English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Belki daha da fazla

Belki daha da fazla Çeviri Fransızca

127 parallel translation
Belki daha da fazla.
Peut-être même plus.
- Belki daha da fazla.
Peut-être plus.
Belki daha da fazla.
Peut-être plus.
Bir hafta, belki daha da fazla.
Une semaine, peut-être plus.
Belki daha da fazla 25 yıl sonra... ben de oraya gideceğim.
Ou même plus. Dans 25 ans, moi aussi,... je m'en irai, sur le dos... de Késakichi.
Onu günde on kez açtım, belki daha da fazla.
Je l'ouvrais plus de dix fois par jour.
- Belki daha da fazla.
- Si ce n'est plus.
Orada üç bin tane kafatası vardır. Belki daha da fazla.
A côté des trois mille crânes, ou plus, qui y sont déjà.
Hüküm giymiş muhtemelen binlerce, belki daha da fazla masum insan vardır.
II y a peut-être eu des milliers d'innocents condamnés, il y en aura sans doute des milliers d'autres.
Belki daha da fazla.
Peut-être plus encore.
Akciğer dokularınızın % 60'ını kaybettiğinizi söyleyebilirim, belki daha da fazla.
Je dirais que vous avez perdu... 60 % de vos poumons, peut-être plus.
Evet. Belki daha da fazla.
Peut-être même plus.
Bilirsin... bu zamanda, bu asırda... insanlar... hiç olmadıkları kadar vahşileşiyorlar... belki daha da fazla.
De nos jours, les gens sont de plus en plus dérangés.
Ama monoksit bir saat kadar süre alıyordu, belki daha da fazla.
Et le protoxyde pouvait durer une heure, parfois plus.
Sonra ben "hayır" dedim 5 kere, belki daha da fazla.
Puis j'ai encore dit "non", cinq fois, peut-être plus.
Dinleyin, insanlarının sizin kadar belki daha da fazla gelişmiş olduğu... bir gezegene gitmiştik.
On est allés dans une planète où les gens étaient aussi avancés que vous.
Çalışmalarımız binlerce, belki daha da fazla insanın hayatını kurtarabilir.
Notre travail pourrait sauver des milliers de vies!
İki düzine. Belki daha da fazla.
- Deux douzaines, peut-être plus.
Ortalama bir öküz 15 ya da 18 dolara satılıyor. Belki de daha fazla.
Donc, un bœuf moyen devrait rapporter au moins 15 $ par tête.
- Belki daha fazla, onu da öğreniriz.
- Peut-être encore plus, on va le savoir.
Bu olanlar yaklaşık üç sene ya da belki daha fazla öncesindeydi.
Cela fait trois ans...
Evet, orada bütün bir müfrezeyi devirirsin, ya da biri bir bomba icat eder ve şıp diye 100000 kişiyi öldürür ve belki de daha fazla madalya alır.
Je ne sais même pas qui me paie et je ne veux pas le savoir. Quelle différence? Vous ne vous êtes pas demandé pourquoi ils le voulaient mort?
Belki sabahtan önce daha da fazla.
Et peut-être plus avant l'aube.
Belki daha fazla da olabilir.
Voire plus.
Belki de daha fazla, çatıda.
Peut-être plus. Sur le toit!
Oh, 10 ya da 12,000 şişe, belki daha fazla.
Environ 10 ou 12000 bouteilles.
Senin zamanında da şimdikinden fazla aşk yoktu. Daha çok ikiyüzlülük vardı belki, o kadar.
De ton temps, il n'y avait pas plus d'amour, un peu plus d'hypocrisie, peut-être.
Oyunun kurallarını bana da anlatırsanız belki biraz daha fazla zevk alabilirim.
- Expliquez-moi les règles du jeu pour que j'y prenne du plaisir.
Senin kadar onun da hakkı var. Belki daha fazla. Plaj evinin önünde.
C'est autant à lui qu'à toi, même d'avantage, puisqu elle est devant chez lui.
Belki de böyle olmazdı ben daha fazla ilgi gösterseydim ya da daha dikkatli olsaydım ya da bir vajinam olsaydı.
Ce ne serait pas arrivé si j'avais été plus présent... si j'avais été plus attentif... ou si j'avais un utérus. - J'y crois pas!
