Anlıyorum ki Çeviri Fransızca
825 parallel translation
Ama anlıyorum ki burada da yapacak pek çok şey bulmuşsun.
Mais j'imagine que vous aviez à faire ici.
Şimdi anlıyorum ki benim için hiçbir kaçış yok.
Je n'ai pas d'autre issue.
Anlıyorum ki yapmayacaksın.
Je comprends.
Anlıyorum ki eğer anlatmazsam ikisi birden asılabilir.
Si je garde le silence, j'aurai deux morts sur la conscience.
Ama şimdi anlıyorum ki, bana çocuktan bahsederken onu öldürmemi istiyormuş.
Mais maintenant, je sais qu'elle voulait que je la tue.
Şimdi anlıyorum ki bunu yapamıyorum.
À présent, je le peux.
Anlıyorum ki bu konuda baya temkinlisin?
Ils ne savent rien de moi.
Ama anlıyorum ki biraz önce... ayrılmak istemişsiniz... bu çok kıymetli açıklamayı yapmadan.
Mais j'ai eu l'impression, il y a quelques instants, que vous vouliez partir sans nous faire profiter de ce précieux témoignage.
Dr. Kesselbach, anlıyorum ki siz de 34. fırtına... takımında görevli bir hekimsiniz...
Docteur, vous êtes aussi le médecin officiel du groupe d'assaut 34?
David, anlıyorum ki.. İstediğini anla.
Dois-je comprendre... comprends ce que tu veux.
Bu endişeli bakıştan anlıyorum ki yakın bir akraba.
Quelqu'un de proche, à voir votre air inquiet.
Şimdi anlıyorum ki... insanın ümit edecek bir şeyi olması lazımmış.
Je viens de réaliser qu'il vaut mieux garder un espoir.
Ve şimdi anlıyorum ki, benimle sadece eğleniyordu.
Je réalise qu'elle voulait juste me ménager.
Anlıyorum ki, sen zayıf bir öykü işine yaramaz.
Si nous voulons pas un article insipide.
Özür dilerim. Anlıyorum ki, şu anda sizler gerçekleri istiyorsunuz.
Je sais que maintenant vous voulez des faits.
Sizinle tanışmamıştım, ama şimdi sizi görünce anlıyorum ki... özünüzü tam anlamıyla yakalamışım.
Et je vois maintenant que je vous ai traduits a la perfection.
Ve anlıyorum ki Sibela'nın dünkü ziyareti beni boşa umutlandırıp... sonra da hayal kırıklığına uğratmak içindi.
Je me rends compte que Sibella ne m'a fait entrevoir un espoir qu'afin de mieux me désespérer.
Milly şimdi anlıyorum ki sen ona aşıksın.
Je ne comprends pas. Êtes-vous amoureuse de lui?
Ben de çok düşündüm ve artık anlıyorum ki biz asla boşanmayacağız.
J'ai réfléchi dans ma solitude. Nous ne nous séparerons jamais.
Anlıyorum ki Kaliforniya çok güzel bir yer.
Il paraît que la Californie est un très bel endroit.
- Anlıyorum ki zengin birisiniz.
- Il paraît que vous êtes riche.
Şu an size bakıyorum, ve anlıyorum ki, burada geçen dört yıla rağmen, sizi tanımıyormuşum.
Je vous regarde en cet instant, et je comprends, qu'âpres quatre années passées ici, je ne vous connais même pas.
Şimdi anlıyorum ki, kız kardeşimin ölümü bir kazaydı.
Je sais à présent que la mort de ma sœur était un accident.
Anlıyorum ki Bayan Wolf vakasını bırakmışsın.
Vous auriez abandonné le cas de Mme Wolf.
Şimdi anlıyorum ki salak durumuna düşen sadece benim.
Je viens de réaliser que je suis un sacré idiot.
Şimdi anlıyorum ki, sen bir kralın kızı olabilirsin.
Je conçois désormais que vous puissiez être la fille d'un roi.
Baktığımda, anlıyorum ki. O da benim gibi.
Je regarde et je vois maintenant.
