English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Diyorum ki

Diyorum ki Çeviri Fransızca

3,341 parallel translation
Bir dostun ve kendini aptal durumuna düşürme alanında uzman bir kişi olarak sana gönülden diyorum ki çık git şu arabadan.
Donc, en tant qu'amie, et expert en la matière, dans l'art de se ridiculiser je te dis du fond du coeur, dégage de cette voiture.
Bir dostun ve kendini aptal durumuna düşürme alanında uzman bir kişi olarak sana gönülden diyorum ki çık git şu arabadan.
En tant que ton ami et expert du ridicule, je te le dis, du fond du coeur, sors de cette voiture.
Besbelli ikimizde birbirimizden hoşlanıyoruz diyorum ki istersen daha sonra biz ikimiz...
Et bien je pense que c'est clair que l'on se trouve tous les deux attirants et je me disais qu'après ça, on pourrait
Kendime diyorum ki :
Je me dis :
- Demek internette videoyu gördün. - O zaman dava kapanmistir. - Hayir sadece diyorum ki...
Tu as vu ça, donc l'affaire est élucidée.
Diyorum ki, kadın karakteri Grace Kelly'ye oynatabilseydim her şeyi yapmama izin verirlerdi.
Tu sais, je pensais que si je pouvais avoir Grace Kelly comme actrice, ils m'acquitteraient même d'un meurtre.
David, Paramount'ın Jerry Lewis'i ne kadar sevdiğini bilirsin fakat bu senin için biçilmiş kaptan ve diyorum ki -
Ecoute, Jack tu connais l'affection que porte la Paramount à Jerry Lewis, mais c'est dans tes cordes, et j'aimerais que tu...
Bazı uzmanlara göre silikon meme implantları tehlikeli, sağlıksız ve aşağılayıcı. Ben ise bütün haberciliğimle diyorum ki, memeleri getirin.
Selon certains experts, les implants mammaires en silicone sont dangereux et dégradants pour la femme, mais moi, je dis, dans mon plus beau style journalistique, amenez-moi des ballons.
Sana diyorum ki :
Soumets-toi à ma parole.
Sana diyorum ki :
Soumets-toi.
Hayır, bir başka iki yıl, diyorum ki...
Non, je parle juste de deux ans...
- Diyorum ki sinsi piçlere dikkat etmen lazım.
- Je dis juste qu'il faut que tu te méfies des sournois.
Diyorum ki Tanrı düşünce diyarında mevcuttur ve bu kolayca anlaşılabilir.
Dieu existe dans le royaume des idées, à la portée de la pensée humaine.
Şey, diyorum ki bunu kendim öğrenmem için bir şans verebilir misin?
Eh bien, je veux dire, Tu pourrais me donner une chance de découvrir ça pour moi, peut-être?
Evie, hayatım diyorum ki yemekten sonra seninle biraz konuşsak mı?
Evie, je me disais qu'après le dîner, on pourrait parler toutes les deux.
Diyorum ki, parası daha iyi olan yeni bir iş aldığımda, itiraz etmem.
Quand on me donne un nouveau boulot mieux payé, je discute pas.
Diyorum ki belki sen... Yani diyorum ki umarım çoktan işlenip satılmamışlardır.
Tu sais, j'espère... qu'ils ont pas vendu la planche.
Duncan, diyorum ki kendini nasıl görüyorsun.
Comment tu te vois?
Diyorum ki, geçmişe gidip adam öldüren ve dilimizi konuşan bir robot yapacaksan niye aksanlı yapıyorsun ki?
S'il te plaît, accroche-toi. Moi, ce que j'en dis... Si tu fabriques un robot qui parle anglais pour remonter le temps et tuer les gens, pourquoi est-ce qu'il aurait un accent?
Diyorum ki...
Du coup...
Ve diyorum ki, eğer ben, aç kalmayı göze alabiliyorsam... oğlum da ata binmemeyi göze alabilmeli!
Et je pensais que si je pouvais me passer de manger, mon fils pouvait se passer de monter à cheval!
Ona diyorum ki kimin zorlu olduğunu anlamışındır.
Je l'appelle mon... destructeur de tu-sais-qui.
Sadece diyorum ki... X-ray cihazınız yok mu burada?
Vous n'avez pas de machine à rayons X?
Diyorum ki, madam, biraz yürüyüş yapacağım.
