English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Dın

Dın Çeviri Fransızca

474,755 parallel translation
" Silahlı saldırgan montunun içine uzanıp'Allahuekber'diye bağırdı ve Brianna diye bir kadın tarafından anında yumruklandı.
"Le tueur aurait mis la main dans sa veste en criant Allahu Akbar," quand il a reçu un coup de poing d'une dénommée Brianna
O kadın için zırlamalarım, on yıl önce yapmaya başladığım bir şeyin birikimi gibiydi,
Le fait de chialer a cause d'une femme a été le point culminant d'un truc qui a commencé 10 ans plus tôt,
Sonunda onunla birlikte olmanın tek yolunun Helen'in cesedine bağlı olduğunu anladın.
Vous avez finalement compris que la seule façon d'être toujours avec lui c'était la mort d'Helen.
Tanışıklığımızın... nasıl başladığı göz önüne alındığında olağanüstü bir dereceye kadar nazik davrandın.
Vous avez été... d'un degré extraordinairement aimable considérant la façon dont nous avons fait connaissance.
Ayrıca Zootopia'yı izlemek için doğum sınıfına da katılmamıştım, yani geri bas.
J'ai aussi séché un cours d'accouchement pour voir Zootopia, donc lâche-moi.
Evde makinist el kitabını çalışıyor.
Il est en train d'étudier le manuel de l'ingénieur.
Leonard, kuramsal fizik dünyasında hiçbir zaman sonuca ulaşamazsın ; ispatı olmayan çok şey vardır.
Dans le monde de la physique théorique, on ne finit rien, trop d'improuvables.
Yardıma ihtiyacımız yok.
On n'a pas besoin d'aide.
Sürekli endişeleniyorum, hep yorgunum ve birkaç dakika içinde bir kitapçının otoparkında sütümü sağacağım.
Je suis toujours inquiète et fatiguée. Et bientôt, j'aurai une montée de lait sur le parking d'une librairie.
Dışarıdan bakınca güzel, altın bir midilliyim ama içim kirli Yunan erkekleriyle dolu.
À l'extérieur, je suis une belle jument dorée. À l'intérieur, je grouille de vilains Grecs.
Uçan kargayı tırmıkla avlamaya çalışan siz olacaksınız!
Et c'est vous qui tenterez d'attraper un corbeau au râteau.
Orson'ın konuğunu kastettim.
Je parle de l'invitée d'Orson.
Çünkü bu, güzel tuvaletimin manyağın biri kullandıktan sonraki hâli.
Ce sont les mêmes toilettes après le passage d'un malade.
Kimsenin itirazı yoksa böylece...
S'il n'y a pas d'objections, on va conclure...
Aşağıda çok öfkeli Amerikan yerlileri tanesi 250 dolar olan Redskins formalarını yakıyor.
En bas, un groupe d'Amérindiens énervés brûlent des maillots des Redskins à 250 dollars pièce.
Sen ve Duke ise hayatta tanıdığım en kötü insanlarsınız.
Et vous et Duke comptez parmi les pires gens que je connaisse.
Ya da en azından ayda sekiz dolar verebilen birini tanıdığını.
Ou alors, elle connaît quelqu'un qui peut se le payer...
Bir üniversitede başka fiyat, diğerinde başka fiyat olması saçmalığın daniskası.
Les frais de scolarité qui different d'une fac a l'autre, c'est vraiment débile.
Kızını yağmurdan bile koruyamam, bırak eve giren silahlı saldırganı.
Je ne peux meme pas protéger votre fille de la bruine... et encore moins d'un intrus. "Votre fille est vraiment en danger."
Öz güvenim hiç yok.
Je n'ai pas d'amour-propre.
İlaçlar, yeleğin ağırlığını hafifletse de insanlar hâlâ ya sıkıldığımı ya da soğuk veya burnu havada olduğumu düşünüyor ama bunların hiçbirini bilerek yansıtmıyorum.
Les médicaments allégeaient la veste, mais je donnais l'impression de m'ennuyer, d'etre distant ou prétentieux, ce que je n'essayais pas de faire.
Siyahiler ne kadar açıkça mutsuz olduğumu takdir ediyorlardı bence çünkü onların ayan beyan mutsuz olma hakkı yok.
Les Blacks aimaient ma tristesse non masquée parce qu'ils n'ont pas le droit d'etre tristes en public.
Yeni bir köle filmi çıktığında grubun beyazı olarak gidip izleme fikri sizden çıkmamalı.
quand un film sur l'esclavage sort, ce n'est pas au pote blanc de proposer d'aller le voir.
Öncelikle köle olan İtalyanlar olsaydı hayatta çeneleri kapanmazdı, bunu biliyorsunuz.
Franchement, si les Italiens avaient vécu l'esclavage, ils n'arreteraient pas d'en parler.
Sürekli bunu konuşurdum.
Je n'arreterais pas d'en parler.
Epey rezil durumlarda bulundum ama hiç hakkında şarkı söyleyesim gelmedi.