"Diğer uygarlıklarla iletişim kurmanın artık rüyalarımızı bile aşan bir durum olmadığına, bunun insanlık tarihinin doğal bir parçası olduğuna ve belki de pek çoğumuzun ölmeden bunun gerçekleştiğini göreceğimize hergün daha da fazla bilimadamı inanıyor."
De plus en plus de scientifiques pensent qu'un contact avec d'autres civilisations n'est plus désormais qu'un rêve, mais un événement naturel de l'histoire de l'humanité, que vivront peut-être beaucoup d'entre nous.
Belki daha fazla sayıda postere ihtiyacın vardı, hayatım.
Peut-être que tu avais besoin de plus d'affiches, chérie.
Belki dekorasyonla biraz daha az vakit geçirmelidir ve yatak odasında da biraz fazla.
Elle passait trop de temps à décorer... et pas assez dans la chambre.
Onu nasıl yakalayacağız? Dün yarım gün önümüzdeydi. Belki bugün daha da fazla.
Comment va t-on faire pour l'attraper s'il avait une demi journée hier et peut être plus aujourd'hui?
Belki daha da fazla.
Raison de plus.
Belki yüzlerce değil ama bir çift, üç ya da daha fazla.
Non, j'exagère, mais facilement trois de plus.
Minimum beş yıl yer, ancak eski suçları da var belki daha fazla olabilir.
Cinq ans minimum et il a des antécédents, ce sera beaucoup plus.
Kışın geldiğini düşünürsek, belki daha da fazla.
Voire plus avec l'hiver qui arrive.
Haklıydı bunu ona ben yapmıştım ve hoşuma da gidiyordu asıl komik olansa onu hala seviyordum hatta belki şimdi daha fazla sonunda bana ihtiyacı olduğunu, [br] beni takdir ettiğini hissetmiştim.
Elle avait raison. Je l'avais rendue accro. Et je prenais mon pied.
Belki ağzımı da daha fazla açarım. Daha cezbedici olur.
Est-ce que je dois relaxer mes lèvres, peut-être ouvrir plus ma bouche, pour être plus invitante?
Daha da fazla belki.
Peut-être même plus.
Onu koli bandı ile bantlayıp, sonra da 50 defa bıçaklamış, belki daha fazla.
Il l'a attachée avec du ruban adhésif, l'a poignardée 50 fois, peut-être plus.
Bizden biraz daha fazla ilgileniyorsun belki, ama kutsal bir yükü kutsal omzunda taşıyacak kadar da değil. Matbaan bir meleğin hediyesiyse, iş değişir tabii. Durum böyleyse el değiştirme sırasında orada olmak isterdim.
Peut-être plus que nous autres, mais ce n'est pas une mission ou un quelconque fardeau sacré, sauf si l'imprimerie est le cadeau d'un ange, et si c'est le cas, je voudrais être là pour la remise.
1 gün, belki daha da az... ve bu daha fazla kurtulan almamak üzere kurulan hesap.
Un jour, voire moins. Si nous ne recueillons aucun survivant.
Belki daha daha da fazla.
Peut-être plus.
Belki düşündüğünden daha fazla ortak noktamız vardır da, bunu öğrenme fırsatını asla elde edemeyeceğiz.
On a probablement plus de choses en commun que ce que tu crois. Mais encore une fois, on n'aura probablement jamais la chance de le découvrir.
Böylece Musa'yı da listeden çıkartıyoruz. Fakat gündelik hayattaki ahlaki ikilemlerle bir şekilde daha fazla yüzleşen, önemsiz karakterler de var. Belki onlar daha iyi birer "örnek kişi" dirler.
En quoi l'histoire de Moïse se distingue moralement d'Hitler violant la Pologne, ou Saddam Hussein massacrant les Kurdes ou les Arabes des Marais?
Belki on ya da daha fazla davamız düşebilir.
On va être assailli par minimum une douzaine de réclamations.
... belki biraz daha fazla sonra meydana gittik ve galiba 11 : 30'da oradaydık.
Le temps d'arriver sur la place... À 11 h 30, on était sur la place.
Jen, düşünüyordum da, geri döndüğümde, belki birlikte daha fazla vakit geçirmeliyiz, hep birlikte.
Je me disais qu'à mon retour, on devrait peut-être passer un peu de temps ensemble. Tous les trois.
Belki de daha da fazla tasarruf yapıp benimle eski karının evinde sex yapmalıydın.
Peut-être que tu aurais pu économiser encore plus d'argent en couchant avec moi dans la maison de ton ex-femme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]