Demek oluyor ki Çeviri Fransızca
2,353 parallel translation
Bu da demek oluyor ki bir sayfa en az 4,000 parçaya bölünmüştür.
Ce qui veut dire que chaque feuille peut être coupée en 4000 petits morceaux.
Ah, bu demek oluyor ki üçüncü bir seçenegimiz daha var.
Ah, cela nous amène à l'option 3.
Ama bunun için herkesin olmamamı istediği Oliver olamam bu da demek oluyor ki bazen aruzlarını şereflendirmek için, anına saygısızlık etmem gerekiyor.
Mais pour cela, Je ne peux pas être l'Oliver que tout le monde espère que je sois. ce qui veut dire que parfois, pour honorer tes souhaits,
Bu da demek oluyor ki sürücü, ne frene ne de direksiyona hiç dokunmamış.
Ce qui signifie que le conducteur n'a jamais freiné, il n'a même pas touché le volant.
Demek oluyor ki, ne istersen onu alabilirsin.
ça signifie juste que tu peux avoir ce que tu veux.
Bu da demek oluyor ki tüm o korkunç şeyler olacak ve yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Ça veut dire que toute les atrocités vont avoir lieu et on ne peut rien y faire.
Bu da demek oluyor ki, eğer elmasları bulabilirsek, Carl'ı bulmak için onları kullanabiliriz.
Ce qui veut dire que si on peut trouver les diamants, on peut alors les relier a Carl.
- Tebrikler Nellie. Bu da demek oluyor ki Cory sana danışmanlık yapacak.
Cela signifie que tu auras une session privé avec Cory.
Arabası hâla park yerinde, yani bu da demek oluyor ki... Aslında ne anlama geldiğini bilmiyorum.
Sa Jeep est toujours sur le parking, ce qui veut dire...
Bu da demek oluyor ki, o zaman kemoterapiye ihtiyacımız olacak.
Cela veut aussi dire que vous devrez faire une chimiothérapie.
Belki almaz, ayrıldıkları aracın arka tarafında hasar var, bu da demek oluyor ki sürücümüz veya aracın sahibi her kimse muhtemelen bir kaza yapmış.
le van qu'ils conduisaient avait quelques degats a l'arriere ce qui signifie que notre chauffeur ou la personne qui est proprietaire de cette voiture a probablement eu un accident de voiture.
En yüksek levele ulaştığın zaman alet tehditler algılıyor ve tamamen paramparça ediyor, ki bu da demek oluyor ki...
Lorsque vous atteignez le niveau final, le moteur utilisé pour prédire les menaces tombe complètement à plat, ce qui signifie...
Bu da demek oluyor ki menfaatleri kesinlikle gerçek.
Ce qui signifie que leur intérêt est vraiment réel.
Bu da demek oluyor ki bana hiçbir şey yaptıramazsın.
Ça veut dire que vous ne pouvez pas me faire fléchir.
- Bu da demek oluyor ki buradaymış.
- Donc, elle était ici.
Ne demek oluyor bu? Demek oluyor ki Mandy aynı anda iki yerde olamadıkça bu resmi o çekmiş olamaz.
À moins d'être à deux endroits en même temps, elle a pas pris la photo.
Yani bu demek oluyor ki senin fikrindi.
Ça veut dire que c'était votre idée stupide.
Bu da demek oluyor ki katil hala dışarıda bir yerde.
Cela veut dire que le tueur court toujours.
Tamam, demek oluyor ki... Okyanusta yirmi dakika kalmış, silah sesini duyan kimse yok...
Donc... 20 minutes dans l'eau, personne n'entend de coup de feu.
Bu da demek oluyor ki kime bulaştırdı bilmiyoruz.
Ce qui veut dire que nous ignorons qui d'autre est infecté.
O zaman bu demek oluyor ki...
Ok, eh bien, ça veux dire...
Kan bu alanda sınırlı kalmış, bu da demek oluyor ki..... vurulduğu anda ya yataktaydı, ya da yatağın yanında.
Le sang est confiné à cette zone, ce qui signifie qu'il devait être sur le lit ou à proximité quand on lui a tiré dessus.
Güzel. bu demek oluyor ki bu kampanya çalışanı tek Peter hakkında yalan söylemiyor.
Bien. Elle ne ment pas que sur Peter.
Bu demek oluyor ki olay steroidler hakkında değil.
Ce qui signifie que ce n'est pas à propos des hormones de croissance.
Bu demek oluyor ki Ruby şehirde kalacak, Lavon senin onun hakkında neler hissettiğini hiç ama hiç öğrenemeden Lavon'a birlikte olmaları için bir şans verecek.
Ca signifie que Ruby va rester en ville, lui donnant ainsi une chance avec lavon sans même qu'il ne sache ce que tu ressens pour lui.
Bu demek oluyor ki Colorado'lu çocuk hâlâ yaşıyor olabilir.
Ce qui veut dire que l'enfant du Colorado pourrait toujours être en vie.
Bağlarını koparıp kaçması demek oluyor ki bir daha geri dönmeyi düşünmüyor, öyle mi?
S'il s'est évadé et enfuit, est-ce que cela veut dire qu'il ne reviendra jamais vers vous?
