English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Dışarı çıkın

Dışarı çıkın Çeviri Fransızca

3,443 parallel translation
Gelin dışarı çıkın! Sana söz veriyorum, çıktıktan sonra ne istersen yapacağız.
Prenez l'air frais, et on fera ce que vous voulez.
Dışarı çıkın, gidin filminizi izleyin.
Vous les gars vous sortez de là, et vous allez voir votre film.
Dışarı çıkın. Eller havada kıyafetler üstte olsun.
Sortez les mains en l'air et avec votre pantalon.
Hala aileyle neden irtibata geçtiğini açıklamadın. Dışarı çıkınca, cinayeti biraz araştırdım işte o zaman ödül koyduklarını gördüm.
Ça n'explique pas pourquoi avoir contacté la famille. j'ai fait des recherches.
Hepiniz, dışarı çıkın.
Vous pouvez sortir.
Silahlarınızı bırakın ve elleriniz havada dışarı çıkın. Kılınıza zarar gelmeyecek.
Déposez vos armes, sortez les mains en l'air, et aucun mal ne vous sera fait.
Siz ikiniz dışarı çıkın.
Vous pourrez sortir ensemble.
Bisküvi beklemeyin, dışarı çıkın.
Ne vous attendez pas à ce qu'on vous offre des petits gâteaux.
Elleriniz başınızda dışarı çıkın. Size zarar vermeyeceğiz.
Mettez vos mains sur vos têtes et aucun mal ne vous sera fait.
Dışarı çıkın.
Tout le modne dehors!
Dışarı çıkın! Dışarıda durun!
Dehors!
Dışarı çıkın!
Sortez!
Pearce, dışarı çıkın.
Pearce, sors d'ici.
Dışarı çıkın!
sortez d'ici!
Dışarı çıkın çocuklar.
Sortez de là gentiment!
- Direnmeyin ve dışarı çıkın.
Ne résistez pas et sortez.
Dışarı çıkın!
Dehors!
Dışarı çıkın.
Dehors.
Dışarı çıkıp avlanmanın zamanı geldi.
Il est temps de sortir et d'aller chasser un peu.
İlk dışarı çıkışımız, bayılacaksın. - Hadi, hadi, hadi Hazır ve nazır.
- Prête à partir.
Sıramız gelmişti. "Siktir." diyorduk. Asit veya diğer ağır uyuşturucuları kullandığınızda en garip kısımlardan biri dışarı çıkmak veya içeri girmektir.
merde! " en sortant ou en entrant quelque part.
Papazın kızı Lorna sokağa çıkma yasağından sonra dışarıda bulunduğumuz için çok gergindi.
Tu sais Lorna, la fille du pasteur, elle était nerveuse car nous avions dépassé le couvre-feu
Dışarı çıkıp, geri kalanını yakalayalım.
Allons-nous-en d'ici et trouvons le reste.
Dışarıya çıkın!
Sortez!
ve herhangi bir zaman bir çocuğa, "çık sınıfımdan dışarı" diyorum gidiyor, "Oh, serbest zaman!"
Et dès que je vire un gosse de ma classe, il répond : "C'est la récré!".
Sadece "kim dışarı çıkmak ister" kısmını duydum.
J'ai entendu : "Qui veut partir?"
Çıkın dışarı yoksa rapor ederim.
Ou je vous signale sur mon rapport.
Çıkın dışarı.
Descendez.
Çabuk dışarı çıkıp beni tutmalıydın.
Tu aurais du sortir en courant et m'arrêter immédiatement.
Çık dışarı ve kızıma eve gelemediğim için'özür dilediğimi'söyle ve onu sevdiğimi babasının onu çok sevdiğini söyle.
Sortez et dites-lui que je suis désolé de ne pas être rentré plus tôt. Que je l'aime. Que papa l'aime énormément.
Otelinin yakınına geliyorum, dışarı çık.
donc viens.
Lütfen dışarı çıkın.
Lettre de motivation
Çıkın dışarı!
Dégagez.
Köpek dışarı çıkıyor ve sayı avantajının onlarda olduğunu görüyor.
Le Limier tente une percée et réalise qu'ils sont dépassés.
Ayağa kalkacak gücün yok, dışarı çıkıp caka yapmak istiyorsun.
Tu n'as même pas l'énergie de te lever et tu veux caracoler dehors.
Çıkın dışarı!
Cassez-vous!
Onu dışarı çıkarın. Sen de çık. Sen de, Scott.
Fous-la dehors, et vous aussi, cassez-vous.
Bir şey satın almayacaksan, çık dışarı!
Si vous n'avez pas l'intention d'acheter, allez-vous-en.
Dışarı çıkıp hangi kimyasalların patladığını test edeceğiz.
On allait sortir tester ces produits, voir si ça explose.
- Çıkın, dışarı çıkın.
Sortez!
Dışarı çıkıp buğday topladın.
Tu es sortie récolter le blé.
Hiç, parka kütüphanenin arkasından giderken iş çıkışı o dışarıdaki masalarda oturmuş bir şeyler içen etrafa gülücükler saçan o insanların seslerini duyup da onları gebertmeyi düşünmedin mi?
Vous vous promenez jamais derrière la bibliothèque... pour regarder ces gens sur des chaises buvant aux tables à la terrasse, après le boulot, et entendre leurs voix dans l'air... et avoir envie de les tuer?
Hemen! Çıkın dışarı!
Sur-le-champ.
Yani bu gece dışarı çıkmayacak kızlara.
Une meuf qui loue un film n'a pas de plan pour la soirée.
Parayla birlikte dışarı çık.
Tu n'as plus qu'à te rendre. Mais avec l'argent!
Çıkın dışarı, çıkın dışarı.
Dégagez. Vous deux.
Demek istediğim, Tanrı korusun biz dışarı çıksaydık ve ben hiç olmayacak bir şey söyleseydim,... sen benim için çok utanırdın, ve konuşacak bir şey bulamazdık.
Je suis d'accord avec toi là-dessus. Je veux dire, Dieu me pardonne si je dis un truc qui craint vraiment et que tu te sentes embarrassé à cause de moi, et qu'on n'ait pas de sujets de conversation.
Sana gerçeği söyleyeyim, ben çok kızdım onu öyle görünce Dilerim, dışarı çıkar ve o bebeği tekrar yumruklarım.
N'empêche, ça m'énerve tellement de voir ça que j'irais bien lui en remettre une.
Çıkın dışarı, sizi küçük serseriler.
Dégagez, sales clebs!
Peki, dışarı çıkıp hergün hayatını riske attığında işte bu New York şehrinin sana biçtiği değerdir.
- Eh bien sache que pour la ville de New York, c'est ce qu'elle vaut. C'est ce que ça vaut de risquer sa vie tous les jours.
Dışarı çıkıp eğlenin, kutlama yapın.
C'était une bonne journée aujourd'hui, alors sortez et allez vous amuser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]