Belki bir gün Çeviri Fransızca
1,977 parallel translation
Belki bir gün orada alışverişe gidebilirsin.
Tu pourrais y aller un jour, pour faire les boutiques.
Belki bir gün sizinle bir arada yaşamayı öğreneceğim.
Peut-être même qu'un jour, j'apprendrai à bien m'entendre avec chacun d'entre vous.
Evet, ben de öyle umuyordum, belki bir gün kalkıp konuşursun.
Oui, j'espérais qu'un jour, tu te lèverais pour parler.
Bana, bunları, bu kutunun içinde saklayacağını, ve belki bir gün- -
Il m'avait dit qu'il les y garderait en attendant le jour où...
İstersen, belki bir gün beraber bir şeyler yaparız, ne dersin?
Quand vous serez guérie, on pourrait peut-être sortir un soir?
Belki bir gün beraber bir şeyler yaparız.
Tu voudrais qu'on fasse un truc, un de ces jours?
Kim bilir Bayan Bryan, belki bir gün bu küçük kız imparatorluklara hükmedecek.
Qui sait, maîtresse Bryan? Un jour, cette petite fille sera peut-être à la tête d'empires.
Belki bir gün geri getirirsin. Belki getirmezsin.
Vous le restituerez peut-être un jour, qui sait?
Her zaman belki bir gün babamın şarkılarımdan birini dinleyeceğini ve bir şeyler hissedeceğini umuyorum.
J'ai toujours l'espoir peut-être, vous savez un jour, mon père entendra l'une de mes chansons et se sentir, je ne sais pas, quelque chose.
Belki bir gün lazım olur diye, kendim için saklıyordum.
Tout, sauf une dose que j'avais gardée pour moi, juste au cas où j'en aurais besoin.
Belki bir gün beni affedersin.
Peut-être qu'un jour, tu pourras me pardonner.
Oh, eğer ikimiz de sıkı çalışırsak, belki bir gün kendi evimiz olabilir.
Oh! Euh... Peut-être qu'un jour nous aurons notre propre maison, si nous travaillons assez dur.
Belki bir gün seni affedebilecek duruma gelirim, ama affetmeyeceğimi biliyorum.
Peut-être qu'un jour, j'arriverai à te pardonner, mais je n'oublierai jamais.
Peki, kim bilir? belki bir gün birlikte çalışmak için bir şansımız olur..
On aura peut-être une autre chance de travailler ensemble.
Belki bir gün beni de evlat edinir.
Tu crois qu'il m'adopterait?
Belki bir gün sorarsın.
Peut-être qu'on pourra lui demander un jour.
Bu yüzden ödemeye devam ediyorlar, belki bir gün bu duyguları gider diye ümit ediyorlar ama bu duygular asla gitmeyecek.
Et ils continuent de payer, en espérant qu'un jour ces sentiments partiront mais ces sentiments ne partent jamais.
Belki kendini yeterince aşağılayabilirsen belki bir gün birisi seni affedebilir diye hissettin...
Vous pensez peut-être qu'en vous salissant assez... Un jour, peut-être que quelqu'un vous pardonnera...
Pekala, belki bir gün, Wallander, senin zamanın gelecek.
Peut-être qu'un jour, votre tour viendra.
Belki bir gün, Bilgisayar kafandan çıkarıldığında istediğin hayata kavuşur ve beni unutursun.
Tu sais, un beau jour, on t'enlèvera l'Inter Secret de la tête et tu auras la vie dont tu rêves et tu finiras par m'oublier.
Belki bir gün gelirim.
Peut-être, oui. Un jour.
Belki bir gün oğlumuz olursa...
Si on devait avoir un garçon
Belki bir gün muhteşem bir keşif olabilir bu.
Eh bien, ça sera votre grande découverte, un jour.
Belki bir gün daha kalırım, bu işi tekrar yaparız.
Je peux rester un jour de plus, on pourrait refaire ça.
Belki bir gün stüdyoya gelip biraz dostluk-matematiği kafiyeleri yapmalısın.
Faudra venir passer au studio un jour coucher des rimes mathématiques sur l'amitié.
Belki bir gün uyanacak ve Lucas'sız bir hayatın o kadar da zor olmadığını göreceksin.
Tu te réveilleras peut-être un jour et la vie sans Lucas ne sera plus aussi difficile.
Belki bir gün yeniden ebeveyn olursunuz.
Peut-être que vous voudrez un autre enfant.
Ben ve eşim, buraya yakın oturuyoruz. Belki bir gün bize gelebileceğini düşündük.