Je pense, madame, que je vais marcher un peu.
Diyorum ki, hatun bir kaç kutunun içinde gömülmek zorunda kalmış.
Je veux dire, elle devra être enterrés dans plusieurs boîtes.
Sanki, bazen diyorum ki...
- Oui. Parfois, j'ai l'impression que...
Diyorum ki DNA sonucu ne derse desin savcılığın jüriyi Daniel'ın bu suçu işlediğine inandırması için onlarca seçeneği var.
Mon avis, c'est qu'il y a 100 différentes façons que l'accusation puisse convaincre un jury que Daniel l'ai fait, peu importe ce que dit ou ne dit pas l'ADN.
Diyorum ki, New York Times için çok fazla tekrara kaçıyorsun.
Je dis que c'est beaucoup de répétions pour le New York Times.
Diyorum ki emniyet amiri doğruyu söylüyor.
Tout ce que je dis, c'est que le Shérif a raison.
Ama diyorum ki şu açılan kapı bile hâlâ gerçek dışı sanki.
Mais, même l'ouverture de la porte semble si irréel.
- Ama tatlım, sana diyorum ki...
- Bébé...
İyi de neden bahsediyorsun? Bunun konuyla ne alakası var? Diyorum ki...
Ça n'a rien à voir.
- Diyorum ki, o kız var ya... Kendi gündemi var.
- Elle avait ses propres projets.
Ben diyorum ki parayı şeftali üreticilerinden alalım.
D'après moi, il faut faire payer les cultivateurs de pêches.
Sadece diyorum ki onları da hesaba katmamız lazım.
Je dis simplement qu'il faut penser à eux.
Diyorum ki, sorulmaya değer bir durum.
Ça vaut le coup d'essayer.
Diyorum ki beni görmeye geldiğinde işin içine para girsin istemiyorum.
Ça veut dire que... quand tu viens me voir, je ne veux pas qu'il soit question d'argent.
Bazen, yeminle diyorum ki sonumuz yeterince hızlı gelmiyor.
Parfois j'aimerais que la fin arrive plus vite.
Sana diyorum ki, bu kararın yanlış.
Et moi je te dis que tu as tord à ce sujet.
Ben diyorum ki.
Je le dis.
- Hayır, diyorum ki alt kademeden kişilere ulaşmak için... -... serbest gezetecilerle savaşacaksın. - Ne yaptıklarını biliyorum.
- Non, je dis que tu vas te battre avec des pigistes pour accéder au staff de bas niveau.
Diyorum ki eğer bu hikayede bir oyuncu olmasaydım bayağı komik olduğunu düşünebilirdim.
Je veux dire, si je n'étais pas un acteur dans cette histoire, je penserait que c'était très amusant.
Diyorum ki, sana arka çıkacağım evlat.
Je vais plaider ta cause.
Ben diyorum ki, şef, o kadar iyiyim ki, tuvaletimin üzerinde bu gerçeği doğrulayan anatomik olarak kusursuz bir hatıra var.
Pour ma défense chef, je suis très bon, et il y a un trophé anatomiquement correct sur mes toilettes qui confirme ce fait.
Diyorum ki bu hislerini daha keskin yapacak.
Je te le dis, ça aiguise tous tes sens.
Diyorum ki, kokuların yerlerini değiştirsek. Yiyecek kokularını doğa kokularından ayırsak.
D'accord, je pensais réorganiser la présentation, en séparant les parfums alimentaires des parfums naturels.
Şöyle, diyorum ki eşyaların size ait olduğunu kanıtlayabilir misiniz Bayan De Kock?
- Eh bien... je vous demande de confirmer à la cour que ces vêtements sont bien les vôtres, madame De Kok.
Diyorum ki senin evine mi dönsek?
On rentre chez toi?
Yeter ki dur! - Ben de bunu diyorum işte. O kadar da zor değilmiş değil mi?
- T'as compris, j'espère.
Biz parayı, aldığımızı ödemek için alıyoruz ve hiçbir kanun yok ki... sadece 10 senti sonra ödemek diyorum.
On a de quoi payer, et aucune loi n'interdit de dépenser... Je veux pour dix cents de ciment.
İnsanlar bana bunu neden yaptığımı sorduklarında onlara genellikle "Neden yapmayayım ki?" diyorum.
À la question pourquoi je l'entreprenais, je répondais : pourquoi pas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]