase, no lo era.
Ondan önce Deep Purple'ın organize bir çalma şeklinin olduğunu sanıyordum. Ama hiç de öyle değildi.
Hasta entonces yo pensaba que Deep Purple tocaba estructuradamente, pero no era así.
- biliyorum kolay akıllda kalan ama o zaman hiç de öyle değildi.
Gracioso, sí, pero no en ese momento.
O her zaman öyle değildi.
No fue siempre así.
Ama öyle değildi.
Pero no lo fue.
Bence öyle değildi.
No hay nada honesto en eso.
Blair Waldorf benim umurumda değil. Bunların hepsi onun için bir oyun. Hayır, bu defa öyle değildi.
no me importa blair waldorf todo esto es un... es todo un un juego para ella no, en este caso no lo es blair quiere a chuck. pero ha estado tan asustada de admitirlo
Emir öyle değildi!
¡ Esa era una orden!
- Hiç de öyle değildi baba.
- No, no fue así, papá.
Öyle mühim birşey değildi.
No era muy bueno.
Babam öyle biri değildi.
- Mi papá no era así.
Meteor yağmurunda Smallville'de olmamız rastlantı değildi öyle değil mi?
No fue accidental que estuviésemos en Smallville el día de la lluvia de meteoritos, ¿ verdad?
Öyle dramatik değildi ama benim için değişiklik vakti gelmişti.
Nada dramático, pero era hora de cambiar.
gerçek değildi, öyle değil mi?
No era real, ¿ verdad?
Öyle biri değildi.
No fue así.
Hayır, öyle bir ilişki değildi.
- No, no fue así.
Suç mahalli ekibi üzerinde sudaki klor ve diğer kimyasallar tarafından fazlasıyla seyreltilmiş kan buldu. Öyle. Ama kan grubu B pozitifti, Domini'inki değildi.
Los de la escena del crimen encontraron sangre sobre él... muy degradado por el cloro y otros químicos en el agua, pero el tipo era B positivo.
- Kocam öyle biri değildi, tamam mı?
Mi marido no era así, ¿ entendido?
Bana göre öyle değildi.
Muy fuerte para Sergei, sí, pero no para mí, no.
Charlie öyle biri değildi.
Ese no es del tipo de persona que Charlie era.
Söyledim, öyle bir şey değildi.
Ya te he dicho que no fue así.
Cardell öyle biri değildi.
Cardell no era así.
Öyle bir konuşma değildi.
No era ese tipo de conversación.
- Öyle değildi.
Nunca fui así
Bana öyle gelmiş olabilir ama Randy bu sabah stresli görünüyordu Ve öyle görünen sadece o değildi.
Quizás era mi imaginación pero Randy parecía un poco estresado esta mañana. Y no era el único.
Kapı açık değildi. Öyle olmalı.
- La puerta no estaba abierta.
Sörfçülerdi, ama öyle serseri tipler değildi.
Eran surfistas, sabe... no como vagos surfistas.
Ve annem öyle biri değildi.
Y ella no era esa persona.
- Ağlamak bir komplimandır. - O öyle bir kompliman değildi.
- Las lágrimas fueron un halago.
Sevgilinin kiminle düzüştüğünün öğrenilmesinden öyle korktun ki Nate'in düzülmesi senin için sorun değildi.
Pienso que te daba demasiado miedo que se dieran cuenta a quién se estaba tirando tu novio... que estabas deseando tirarte a Nate.
Yani kız arkadaşım değildi. Eğer öyle düşündü isen. Çünkü kız arkadaşım yok.
No es mi novia si es lo que pensaste, porque no tengo novia y estoy divagando, así que...
- Öyle birşey değildi.
- No era eso.
Öyle bir sey degildi.
No fue así.
Hadi, öyle bir şey değildi.
No, vamos, no fue así.
Bu öyle bir şey değildi.
Pues esta vez no era así.
Öyle bir şey değildi. Güzeldi. Birçok kişi onun hakkında güzel şeyler söyledi.
No es eso, es agradable cuando la gente dice cosas buenas acerca de ti.
Hayır öyle bir şey değildi.
No, no fue así.
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
değildir 62
değildim 75
değildin 22
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle görünüyor 500
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle görünüyor 500