On s'est dit que ce serait sympa si tu passais à la maison.
Belki bir gün sana anlatırım.
Peut-être qu'un jour je te le dirai.
Belki bir gün kitap yazarım.
J'écrirai peut-être un livre un jour.
Bunları ister mi bilmiyorum ama belki bir gün.
Je ne sais pas si elle en veut, mais peut-être qu'un jour...
Belki bir gün Comstock'da buluşup bu günleri yad ederiz.
Un jour, on se retrouvera à Comstock Hall et on rira de tout ça.
Belki bu dünyanın yatakta kal deme şekli. Bırak bizsiz bir gün geçsin.
Peut-être que c'est la manière au monde de nous dire de rester au lit, juste... nous laisser un jour ensemble.
Pekala, bende umut ettim ki ondan bir parça alsam bu muhteşem adamdan sadece tek bir parçayı yanıma alırsam, bu belki beni de, bilirsin, bir gün bu tür bir cesaret veya onura ulaştırabilir dedim.
J'espérais qu'en emportant une partie... une petite partie de ce grand homme avec moi, il me serait aussi possible, un jour, d'atteindre ce degré de courage, et d'honneur.
Belki bir gün olur.
Un jour peut-être.
Seversin tabi, belki bir yıl veya bir ay, belki de bir gün, hatta bir saat bile olabilir.
Vous pouvez aimer, peut-être pour un an, un mois ou un jour... même pour une heure.
Belki de harika bir gün.
Peut-être même une super journée.
Belki başka bir gün. Kim bilir?
Qui sait, un autre jour, peut-être.
Belki de bir gün okuluma geri dönüp, çocuk doktoru olmaya çalışabilirim. Yani, başkalarının hayatına ve gelirine sahip olduğum bir gün.
J'aimerais arriver à reprendre mes études pour être pédiatre... un jour, quand j'aurai une autre vie et une source de revenu.
Belki ileride bir gün, şu ikinci kimlik olayına alışır.
Peut-étre qu'elle s'y fera un jour, à cette double identité.
Bir gün, bir ay, hatta belki bir yıl.
Un jour, un mois, même une année.
Bir gün belki bir yerlerde hesap ödersin,... işte o zaman mucizelere inanırım.
Quand on me paiera tout ce qu'on me doit sans négocier, alors je croirai aux miracles.
Belki de gelişmenin ölçüsü bu kadar çok söylenmesidir. Bu gün bir siyahı ayrımcılık yapabilme derecesine kadar yükselttik...
Les progrès qu'on a accomplis se mesurent peut-être au fait qu'aujourd'hui un Noir peut réussir à un tel point qu'il a la possibilité de pratiquer la discrimination.
- Belki burada bir kaç gün... - Hayır.
- Pour quelque jours, je pourrais...
Burada "Öğrenci İşleri" yazıyor. Belki de bir gün Tıp Fakültesi'ne kaydolmak için buraya başvuracak. Sen öğrenci misin?
Ça dit : "Affaires Étudiants." Es-tu un étudiant?
Belki de kendini yeterince aşağılarsan bir gün birisi seni affedecek gibi hissediyorsun.
Vous pensez peut-être qu'en vous salissant assez, un jour, quelqu'un vous pardonnera.
Sadece 2 gün, bütün yıl canının istediğini yapabileceksin ama benim belki sadece bir kaç saatim var.
C'est juste deux jours. Tu auras toute l'année. Consacre-moi juste quelques heures.
Belki bir gün seni affedebilirim ama olanlardan sonra sana bir daha güvenebileceğimi hiç sanmıyorum.
Je ne crois plus pouvoir te faire confiance.
Belki bir gün, o da buraya gelmek ister.
Peut être que ça lui plaira d'être ici un jour, aussi.
Belki, bir gün, gerçekten şanslıysan Billy Riggins kadar ateşli birini bulacaksın.
Et peut-être un jour, si tu as beaucoup de chance, tu trouveras un homme presque aussi sexy que Billy Riggins!
Biliyorum bu yaptıklarımı telafi etmeyecektir. Ama, umuyorum ki bir gün belki arkadaş olabiliriz.
Je sais que cela ne me fera pas pardonner, mais j'espère être un jour ton ami.
belki biraz 51
belki bir dahaki sefere 27
belki biraz daha fazla 16
belki birazcık 17
bir gün 730
bir gün gelecek 22
bir gün daha 22
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
belki bir dahaki sefere 27
belki biraz daha fazla 16
belki birazcık 17
bir gün 730
bir gün gelecek 22
bir gün daha 22
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39