Dediler ki Çeviri Fransızca
486 parallel translation
Dediler ki... Beni beklemiyor muydunuz?
Elles m'ont dit que... que vous m'attendiez.
Dediler ki, bana nasıl gözcülük yapılacağını gösterecekmişsin.
Pour que vous m'appreniez le quart.
Doktorlar bize dediler ki :
le médecin nous a dit :
Dediler ki, ortalık iyice kızışmış en güzeli, küçük bir salata gibi buzlukta durmakmış.
Ils ont dit que ça sentait vraiment le roussi... et qu'il fallait rester au frais comme une bonne petite salade.
- Ama dediler ki...
- On m'a pourtant dit à son sujet...
Rio'da Carmen'i söylüyordum ve duyup dediler ki ;
Je chantais Carmen à Rio. Ils m'ont entendue et ont dit :
Dediler ki, saatlerden söz ediyormuş... yeşil saatlerden.
On m'a dit qu'il parlait d'horloges. D'horloges vertes.
"Kim bizi bu şehirde tanır?" Dediler ki, "Steve Lacey."
"On connaît qui dans cette ville?" "Steve Lacey."
Tabii, dediler ki, "ona biraz yetenek verelim." "Kendisine yarayacak birşey yapamasın ama öteki insanların işine yarasın."
Mélangez un peu de talent avec le reste et vous obtenez candide et gauche Barney Sloan.
Dediler ki, otur Otur, tekneyi sallıyorsun
Et les gens disaient Assieds-toi, tu nous fais tanguer
Dediler ki, otur Otur, tekneyi sallıyorsun
Les gens disaient Assieds-toi, tu nous fais tanguer
Dediler ki, dikkat et Gidiyorsun cennete Dediler ki, dikkat et, Dikkat et, devireceksin tekneyi
Et les gens disaient, attention tu es en route pour le paradis les gens disaient, attention tu vas saborder le navire
Phillip hakkında korkunç şeyler anlattılar ve bana dediler ki... onunla ilişkim olduğu için devletin gözünde "çok değerli" biriymişim.
Ils m'ont dit que... ma relation avec lui faisait de moi un atout majeur.
Dediler ki :
Ils disaient :
Dediler ki bu adam, Bay Lowe...
Il paraît que ce M. Lowe...
Şey, dediler ki size ne zaman jöle getirilse siz hep tavuk istermişsiniz.
On m'a dit que lorsqu'on vous apportait de la gelée, vous vouliez du poulet.
Bana dediler ki, seçici davranıyormuşsun.
II paraît que tu es difficile.
O zaman dediler ki : "Eğer biraz biliyorsanız dördümüz paylaşalım". Richard ve ben, birbirimize bakıyoruz.
Ils disent : "Si vous en connaissez un bout, on partage tous les quatre".
Havariler ona dediler ki : "Yahudiler sana taş atmaya çalıştılar, ve sen şimdi geri mi dönmek mi istiyorsun?"
Maître, ils voulaient vous lapider et vous retournez là-bas?
Bana dediler ki ölüm... Ölüm değildir.
La mort n'est pas... pas la mort, disent-ils.
Dediler ki biz çok pahalıymışız!
Ils disent qu'on coûte trop cher.
Dün tam tuvaletteyken dediler ki "Hey, Johnny..."
Dans le vestiaire hier, ils disaient : "Johnny"...
Golf oynamak için. Arkadaşlar dediler ki- -
Mon copain comptait sur toi pour acheter ses clubs.
Dediler ki Gettysburg'da öldü. Little Round Top civarında.
Ils ont dit que c'est á Gettysburg qu'il est tombé... á un endroit appelé " "Little Round Top".
Gelmeden önce bana dediler ki bataklık insanlarının benekli derileri ve perdeli ayakları vardır.
On m'avait dit que les gens du marais avaient les pieds palmés. - Vous l'avez cru?
- Ama uçuş okulunda bize dediler ki...
- Mais on m'a dit...
Dediler ki, istedikleri sadece...
Ils ontjuste dit qu'ils voulaient...
Bilirsin, bana dediler ki...
Tu sais, on m'a dit...
Dediler ki bir iş ve bir ev bulduğu anda... buradan ayrılabilirmişsin.
- Ils m'ont dit que si tu avais un travail tu pouvais partir d'ici, Eddie.
Bana dediler ki... bugün herkesi öldür.
Ils me disent de tuer tout le monde aujourd'hui.
Dediler ki...
Ils m'ont dit qu'ils...
İki yıl önce Afrika'da böyle bir görevden sonra karargahtan dediler ki aksi yönde emir gelmiş.
Il y a deux ans, en Afrique, au cours d'une mission de ce genre, le QG me dit :
Daha çevirmeyi bitirmeden dediler ki...
Je n'ai même pas fini de composer et...
- Ama dediler ki... - Kim dedi?
mais ils ont dit... - qui a dit ça?
Çapamı elimden aldılar ve dediler ki, "Kaz burayı!"
Une autre "Creuse ici..."
Benimle dalga geçtiler, dediler ki : "Seni aptal! O günahın burada önemi yoktur."
Il s'est moqué et m'a dit "Espèce de con, ici les commères on en tient pas compte".
Onlar da dediler ki, "Tamam, bu Grunemann."
Il ont dit que c'était peut-être Gruneman.
Resepsiyondan dediler ki...!
- On m'a dit...
Ah, konuştuğum bütün öteki kişiler, onlar filmi seyretmişlerdi, ve dediler ki, siz cinayet işlendiği sırada sahnede filmin konuşmalarını yapıyormuşsunuz.
Tous les gens que nous avons vus étaient à la projection. Ils ont dit que vous faisiez le commentaire sur scène à l'heure du crime.
Az önce araştırmak için orada idim, ve bana dediler ki...
- Je viens d'appeler et on me l'a confirmé. - C'est arrivé quand?
Bana dediler ki : "Onu öldür ya da satın al"
Ils m'ont dit : "Tuez-le ou achetez-le".
Kasım 1891'de, dediler ki... 100 sterlinlik ödül...
En Novembre 1891... Disant qu'une récompense de £ 100 serait attribuée...
Dediler ki, "Emmi, bu işin sonu iyi olmaz."
Ils disaient toujours : "Emmi, ça ne finira pas bien."
Hep dediler ki, "Michael Corleone şunu yaptı" "Michael Corleone bunu yaptı".
Ils disaient tout le temps : Corleone, il a fait ci, Corleone, il a fait ça.
- Asla bilemezsin. Bana dediler ki, en iyi ailelerde oluyormuş.
Ça arrive dans les meilleurs milieux, à ce qu'on m'a dit.
Dediler ki Führer'in şahsi orkestrasıymış.
- c'est la garde privée du Führer.
Dediler ki "Bacaklarının arasından kurdeleleri çek."
Ils disaient : "Tire le ruban entre tes cuisses".
Ama dediler ki benden beklenen buymuş.
Mais ils disaient que c'était ça qu'on me demandait.
Bir değerin var ki, onu övdüler Hamlet'e, üstüne yok dediler.
Il s'agit du sport où vous brillez.
Emin misiniz? Bana dediler ki...
Vous êtes sûr?
Ve tanrılar ona göründüler ve dediler ki...
Le dieu lui apparut en disant ces mots :