Anlıyorum ki... Miguel Ostoss'u siz öldürdünüz.
Je vous dirai tout net... que c'est vous qui avez assassiné Miguel Ostoss.
Anlıyorum ki, kendisine güvenmekle hata ettiğim bu gazeteci maalesef hiç değişmemiş.
Je lui avais bien imprudemment rendu ma confiance, mais il n'a pas changé! Il ne poursuit qu'un but :
Anlıyorum ki etrafım vatanseverlerce sarılmış öyle mi? Diğerleri değil.
Je vois que je suis entouré de patriotes.
Ama şimdi anlıyorum ki, gerçek sevgiyi kısa, fiziksel ve rast gele ilişkilerde değil, burnunun dibindeki derin ilişkilerde...
Note de l'auteur. J'ai compris que je ne trouverai pas le bonheur dans les aventures passagères, Note de l'auteur.
Tam olarak nasıl hissettiğinizi anlıyorum. Ama anlamanız gerekir ki seyahatimin amacını tehlikeye atamam.
Je vous comprends, mais je ne peux pas compromettre ma mission.
Evet tabi ki, sevgili dostum, anlıyorum.
Je laisse notre adresse.
Tabii ki anlıyorum.
- Bien sûr.
İnan ki bana bahşettiğin şerefi anlıyorum. Gururum okşandı, teşekkür ederim.
Je comprends l'honneur que tu me fais.
Şimdi daha iyi anlıyorum. Ama eminim ki ilginç domuz avından sonra yine eski Rudolf olacaksın.
Mais, évidemment, la chasse au sanglier... a eu votre préférence.
Demek ki bir kral bile tuhaf olabilir, anlıyorum.
Donc, même un Roi peut être curieux.
Biliyorsun ilk kez ayrı kaldık. Anlıyorum tabii ki.
Notre première séparation!
Şüphesiz ki bir müşteriyi yaralaman hataydı... ama gerçekten ne hissettiğini anlıyorum.
Bien sûr, tu as eu tort de blesser un client, mais je comprends très bien ce que tu as ressenti.
Talebinizi tamamen anlıyorum, Bayan de Vilmorac. Kontes'in kişiliğini elimden geldiğince iyi anlamaya çalışacağım ne var ki böyle kısa bir süre içinde anlamak için fazla sayıda gizemli zıtlıklarla ve inceliklerle dolu bir kişiliğe sahip.
Je comprends votre curiosité, ma chère, et j'essaierai de la satisfaire, mais une femme aussi complexe est difficile à décrire en quelques mots.
Tabii ki anlıyorum.
Bien sûr, je comprends.
Anlıyorum. Ama takdir etmelisiniz ki...
Excusez mon mari.
Anlıyorum ama unutma ki yanımda her zaman yerin vardır.
Je comprends. Mais tu es chez toi, ici.
Onun seçilmesini anlıyorum, ama benim elimden ne gelir ki?
Oh! j'aime pas ça, j'aime pas ça T'as du feu par hasard?
Dedi ki, domuzu 100 kilo imiş. - Anlıyorum.
Que son porc pesait 180 livres.
- Anlıyorum, ama ne yazık ki...
- J'ai bien peur...
Bunu anlıyorum. Umuyorum ki uçaklarımızı vurabilirsiniz.
Je comprends.J'espère que vous descendrez nos avions.
Tabii ki, anlıyorum ne demek istediğini.
Je vois.
Evet, anlıyorum ama sen, dostu olmayan, kimsesiz bir çocuksun, kimin umurunda ki?
Puisque tu es une pauvre orpheline sans amis, qui cela intéresse t'il?
Bu konudaki endişelerini anlıyorum ama bilmelisin ki bu benim sorumluluğum. Ve kurtulma şansımızı arttırır.
Merci de vous inquiéter pour moi... mais ma décision n'engage que moi et... elle accroît vos chances... d'être sauvés.
Anlıyorum, Rahibe Ana... ama bu çok acı ki... yarış bir protestan tarafından kazanılacak.
Je comprends. Dommage! La course sera gagnée par un protestant.