Bu da demek oluyor ki ya Grayson'lar için çalışıyorsun ya da Initiative için.
Ce qui veut dire que vos travaillez soit pour les Graysons soit vous travaillez pour l'Initative.
- Şu demek... Bir bakalım akşam yemeği için çok erken öğlen yemeği için çok geç bu demek oluyor ki benden bir iyilik isteyeceksin.
Cela signifie, bien, voyons, c'est, euh, trop tôt pour le dîner et il est trop tard pour le déjeuner, tu doit donc avoir une faveur à me demander.
Bu da demek oluyor ki :... Bu da demek oluyor ki : bu tura atlayan herkesi sorgulamamız gerekecek.
Ce qui veut dire qu'on doit interroger tous ceux qui sont montés sur la scène.
Ama 1950'lere kadar havalandırma kullanıma hazır değilmiş. - Bu da demek oluyor ki- - - Biri yenileme yapmış.
Mais la clim'n'était pas disponible avant les années 50, ce qui signifie que... quelqu'un a fait une rénovation.
Bu da demek oluyor ki gerçekten de olduğunu söylediğin kişiymişsin..
Ce qui veut dire que tu es exactement celui que tu dis être.
Bu demek oluyor ki operasyonun bu tarafı ile arama daha güçlü bir güvenlik duvarı koymalıyım.
Ce qui veut dire que je dois couper tout ce qui peut me relier à cette partie de l'opération.
Bu demek oluyor ki yürüme, ve ellerini kullanabilme yeteneği zarar görebilir.
Ce qui veut dire que ses capacités de marcher, et d'utiliser ses mains vont être affectés.
Bu demek oluyor ki ; o senin kalbini kırdı, ve şu an başına ne geldiyse, hakediyor.
ça signifie qu'elle ta brisé le coeur et maintenant elle a se qu'elle mérite
Bu demek oluyor ki şu anda herhangi biri olabilir.
Ca veut dire que ça pourrait être n'importe qui
Bu demek oluyor ki şu anda herhangi biri olabilir.
Ça signifie qu'il pourrait être n'importe qui.
Bu demek oluyor ki o adamlardan biri kuduz mikrobu taşıyor.
Cela veut dire que maintenant l'un de ces hommes à la rage?
Bu da demek oluyor ki karşılaştığı ilk kişiler biz değiliz.
Ce qui signifie que nous ne sommes pas les premiers à être attaqués.
Bu demek oluyor ki sizinle görüşmesinden vazgeçmeyeceğimin farkında.
Ça veut dire qu'il sait que je ne vais pas le laisser s'en sortir sans vous avoir rencontré.
Bu demek oluyor ki ; zanlı her kim ise bu plastik ile bağlantılı.
Ce qui veut dire que nous pouvons réduire notre liste de suspects à tous ceux qui ont accès à une coupe UltraGulp.
Yerden yüksekliği 160cm ve bu demek oluyor ki katil 20 ile 30cm arasında daha uzun.
Le point médian est à 160 centimètres, ce qui veut dire que notre tueur mesure entre 1,75m et 1,80m.
Bu demek oluyor ki, biri soygun sırasında kiralık kasaya girdi.
Ce qui signifie que quelqu'un est entré dans la salle des coffres pendant le braquage.
Evet, aynen Doug.Bu demek oluyor ki katil cinayeti uzun süre önce planlayıp bir avantaja çevirdi. Yani biriniz, ki kısa süre içinde kimliğini saptayacağım, soğuk kanlı bir komplocu.
Ca veut dire que le tueur aurait du planifier le meurtre "très" à l'avance, alors l'un d'entre vous, que j'identifirai bientôt, est animal à sang froid intriguant.
Bu da demek oluyor ki Overtons'taki muhbirimiz doğruyu söylüyor.
Ben, ça veut dire que notre informateur chez les Overtons dit la vérité.
Bu da demek oluyor ki bir ömür içinde birden fazla avcı bulmak imkânsıza yakın.
Cela signifie que d'en trouver plus d'un dans une vie est presque impossible.
Bu demek oluyor ki Luke güneş gözlüklerini kaybetmekle ilgili doğruyu söylüyordu.
Huh, cela signifie donc que Luc a dit la vérité sur la perte de ses lunettes de soleil.
- Ki bu demek oluyor ki...
pour Abu Dhabi avec une escale à Doha. Ce qui signifie...
Bu demek oluyor ki Moira büyük ihtimalle burada.
Ça augmente les chances que Moira soit ici.
- Öyle. Ki bu da Yüzbaşı çok uzun bir konuşma yapacak demek oluyor.
Ça l'est, ce qui signifie que le capitaine va faire un très long discours
Üç aydır vizesiz burada yaşıyorsun. Evli değilsin, ki bu yasalsız çalışıyorsun demek oluyor ve bu iş çözülmezse... Felsefik kumpir arabana el konulup sen de sınır dışı edileceksin!
Vous vivez ici depuis trois mois sans visa, vous n'êtes pas mariés, ce qui veut dire que vous travaillez illégalement, et si ceci n'est pas résolu, votre euh... fourgon à patate philosophique sera fermé