English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Dışarı çıkar

Dışarı çıkar Çeviri Fransızca

2,790 parallel translation
Tamam, herkesi dışarı çıkarıp ofise götür.
D'accord, tout le monde dehors. Retournez à vos bureaux.
Lütfen ağzını aç ve dilini dışarı çıkar
Ouvre ta bouche s'il te plaît et tire la langue.
Komşular dışarı çıkar, belediye başkanı fazladan polis görevlendirir.
Les voisins sortent, le maire double les effectifs.
Çarşambaları dışarı çıkarız.
On sort tous les mercredis.
- Kapı kilitli değil. - Dışarı çıkar mısınız?
Vous allez sortir?
Brooks dışarı çıkarılıp uyutulması gereken bir köpek.
Brooks est un chien qu'il faut euthanasier.
New Orleans Emniyeti devriye arabasını Louisiana'dan dışarı çıkarır mıyım hiç?
Vous pensez que j'allais sortir ma voiture de police de Louisiane?
Max, dışarı çıkarır mısın şunu?
Max, tu pourrais la faire sortir?
Ciddi bir zarar vermek istersen bujileri dışarı çıkarır ve silindire taş atarsın.
Si tu veux vraiment faire des dégâts, tu provoques une étincelle et mets des pierres dans le cylindre.
- İmdat, bizi dışarı çıkarın!
- À l'aide, faites-nous sortir.
- Bizi dışarı çıkarın.
- On est fichus, ça se remplit.
Onu al ve dışarı çıkar.
- Je veux ma maman. - Vite.
Onu dışarı çıkarın.
Laissez-vous aller.
- Shane! - Bizi dışarı çıkar!
- Espèce d'enfoiré!
Hep birlikte biraz dışarı çıkarız diye...
- On devait rester à deux.
Dışarı çıkar!
Tire-le!
Belki de bugün giyinip dışarı çıkar.
C'est bon signe. - Eh bien.
Bu yüzden benimle çay içmek onu bu sığınağından dışarı çıkarıyor.
Partager le thé avec moi, ça le fait sortir de sa coquille.
İtfaiye insanları dışarı çıkarıyor.
Les pompiers évacuent les gens. L'un d'eux est notre homme.
Biri şu adamı dışarı çıkarıp ifadesini alabilir mi?
Sortez-moi ce type?
Tam donanımlı bir limuzin kiralarım, ayakkabı testleri iyi geçerse dışarı çıkar ve kutlarız.
Je loue une limousine avec bar et si le test est concluant, on sort fêter ça.
Ayakkabılar çuvallarsa o zaman da dışarı çıkar ve içip kendimizi iş sarhoşu yaparız.
Si le test ne l'est pas, on boit pour oublier. Allons-y.
Gece, gündüz dışarı çıkar mıydınız?
Vous alliez dîner, vous sortiez ensemble?
Onu dışarı çıkarıyorum.
- Faut la sortir de là.
- Evet. Kimseyi tanımıyor ben de onu dışarı çıkarıp başkalarıyla tanıştırabileceğini söyledim.
Ah oui. j'ai pensé que tu pourrais lui présenter du monde.
Gece gizlice dışarı çıkar, nehre giderdik.
On se faufilait dehors la nuit... jusqu'à la rivière.
Niye bana şikayet etmeyi bırakıp Declan gibi kıçını dışarı çıkarıp, katilimizi aramaya başlamıyorsun?
Arrête de geindre, et bouge-toi pour retrouver le meurtrier.
Dışarı çıkar çıkmaz temiz şekilde halledin.
Arrêtez-le à la sortie du parking!
Güvenlik bizi dışarı çıkarırken ona numaranı verdim. Ne zaman?
Je lui ai filé ton numéro quand on s'est fait sortir.
- Ne? Birbirinden hoşlanan iki insan dışarı çıkar ve eğlenir ya hani?
Quand deux personnes sont ensemble et s'amusent.
Bütün o insanlarla iletişimi kestim, bütün o küçük sorunları,... 30 milyon poundu bile, sadece seni dışarı çıkarıp oynamak için.
J'ai lâché tous ces gens, tous ces petits problèmes, et même trente millions, juste pour vous amener à jouer.
Yapamayacaksan, gün seçelim, Gae In'i o gün dışarı çıkar.
Si tu n'y arrives vraiment pas, choisis un jour et emmène Gae In dehors.
Fakat neden biri gecenin bir yarısı bir adamı gizlice dışarı çıkarırken, kendisinde olan birini orada bırakır ki? Biliyorum.
Pourquoi mes gars sortiraient-ils un corps au milieu de la nuit... et laisseraient-ils mourir l'un des leurs?
Sen de Hayes'i dışarı çıkarıp intikamı kendin almak istedin.
Donc vous avez essayé de remettre Hayes dans la rue, pour vous venger.
Onu dışarı çıkarıyordu.
Elle l'a choisi.
- Dışarı çıkar.
Fais-le sortir.
Kafanı şu ganster arabasından dışarı çıkar!
Vire ta tête de cette voiture de gangster.
Dışarı çıkar bizi!
- Relâchez-nous. - Bien sûr.
Çıkarır mısın şunları dışarı?
- Fais-les sortir.
- Dunn dışarıya çıkar çıkmaz da...
- Et dès que Dunn sort?
Hizmetçimiz esir mi tutulmalı yoksa zorla dışarı mı çıkarılmalı?
Doit-on la contraindre à la servitude ou la pousser dans le monde?
Çıkarın herkesi dışarı, hemen!
- Faites-les sortir!
Durun, bazen geceleri dışarı çıkıp parti arayan insanlara karışıyorum.
Des fois, je sors la nuit, je tombe sur des gens qui en cherche pour faire la fête.
Bir kaç sarılma sonra belki içindeki saçmalıkları dışarıya çıkar.
Quelques autres calins, et ces "Bah, sottise" sortiront de toi.
Dışarı çıkarın! Dıları çıkarın!
Sortez-le!
- Dinle... Şimdi onu evden çıkarıp akşam yedi buçuğa kadar da dışarıda tutmanı istiyorum.
J'ai besoin que tu sortes avec elle et que tu la ramènes à 19 h 30.
Simon'la dışarıda buluşacağız, belki sahile yürüyüşe çıkarız.
Simon et moi nous verrons dehors. Peut-être sur la plage.
Ne zaman modern bir roketin havalandığını görsek, ortaya böyle bir duman çıkar, ve bazen duman sarı renktedir ve bazen kırmızıdır.
Chaque fois que nous voyons une fusée moderne décoller, il y a toute cette fumée, et parfois la fumée est jaune et elle est parfois rouge.
Orada dışarıda, hendeğin ortasında olan bir çocuk var ve sen ortaya çıkarıp ve kapanması konusunda, kederli ailesine gerçekten yardım edebilirsin?
Vous pensez un peu qu'on a un gamin au fond d'un fossé et que vous pourriez aider ses parents à obtenir justice?
- Çabuk, dışarı çıkarın onu!
Sortez-le, vite!
Şu adamları dışarı çıkarın.
Sortez-les tous.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]