English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bütün mesele bu

Bütün mesele bu Çeviri Fransızca

213 parallel translation
Maceralı bir tatile ihtiyacım var. Bütün mesele bu.
J'ai besoin de vacances et d'un soupçon d'aventure.
İşte bütün mesele bu.
C'est la question.
Bütün mesele bu.
C'est tout ce qui compte.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
Etre ou n'être pas? Telle est la question.
Olmak, ya da olmamak işte bütün mesele bu.
Etre ou ne pas être. C'est toute la question.
Bütün mesele bu muydu yoksa?
- C'est de ça dont il s'agit?
İşte bütün mesele bu.
Là est la question.
Bütün mesele bu.
C'est ça, mon truc.
Bütün mesele bu aletleri kullanmayı öğrenebilmekte.
- Le tout étant de savoir les manier.
Bütün mesele bu mu?
Et c'est tout?
"Olmak ya da olmamak, bütün mesele bu" Binbaşı Celliers.
"Être ou ne pas être." Telle est la question, major Celliers.
işte bütün mesele bu.
Voilà la question.
İşte bütün mesele bu.
Voilà la question!
İşte bütün mesele bu, Walter.
Pas réel. C'est tout le problème, Walter.
Bütün mesele bu muydu?
C'est donc ça?
Olmak ya da olmamak, .. işte bütün mesele bu.
Être ou ne pas être, là est la question,
İşte bütün mesele bu.
Voilà la question
Bütün mesele bu muydu?
C'est ça, alors?
İşte bütün mesele bu!
C'est tout le truc!
İşte bütün mesele bu Atılgan ikinci tarihi esere sahip.
Ce qui compte, c'est que l'Enterprise ait le second objet.
Bütün mesele bu.
C'est tout.
Bütün mesele bu mu?
C'est tout?
İşte bütün mesele bu :
voilà la question.
İşte bütün mesele bu. "
"Là est la question."
Görüyor musun? İşte bütün mesele bu kara yumrukta.
C'est ce poing noir qui compte, négro!
Bütün mesele bu.
Terminé.
İşte bütün mesele bu.
Tout se résume à ça.
İşte bütün mesele bu nokta- - Bu Çeyrekte ki esas güç bunun üzerine kurulu.
Il faut se forger une place de poids dans ce quadrant.
Olmak, ya da olmamak işte bütün mesele bu.
Etre... ou ne pas être, c'est là la question.
Bütün mesele bu.
C'est ça, la question!
Bütün mesele bu.
C'est ça, le problème.
Bütün mesele bu.
C'est ce qu'il faut.
Herif Yahudi değil, bütün mesele bu!
Cet homme n'est pas un Juif, c'est tout.
Bak, bu adam kendini biraz sıkışık bir durama soktu ve ben de ona yardım ettim. Bütün mesele bu.
Il s'est mis dans le pétrin et je lui donne un coup de main.
Bütün mesele bu, değil mi?
Il n'y a que ça, n'est-ce pas?
Mesele bu demek. Bütün mesele bu.
C'est donc de cela qu'il s'agit.
Bütün mesele bu mu?
C'est ça qui te préoccupe?
Bu 35 yaşının üzerinde biriyle olmaz. Çünkü o zaman hemen çocuk sahibi olman gerekir. Bütün mesele bu.
Pas avec quelqu'un de plus de 35 ans car il faut avoir les enfants de suite... et c'est à peu près tout.
- Bütün mesele bu mu? - Evet.
C'est vrai?
Bu mesele bütün yönleriyle komisyonda tartisildi.
Tous les aspects de la question ayant été traités en commission.
İnsanın kolayca unutabileceği biridir. Sarhoş, bütün mesele bu.
Il est saoul!
Başka şansımız olmadığını biliyorum, ama bütün bu mesele çok sevimsiz.
Je sais que nous n'avons pas le choix, mais tout ceci est scandaleux!
Mesele şu ki, bu şekilde bütün... bütün...
Oui, je ne veux pas... je ne voudrais surtout pas que vous pensiez qu'il est au centre de ma...
İşte bütün mesele bu general!
C'est bien ce que je dis.
Bu bölgedeki insanlara gelince... bütün mesele tıbbi karantina uygulamak.
En ce qui concerne la population, c'est une simple quarantaine.
Bütün bu mesele işinin aramıza girmesi olayı sadece bir bahane değil mi?
Toute cette histoire de ton... "travail", qui nous sépare... n'est-ce pas un prétexte, alors qu'il s'agit d'elle? Certainement pas.
Bütün bu mesele çok gergin.
On est tous à cran.
Bu bütün mesele Bay of Pigs ile ilgili olduğu için. O gelirse- -
Toute l'affaire est reliée à la baie des Cochons.
İşte bütün mesele bu.
C'est la question, hein?
Yıldız Filosu için çalışmıyorsun. Bütün bu mesele gayri resmi.
Cette affaire est confidentielle.
Bu mesele duyulursa, bütün kediler için kötü olur.
Si ça se sait, c'est mauvais pour tous les chats.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]