J'ai vécu d'horribles situations et je n'ai jamais ressenti le besoin de chanter.
Melezler, ırkçılığı bitirecek çünkü ne olduklarını bilmiyorsanız kimseden nefret edemezsiniz.
Les métis vont éradiquer le racisme, car on ne peut pas hair quelqu'un... si on ne sait pas d'ou il vient.
Bir ünlünün yakınında olmak, polis arabasının yanında gitmek gibi.
Etre pres d'une star, c'est comme conduire pres d'un flic.
Dave Chappelle'le komedi yazarlığı yapmanın ötesine geçemezsiniz.
Il n'y a pas plus sur que d'écrire des blagues avec Dave Chappelle.
Yönetmenliğim için Emmy adaylığından açık mikrofonlara düştüm ve bu işi böyle yapmamak gerekiyor.
Je suis passé d'une nomination aux Emmys aux soirées pour amateurs. Ce n'est pas la méthode a suivre.
Kötü bir evliliğin, kötü bir ilişkinin, kötü bir ortaklığın ortasında olup da bunu fark etmemeniz gayet mümkün.
On peut etre au beau milieu d'une mauvaise relation amoureuse, une mauvaise affaire professionnelle sans le savoir.
Büyük Buhran'ın ortasında, İrlandalı bir ailenin 13 çocuğundan biriymiş.
Il était fils d'une fratrie de 13, pendant la crise de 1929, issu d'une famille d'immigrants irlandais.
Başka fırsatın olmayabilir. " dedi.
"Tu ferais bien d'aller a Chicago et de lui dire au revoir au cas ou."
İlacın etkisini göstermesi için bir dakika verin.
Laissez le temps au médicament d'agir.
O ve Helen'in ailesi onun yanından hiç ayrılmadı.
Lui et les parents d'Helen n'ont pas quitté son chevet.
Duyduğum kadarıyla eylemlerinizin sorumluluğunu almama konusunda uzmanlaşmışsınız.
D'après ce que j'ai entendu, vous avez fait toute une profession - pour contourner la responsabilité de vos actions.
Bilgilerin için, Helen Dahle'in ifadesi beni ya da davamı bir parça dahi incitmezdi.
Et pour votre information, le témoignage d'Helen Dahle n'aurait blessé ni moi ni à mon affaire.
Bay Panetti'nin rakibini eleyen her kimse ertesi gün bizimle iletişime geçti. Haraçlarını ödemezsek işimizi yok etmekle tehdit ettiler.
Quiconque qui a éliminé la concurrence de M. Panetti nous a contacté le jour suivant, a menacé de détruire notre affaire si on ne payait pas leurs frais d'extorsion.
Ancak bu 501 değil ve bulabileceğim kâr amacı gütmeyen herhangi bir dizinde listelenmiyor.
Mais ce n'est pas une 501 et il n'est répertorié dans quelconque liste d'ONG que je peux trouver.
Bir doktora ihtiyacın var.
Vous avez besoin d'un docteur.
Kızını servet avcılarından korumak için Tadsen
Pour protéger sa fille des chercheurs d'or,
Şimdi, anlaşmaya göre, 10 yıl dolmadan ölüm veya boşanma için herhangi bir ödeme yapılmıyor.
Maintenant, d'après le contrat prénuptial, il n'y a pas de versement pour la mort ou le divorce avant 10 ans.
Hayır. Önce kız arkadaşına bir bakın.
Essayez d'abord avec la copine.
Seni bir arabanın bagajına tıktığımı düşünürsek oldukça cömert davranıyorsun.
C'était remarquablement généreux étant donné que je vous ai enfermé dans le coffre d'une voiture.
Sen ve arkadaşın salonun karşısındaki daireye zorla girdiniz.
Vous et votre ami avez fait irruption dans l'appartement d'en face.
O prensesin bagajını taşıdı dokuz yıldır,
Il supporte cette fille à papa peu respectable depuis neuf ans,
Evime girme hakkınız yok.
Vous n'avez pas le droit d'entrer dans ma...
Belki de kalleşimizin bu son akşam yemeğine katılmak için cesareti yoktu.
Peut-être que notre Judas n'a pas les nerfs d'assister à son dernier souper.
Aram, serpantaryumun 10 mil yarıçapında bebek ürünleri satan tüm mağazaların bir listesine ihtiyacımız var.
Aram, on a besoin d'une liste de tous les magasins qui vendent des produits pour bébé dans un rayon de 15 km du serpentarium.
Hightower'ın karısı kreş malzemesi almak için dışarıda olduğunu düşünüyor.
La femme d'Hightower pense qu'il achète des affaires pour bébé.
Tesisime baskın yaparak, 20'yi aşkın faili meçhul davayı çözmenize ve başkalarını çeşitli değişik durumlardan kurtarmanıza yardımcı olacak bilgileri bulunduruyorsunuz.
Après votre descente chez moi, vous êtes en possession d'informations qui vont vous aider à résoudre plus de 20 affaires non résolues et en sortir d'autres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]